Döviz Kuru ve Denge - Öztin Akgüç
Türkiye’nin cari işlemler açığı, dış ticaret açığı büyüdükçe, döviz kuru, TL’nin aşırı değerli olduğu gündeme gelmiş, kur ayarlamaları yapıldığında yüksek faiz, düşük kur politikasının izlenmemesi halinde dengenin sağlanabileceği, açığın azalacağı savunulmuştur.
2011 yılına ilişkin döviz kuru rakamlarından hareketle, döviz kuru ve dış denge arasındaki ilişkiyi, en azından kısa dönemde irdelemeye çalışayım.
TCMB’nin dönem sonu USD ve Avro’ya (Euro) ilişkin döviz alış kurları şöyledir:
Gerçi 2012 yılının ilk aylarında döviz kurlarında bir gevşeme olmakla beraber, Aralık/2010 Aralık/2011 sonu itibarıyla USD TL’ye göre, yüzde 22.8, Avro da yüzde 18.9 oranında değer kazanmıştır. Yüzde 50 USD ve yüzde 50 Avro’dan oluşan döviz sepetinde de TL’ye göre değer artışı yüzde 20.6’dır. TL, 2011 yılında, yıl sonu kurlarına göre, yabancı paralara karşı önemli boyutta değer yitirmesine karşın dış ticaret açığı 105 milyar USD, cari işlemler açığı da 77 milyar USD olarak tarihi rekorlarını kırdılar.
Döviz kuru değişmesinin, devalüasyonun dış denge ve ekonomi üzerine olumlu etkileri gerçekte şu tür varsayımlara dayanır: (i) İhraç mallarının fiyatı düşerse dış pozisyonlarda talep artar, daha çok ihracat yapılır. (ii) İthal mallarının fiyatları arttığında ithal mallarına karşı, yurtiçi talep azalır. İthalat daralır. (iii) İç tüketim, ithal seçeneğine göre daha çekici, daha kârlı hale gelir. İç üretim artar, iç üretim dışalımın yerini alır iç üretim dışalım ikamesi gerçekleşir.
***
Bu etkilerin gerçekleşebilmesi için ekonomiye giriş derslerinde dahi öğretilen esnekliklerin, bağımlı ve bağımsız değişkenlerin değişim hızlarının dikkate alınması gerekir. Talebin fiyat esnekliği, talebin gelir esnekliği, mal arzının fiyat esnekliği gibi kavramların analizlerde, çözüm önerilerinde dikkate alınması gündeme gelir. Bir malın fiyatını indirdiğiniz zaman talep, fiyat düşüş hızından daha hızlı artıyorsa, iktisatçıların ifadesi ile talep esnekse talep esnekliği “1”den büyükse, toplam satış hasılatı artar. Eğer talep esnek değilse, fiyat indirimine karşı talep artmıyor ya da daha yavaş artıyorsa sonuçta satış hasılatı kaybına uğratılır.
Fiyatlar yükseldiği zaman, mal üretimi, arzı daha hızlı artıyorsa arz esnekliği söz konusudur. Fiyatlar yükseldiği halde mal arzı, mal üretimi artmıyor ya da hız olarak daha yavaş artıyorsa, burada arz esnekliği yok demektir.
***
Kur artışının, devalüasyonun dış denge ve iç üretim üzerinde olumlu etki doğurabilmesi için (i) ihraç ürünlerine karşı dış pazarlarda talep esnekliğinin yüksek olması, fiyat düşüşüne kıyasla talebin hızlı artması, (ii) ithal mallarının fiyatlarının yükselmesi karşısında ithal mallarına karşı iç talebin daha hızlı azalması, (iii) yurtiçi arz esnekliğinin yüksek olması, ithal malların fiyatının yükselmesi karşısında iç üretimin hızlı biçimde artması, iç üretimin ithalatın yerini alması gerekir.
Ayrıca analizde talebin gelir esnekliğini de göz önünde tutmak gerekir. Gelir arttığı zaman talep, gelir artış hızından daha hızlı artıyorsa, talebin gelir esnekliği yüksek demektir. Ayrıca tüketicilerin, ithal mallara karşı marjinal tüketim eğilimlerini hesaba katmak zorunludur. Eğer ihraç ve ithal mallarına karşı talep esnekliği yüksek değilse, fiyat üretimine karşı dış pazarlarda talep hızla artmıyorsa; ithal malların fiyatlarının yükselmesine karşı ithal mallarına karşı iç talep azalmıyor ya da aynı hızla azalmıyorsa, ülkede iç üretim arz esnekliği yoksa, ithal malların fiyatı yükseldiği halde iç üretim hızla artmıyorsa, ithal mallarının yerini alamıyorsa, ikame etkisi zayıfsa, yalnız kur ayarlamasıyla beklenen olumlu etkileri sağlanmak mümkün olmaz.
***
Türkiye, stratejik, ileri teknoloji gerektiren ürün ihraç etmiyor. İhracatı ağırlıklı olarak dayanıklı ve dayanaksız tüketim malı, onlar da montaj ürünü. İthalatı ise stratejik; enerji, üretim için aramalı ve sermaye malı ithal ediyor. İthalatta azalış ulusal geliri de hızlı düşüren etki yapıyor. Gelir dağılımı da bozuk, yüksek gelirli grupların marjinal ithal eğilimleri yüksek, ülke sanayisi daha çok montaj ağırlıklı üretim yaptığından değişim, uyum, transformasyon kapasitesi düşük... Bu koşullarda yalnız kur değişimi hiçbir sorunu çözemez. Sorun yapısaldır; Türkiye ekonomisinin her yönüyle yapısal değişime gereksinimi vardır.
Yorum Gönder