Yaşadığımız şu ülkeye bakın!
SEVGİLİ okuyucularım, hepimiz aynı ülkenin insanlarıyız ve başımızda 10 yıldan bu yana aynı iktidar var. Geçmişliklerin beceriksizliği ve aldıkları anlamsız kararlar nedeniyle Türkiye'nin başına musallat oldu.
İlk yıllarda AB'ye girme umutları vardı. O yüzden bir takım "Demokratlık (!)" gösterileri yaptılar, "özgürlükçü (!)" masalları okudular.
Oysa temellerinde şeriatçılık, dincilik, din tüccarlığı, din sömürüsü yatıyordu. Bunu Türk milletinin yarısına yutturmayı başarmışlardı ama, acaba Avrupa yutacak mıydı!..
Nitekim yutmadı. AB hayalleri söndü, yıkıldı, yok oldu.
2004 yılı sonlarıydı. AB'den müzakere tarihi almışlardı. 0 günleri anımsayın, Türkiye'ye görkemli bir dönüş yaptılar. Ankara'da taklar kuruldu, havai fişek gösterileri yapıldı. Kızılay Meydanı'nda hazırlanan kürsülere çıkıp nutuklar attılar:
"İşte gördünüz aziz vatandaşlar, müzakere tarihi aldık. Bundan sonra AB'ye girmemiz için önümüzde hiçbir engel kalmadı. En kısa zamanda AB üyesi olacağız!.."
Türkiye'de ne kadar liboş, yandaş, şeriatçı, Fethullahçı, Kürtçü varsa alkışlıyordu. Artık Avrupa'ya vizesiz gidip yerleşecektik! Nah gidecektik!
Zaten daha önceden Meclis'in önü dahil her yere kocaman saatler kurulmuştu. Bu saatler geriye doğru çalışıyor, AB'ye girmemize kaç gün ve kaç saat kaldığını ahaliye bildiriyordu. Oynanan komedi en sonunda
duvara tosladı. AB'nin karşısında eğilip bükülen, doğrudan emir alan, anayasa ve yasaları AB'nin emirleri doğrultusunda değiştirmekten bile sıkılmayan Tayyipgiller iktidarı, sonunda pes etti. AB bizi reddetmişti! Bunların ikndarının özellikle ilk yıllarında bol bol duyduğunuz AB masallarını artık duyuyor musunuz?
Duymuyorsunuz çünkü duvara tosladı .
***
AB İşi yatınca, bu kez başka aldatmacalara yöneldiler. Bu kez piyasaya "Dünya lideri ülke" olma yutturmacası sürüldü. Her gün devletin uçaklarına adayıp beş kıtayı dolaşmaya başladılar. Yanlarına doldurdukları yandaş gazeteciler aracılığı ile beyin yıkama kampanyaları düzenlediler
"Çok büyük ülkeyiz. Dünya lideri oluyoruz. Iran, Arap ülkeleri, tüm Ortadoğu ve Balkanlar bizden sorulur!"haberguncel.blogspot
Bu nedenle, aynı zamanda Amerika'dan aldıkları emirlerle, Suriye rejimini devirme karan aldılar. O rejim ki, en büyük katil Abdullah Öcalan'ı yıllarca ülkesinde barındırmış ve Türkiye'ye karşı kullanmıştı.
Ama bu iktidarın aklına bir gün otsun "Bizden özür dileyin, şehitlerimizin ve uğradığımız kayıpların hesabını verin" demek gelmedi. Ne acı değil mi!
Tam tersine, Esad'la kanlı kocalı halvet oklular, karşılıklı ziyaretlerde bulundular, birlikte el ele, kol kola resimler çektirdiler. Aradan bir süre geçti ve ABD'den direktif geldi:
"Tayyip. biz Esad'ı devirmeye karar verdik. Sen de ona göre davran!.."
Ve Tayyipgiller. Suriye'yi birdenbire düşman İlan elti!
Güler misiniz, ağlar mısınız!
***
Devletin tümünü, ne yazık ki yargı dahil ele geçirdiler. Kurdukları özel polis devletini devreye soktular Ancak iş bununla da bilmiyordu. Kendilerinden yana olmayan çok büyük ve önemli bir kuruluş daha vardı ve mutlaka zaptedilmesi gerekiyordu:
Türk Silahlı Kuvvetleri. Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalar bu yüzden kurgulandı. İktidara karşı çıkan yüzlerce yurtsever insanımızın evleri sabahın köründe polis tarafından basıldı. Yüzlerce kişi düzmece delillerle tutuklandı. Türk Ordusunun emekli ve halen görev başında olan çok sayıda komutanı da tutuklandı.
Bunların tamamı, okyanus ötesindeki uzmanlar tarafından önceden belirlenen planlar doğrultusunda yapıldı.
Korku imparatorluğu işte böyle kuruldu. Toplum korkutuldu, bastırıldı, tepkisiz/eştirildi ve ister istemez sindirildi .
Beyin yıkama ve korkutma operasyonlarının çok önemli bir ayağı daha vardı ve bunu mutlaka gerçekleştirmek gerekiyordu:
Medyayı ele geçirmek.haberguncel.blogspot
Bu da başarıyla (!) tamamlandı Medyanın para babası patronlarının tamamının, devletle çok büyük işleri vardı. Bazıları vergi silahıyla korkutuldu, bazıları ise "Aldığın İşleri keseriz" tehdidiyle.
Hepsine diz çöktürüldü, teslim bayrağını çekip iktidar yanlısı yayın yapmaları sağlandı. Geriye kalıyordu din ticareti ve din sömürüsü.
Bunlar, AKP iktidarının zaten ustalık ve var olma nedeniydi!
***
Şimdi şu yaşadığınız olaylara, acı gerçeklere bakın Her gün zam yiyorsunuz Dünyanın en pahalı akaryakıtını biz kullanıyoruz. En ufak bir tepki var mı?
Hayat pahalılığı artıyor ama iktidarın emrindeki kuruluşlar, rakamları sizden gizleyip en düşük düzeyde açıklıyor.
Devletin ve milletin mallan, özelleştirme maskesi altında ese dosta, yerli ve yabancı işbirlikçilere peşkeş çekildi. Birkaç duyuru ve bildiri dışında herhangi bir tepki sesi yükseldi mi?
Memur, emekli, işçi zam bekliyor!...Var mı?
Sokakta kimi görsek yakınıyor. Çiftçi, memur, işçi, emekli, esnaf, öğrenci... Ama gelin görün ki. bu iktidar seçmenin yansının oylarını almayı başarıyor. Peki bu nasıl oluyor?
Seçim günü, bilgisayar sisteminde acaba elektronik hile mi yapılıyor!
***
"Terör" dediler, önleyemediler. Terör aldı başını gidiyor, her gün şehit cenazeleri kaldırılıyor. "Kürtçülük açılımı'' dediler, nasıl yapacaklarını şaşırdılar. Kürtlere özerklik vermeyi bile düşündüler.
"Eğitim" dediler, eğitimin milliliğini yok ettiler. Atatürk, ulusal bayramlarımız gibi kavramlar sistemden tasfiye edildi. İlköğretim okullarına Arapça dersleri geliyor. Küçüklere eski yazı Öğretip harf devrimini de tasfiye etmeyi amaçlıyorlar da.
biraz zor ederler
"Müslümanlık" dediler, küçücük beyinler Kuran kurslarına, imam hatip okullarına yönlendirildi. Mecliste görüşülmekte olan yeni yasa komedisiyle bu süreç daha da hızlanacak. Müslümanlığın bir tek gereğini-gösteriş namazları hariç- yerine getirmediler. Her türlü yalan ve iftira ile. kendilerinden olmayanlara saldırdılar
"Özgürlük" dediler, sokakların durumunu görüyorsunuz. Önceki gün Türkiye'nin dört bir yanında, dün özellikle Ankara'da yine kıyamet kopuyordu. Demokratik bir hak kullanmak istediğiniz anda. karşınızda polis güçleri var. Cop, basınçlı su ve gaz bombalan. Oysa yürümek isteyenler öğretmen, öğrenci, memur... Bunlar adam mı öldürecek, yağmacılık mı yapacak, kime ne zarar verecek...
Ama durun, daha bitmedi. Önümüzde yeni anayasa var.
Yapılacak düzenlemelerle ülkeye başkanlık sistemi getirilecek. Tayyip derhal "Başkan" seçilip koskoca Türkiye Cumhuriyetini bu kez tek adam olarak yönetecek.
***
Tam 10 yıldan bu yana bu iktidar ve bunların hükümeti tarafından yönetiliyorsunuz. Parlamento, hükümet, yargı, medya, büyük sermaye, din. iman. her şey artık bunların elinde.
Geldiğiniz yer işte burasıdır.
Gazete okurken, televizyon izlerken, sokakta dolanırken, yakınlarınızla konuşurken kaç kişiden "Ben mutluyum" sözü duyuyorsunuz?.. Hiç iyi bir haber alıyor musunuz?.. Olanları izlerken her gün içiniz sıkılmıyor mu?..
Ama iktidar yandaşlarının, liboşların, şeriatçıların, Fethullahçıların, yerli ve yabancı işbirlikçilerin, İslamcı sermayenin keyfi mor. Hem para kazanıyorlar, hem de “İntikam" çığlıkları atıyorlar.
Gün onların günü. Sizin değil.
Yaşadığınız şu ülkeye bakın!
Yorum Gönder