Tandoğan Baharı - Nilgün Cerrahoğlu

Cumhuriyet yazarı Nilgün Cerrahoğlu,nun 29 Mart 2012 köşe yazısı:

Tandoğan Baharı


Almanya’nın Bochum kentinde biliyorsunuz on gün önce büyük bir gösteri düzenlendi…
Madencilik kenti olan Bochum’da Erdoğan’a bir “ustabaşı” ödülü vereceklerdi…
“Steiger” adıyla bilinen ödülün Türkçe karşılığı “ustabaşı” imiş. Ben de sonradan öğrendim…
“Usta” sonunda “ustabaşı” ödülünü almaya gidemedi…
“Gurbetçi göstericiler”, “demokrasi” adına verilmesi planlanan ödülü protesto etti…
Otobüslerle Avrupa’nın dört bir yanından Bochum’a akan göstericiler, önce 30 bin kişilik kent stadyumunu doldurdu. Arkadan sokaklara taştı.
Şaşırtıcı bir “ilk” olan gösteriyi, “Youtube” dan izledim...
Gösteriyi düzenleyenler, Avrupa çapındaki organizasyonun gerekçesini “Türkiye’de her geçen gün siyasal İslama sürüklenen ‘ılımlı İslam projesi’” ile açıklıyordu:
“Bu projeye dahil olmayan kesimler, birer birer susturuluyor” diyorlardı: “Artık tehlikenin son demlerindeyiz. Ya direnecek ya da teslim olacağız. Biz direnmeyi seçtik. AKP zihniyeti karşısında direnmekten başka seçeneğimiz olmadığını anladık.”
Sokağa çıkan muhalefet
Bochum’daki bu sözler ve protestocu kalabalıkları görünce, Türkiye’de de muhalafetin sokağa çıkması yakındır diye içimden geçirdim.
Almanya ne de olsa küçük bir Türkiye kesiti/örneklemesi.
Bu örneklemeye “ya direneceğiz, ya teslim olacağız” şeklinde bir yol ayrımı duygusu yerleştiyse, Türkiye’de de mutlaka bu duygunun karşılığı vardır… diye düşünmeden edemedim.
Kılıçdaroğlu nitekim önceki gün Tandoğan konuşmasının sonunu; “Özgürlüğün bedeli vardır” diyerek bağladı: “Tarihte özgürlük için mücadele edenler ağır bedeller ödemiştir. Kimisi giyotinde, kimisi darağacında, kimisi hapishanelerde, kimisi faili meçhullerde gitmiştir ama size söz veriyorum, bütün halkıma söz veriyorum, bu mücadelede baskı, bedel ne olursa olsun kefeni giymek ve o yola çıkmak ahdımızdır ve öyle olacaktır...”
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bu cümleleri retorik olsun diye sarf ettiğini düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu “retorik” bir politikacı değil...
Ana muhalefet lideri bu sözleri söylüyorsa artık gerçekten bu bir “ya direneceğiz ya teslim olacağız” noktasına gelindiği içindir…
CHP, Tandoğan mitingiyle “teslim olmayacağını” göstermiştir.
Mitingin birinci mesajı bu.
Tartışmanın kapanmadığını gösterdi
CHP lideri tabii ayrıca uzun uzadıya “4+4+4” dayatması ve bu dayatmanın bilançosunu anlattı.
“Cumhuriyete ve çocuklarımıza sahip çıkalım!” temasını işledi…
Bu vurguyu yaparken genç bir annenin Tandoğan toplantısına beraberinde getirdiği minik bebeyi omuzlar üzerinden yukarıya doğru yükselterek kürsüdeki Kılıçdaroğlu’na göstermesi, kameralara yansıyan en etkileyici andı...
Bebeğini kalabalık arasından ısrarla Kılıçdaroğlu’na göstermek isteyen genç kadın; “Hepimiz, aslında bugün onun için buradayız!” der gibiydi...
CHP Genel Başkanı da konuştuğu platformdan kendisine doğru tutulan bebeği “Allah bağışlasın!” diyerek selamladı.
Kılıçdaroğlu sonra yasa teklifinin bir oldu-bittiyle “baskın” şeklinde ülkenin önüne konmasını eleştirdi…
“Milli eğitim komisyonu işgalinin”, bir faşizm örneği olduğunu söyledi. “Medyası özgür olmayan, yasama organı baskı altında olan, meydanları abluka altına alınan bir zihniyet demokratik zihniyet değildir” dedi.
Tandoğan meydanını “korku imparatorluğu ülkesinde” böylesine büyük bir kalabalıkla doldurmak; az şey değil.
Kılıçdaroğlu CHP’si böylece medyada ve parlamento çatısı altında, her yöntemle susturulmak istenen can alıcı eğitim tartışmasının kapanmadığını ve kolay kolay da kapanmayacağını göstermiş oldu.
Tandoğan’daki buluşma; sadece iç kamuoyunun değil, demirparmaklıklar ardındaki gazetecileriyle dünya birincisi Türkiye’yi basın ihlalleri nedeniyle mercek altına alan dış dünyanın da ilgisini çekecektir.
“4+4+4”; gerek dayatma şekli, gerek de özü itibarıyla -özgürlüklerin korunması açısından-; Türkiye dışında ilgi çeken hapisteki gazeteciler kadar önemli bir konu.
Kılıçdaroğlu’nun da belirttiği gibi ülkenin on yıllarını teslim alacak olan bir yasa bu her şeyden önce…
Kılıçdaroğlu’nun “anayasadan bile önemli” diye tarif ettiği bu yasanın şimdi ana muhalafetin devre dışı bırakılması suretiyle yapılmaya çalışılmasını; Tandoğan mitingine dek fark etmeyen varsa. artık fark etmiş olacak.
Sonuç belki değişmeyecek, yasa geçecek ancak Erdoğan’ın maskesi dış dünyada biraz daha düşecek.
Kılıçdaroğlu Tandoğan’da zaten konuşmasını tam böyle bitirdi:
“Recep Tayyip Erdoğan’ın maskesini gittiği her yerde ve bütün dünyada indireceğim.”

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget