“AVM” kavramının hiç bilinmediği bir dönemde yapılmıştı, ilk paralı asansörüyle, Ankara’da büyük sükse yaratan oyun salonuyla parlamıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal bile jeton alıp oyun oynamıştı o salonda. Birbirinden ünlü sanatçılar sahne alıyordu restoranında… Kubbesinin dönüp dönmediği konusunda türlü türlü senaryolar üretilmişti. Sonra?.. 37 tane daha “AVM” açılınca unutuldu, bir köşeye atıldı… Bugünlerde can çekişiyor, yakında yalnızca kulesi kalacak. Evet, bu hafta Atakule Alış Veriş Merkezi’ndeyiz..
Atakule AVM’nin çalışmaları 1985 sonunda başladı. Açılışı da 13 Ekim 1989’da, yani Mustafa Kemal’in Ankara’yı başkent yapışından 66 yıl sonra 8. Cumhurbaşkanı Özal tarafından yapıldı.
Sembol mü taklit mi?
Atakule’yi bir kısım başkentin yeni sembolü olarak görürken, büyük bir kesim de “taklit” olmakla eleştiriyordu. 24 Mart 1989’da Berlin TV kulesi ile Atakule’yi yan yana koyan Cumhuriyet, “Acaba Ankara ne zamandan beri sembol olarak Doğu Berlin’in sembolünü seçti, anlayamadık” diye soruyordu.
Cumhuriyet, açılıştan 1 ay önce de Atakule’nin getirdiği havayı ise şöyle özetliyordu:
“Önce bir hamburger ve cola alıyor, sonra 1000 lira ödeyip başkenti 100 metre yükseklikten seyrediyorsunuz. Kamuoyunda ‘döner kule’ olarak bilinen Atakule’nin 13 Ekim’de açılmasıyla başkentliler yeni bir eğlence merkezine kavuşuyor.”
Mumcu’nun köşesine girdi
Cumhuriyet yazarı Uğur Mumcu, 2 Kasım 1988’deki “Döner Kule” başlıklı yazısında, Atakule’nin ısı sisteminin Amerikalılarca uzaktan kumandayla yönetilecek olmasını, esprili diliyle şöyle değerlendiriyordu:
“Bu Amerikalılara ‘pes’ doğrusu. Döner kulenin ısı sistemini yöneteceklerine göre kulenin dönme hızını da anında kontrol edebileceklerdir herhalde. ‘Dönme hızı’ bizim eski Marksistlerde oldukça yüksektir. Sanmıyorum, kulede bu kadar yüksek dönme hızı sağlansın! Çankaya’daki bu kuleden başka Ankara’daki hangi binalar Amerika’dan ‘uzaktan kumandalı’ olarak anında kontrol ediliyorlar? Yılbaşında kuleye çıkıp Amerikalılara soralım.”
Cumhuriyet yazarı Müşerref Hekimoğlu de Atakule’yi başından sonuna kadar yakından izlemiş ve Kule açıldıktan sonraki yazısında “Başkent, kulenin ışıkları ile selamladı bizi. Ben de Ragıp Buluç’a bir selam çaktım. Işığı ile gökyüzüne uzanır gibi, yıldızlarla kucaklaşır gibi yükseliyor Ata Kule!” diye yazmıştı.
Merdiven, lazer ve Dream Land
Atakule, yapıldığı dönemde binlerce kişiyi önce yürüyen merdivenlerle, sonra da Lazer animasyonlarıyla tanıştırmıştı. Kısa sürede Ankara’nın en ünlü mekanlarından biri haline gelen Atakule’de “Dream Land” adlı oyun salonu bir rüzgar estiriyordu. 23 Şubat 1990 tarihli Cumhuriyet’in “Cumhurbaşkanı Atakule’de” başlıklı haberinde Özal’ın atari başında oyun oynarkenki fotoğrafı yer alıyordu.
Mimarı anlatıyor
Atakule’nin Mimarı Ragıp Buluç, 125 metrelik kulesi, döner restoranı, kenti ayaklar altına seren kafesi, kokteyl salonu ve dahası alışveriş merkeziyle bir döneme damgasını vuran Atakule projesini 4 yılda bitirdiklerini belirterek şunları anlatıyor: “Bu aslında rekor bir süreydi. Bittiği zaman günde 60-70 bin kişi ziyaret ediyordu. Bir yılbaşı gecesinde çaldığımız müzikler için bir grup esnaf ‘burada kilise müzikleri çalınıyor’ diye itiraz etti. Yine başka bir yılbaşı zemini tamamen Atatürk çiçekleriyle süsledik, esnaf akşam eve giderken birer ikişer hepsini alıp götürmüş. Biz Atakule’yi yaptığımızda bir tek Modern Çarşı’da yürüyen merdivenler vardı. Çocuklar ve gençler Atakule’deki yürüyen merdivenlere alışana kadar, merdiven korkuluklarında akrobasi hareketleri yaparlardı.”
İşte böyle bir heyecandı Atakule Ankara için. Ama artık, kapısında biriken kalabalığın yerini, tek tek sayabileceğiniz ziyaretçiler, dükkanları dolup taşan esnafın yerini de neredeyse tamamı “boş” dükkanlar ve yıkılıp yenilenmeyi bekleyen koca bir hayalet bina aldı, Çankaya’nın tepesinde.
Arşivden siz de yararlanabilirsiniz!
Mart ayı başından itibaren hizmete sunulan Cumhuriyet arşivine www.cumhuriyetarsivi.com adresinden ulaşılabiliyor. Arşivde ilk aşamada 1930-2005 yılları arasında yayımlanan gazete ve dergiler bulunuyor. Gazetenin eski harflerle basıldığı 1924-1930 yıllarıyla 2005’ten günümüze kadarki dönem, ikinci aşamada arşive eklenecek. 1930-2005 dönemine ilişkin arşiv yaklaşık 300 bin sayfa ve 3 milyon 800 bin kupürü kapsıyor.
İnternet üzerinden www.cumhuriyetarsivi.com sitesine bağlananlar, abone olarak, diledikleri tarihe ait gazeteyi bilgisayar üzerinden rahatça okuyabiliyor. İstedikleri sayfayı, haberi, yazıyı ya da reklamı PDF formatında bilgisayalarına kaydedebiliyor. Sitede aynı zamanda arama da yapılabiliyor.
Arşivden yararlanabilmek için abone olmak gerekiyor. Bir haftalık abonelik ücreti 24 lira. Abone olanlar, bir hafta boyunca, arşive diledikleri kadar bağlanabiliyor, gazete arşivinde araştırma yapabiliyor, diledikleri yazıları okuyabiliyorlar. Haber kupürlerini ve sayfaları kendi bilgisayarlarına kaydetmek isteyenlerinse ayrıca ücret ödemeleri gerekiyor. Yüz sayfayı bilgisayara kaydedebilmek için ödenmesi gereken ücret 90 lira. Kurumsal abonelik ücreti ise 1.000 lira.
Yorum Gönder
Hakikaten büyük heyecandı açılışı.Sadece Atakule değil,altında ki Pizza hut'da öyleydi. Ne meraklıymışız amerikan pizza'sı yemeye o zaman:) 14-15 yaşında buluşmalarımız Atakule'de olurdu.Daha sonra ben de her Ankara'lı gibi unuttum gittim orayı. Yıkılacağını burada okuyunca çok üzüldüm.Şimdi akepeye yakın bir iş adamının gözünü rant büyümüştür muhtemelen çünkü yeri çok güzel.Ha bu arada haberlerde yanlış bir kısım var.Yürüyen merdiven ondan çok önce Modern Çarşı ile beraber Tunalı Hilmi'de tam kuğulu park'ın karşısında ki bir pasajda da vardı,adını unutmuşum maalesef.