Eğitim tasası - Melih Aşık

Milliyet yazarı Melih Aşık,ın 29 Mart 2012 köşe yazısı:

Eğitim tasası


İktidar partisi 4+4+4 eğitim yasasını bugün - yarın bitirmeye kararlı. O yüzden gece yarılarına kadar çalışıyor Meclis... Eğer yasa komisyondan geldiği gibi geçerse... İlkokula başlama yaşı 5 olacak... Böylece önümüzdeki sonbaharda hem 5 - 6 yaş arası çocuklar hem de 6 - 7 yaş arası çocuklar okula birlikte başlayacak. Fazladan 1 milyon çocuğa yetecek sınıf yetiştirmek mümkün değil. Sınıflara o yüzden mevcudun iki katı çocuk doldurulacak. O bir yana... 5 - 6 yaş aralığındaki çocuklar ile 6 - 7 yaş aralığındaki çocukların birlikte okuması son derece büyük sakıncalar doğuracak... Bize yazan bir veli diyor ki:
- Çocuklarda bırakınız yaş farkını, ay farkı bile kendini belirgin şekilde gösteriyor. Benim oğlum geçmişte tam 6 yaşına basınca okula başlamıştı. Sınıfta 6 - 7 ay büyük çocuklar vardı. Benim oğlumla aynı aylarda doğan çocuklar, kendilerinden üç beş ay büyük çocuklara cüsse farkından dolayı “abi” diye hitap ediyorlardı....
Bu yıl 3- 4 ay değil... Çocuklar arasında 24 aya kadar fark olacak...
Bu sakıncaları düşünen var mı? Olmadığına emin olabilirsiniz...
Bu yasa teklifi 5 AKP milletvekili tarafından o kadar hazırlıksız Meclis’e sevk edildi ki... Hatırlayacağınız gibi... İlkokuldan sonra açık öğretim öngörülmüş, 10 yaşındaki çocukların çırak, aynı yaştaki kızların eve kapanmasına bile imkân verilmişti... İLO sözleşmesi imdada yetişti de çırak yaşı 14’e uzatıldı... Bu teklifi hazırlayan 5 milletvekilinin eğitimle ilgisi yok... Muhteremlerin imam hatip ortaokullarını yeniden açmanın dışında bir kaygısının olmadığı da getirdikleri tekliften belli...
Yazık ülkenin çocuklarına...

Gazetelerde haber: “Suriye’nin Dostları Toplantısı
1 Nisan’da İstanbul’da yapılacak. Toplantıya
ABD Dışişleri Bakanı Clinton da katılacak.”
“1 Nisan Dünya Şaka Günü” için süper
bir organizasyon!
Elif Eral


Reklamı kurtardık!
Hitler’in göründüğü televziyon reklamını yapımcı firma geri çekmiş.
Hitler’in reklamdan çekilmesi iyi...
Ama günlük hayattan da çekebiliyor musunuz?
Bakın demokratik gösterilerle ilgili fotoğraflara...
Nazi Almanyası’ndan farkını bulmakta zorlanacaksınız...
Gazete ve gazeteciler üzerindeki baskılar da Hitler dönemini aratmıyor...
Özgür Gündem’in kapatılması mesela.. Ve mesela Bekir Coşkun’un şu sorusu:
“Öbürleri açık mı?”

Çanakkale sıkıntısı
Ankara Valisi Alaattin Yüksel’in 18 Mart tarihinde sadece şehitler gününü kutladığını, Çanakkale Zaferi’ne değinmediğini haber yapmıştık. Sayın Vali 18 Mart gününün 2002 tarihli yasada şehitler günü ilan edildiğini ve kutlama yeri olarak da Cebeci Şehitliği ile Anıtkabir’in gösterildiğini bildirdi. O yüzden kutlamayı anılan iki yerde yaptıklarını kaydetti.
Yanlışlık belli ki yasa ve o yasaya göre yapılan yönetmelikte. Şehitler Günü ile Çanakkale Zaferi gölgeleniyor demiştik. Tam öyle oluyor.
Şehitler Günü getirilmiş tam Çanakkale Zaferi’nin üzerine oturtulmuş.

Duruşmayı boykot
Balyoz Davası bu hafta gerilimli başladı... Hafta başındaki ilk duruşmada Avukat Celal Ülgen’in söz isteği yargıç tarafından reddedildi.. Avukat Ülgen söz almakta ısrar edince bu defa yargıç tarafından salondan çıkarıldı...
Ülgen’in salondan çıkarılması sanıklar arasında protestolara yol açtı... Mahkeme Başkanı Ömer Diken sanıkları “Kameralarla tespit edilen herkes hakkında suç duyurusunda bulunulacak” sözleriyle uyardı.
Bir sonraki celsede Avukat Hüseyin Ersöz söz istedi. Mahkeme Başkanı, Ersöz’e de söz vermedi. Ersöz’ün: “Söz vermek zorundasınız. Biz de mahkemede tarafız” şeklindeki itirazı fayda etmedi. Yargıç Ömer Diken konuşmaktaki ısrarı üzerine Hüseyin Ersöz’ü de salondan çıkardı. Bunun üzerine ikisi hariç tüm avukatlar salonu terk etti.
Hüseyin Ersöz’e konuşma fırsatı bulsaydı ne söyleyeceğini sorduk dün. Dedi ki:
- İddianamede darbeyi zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın önlediği öne sürülüyor. Ancak bu iki komutanın bugüne kadar ifadeleri alınmış değil. Bir darbe teşebbüsünün var olup olmadığı ancak bu komutanların ifadesiyle anlaşılır. Biz iki komutanın tanık olarak dinlenmesini istiyoruz. İkincisi iddianamedeki belgelerin sahte olduğuna ilişkin sayısız kanıt ve bilirkişi raporları var. Mahkeme heyeti daha önce belgelerin sahteliğine ilişkin kanıtların inceleneceğini bildirmişti. Şimdi ise bu incelemeyi yapmaktan vazgeçmiş görünüyor. Biz mahkemenin en azından bir bilirkişi oluşturup kanıtları incelettirmesini talep ediyoruz. Bu iki talebimiz karşılanmadıkça duruşmalara girmeyeceğiz.”

Mahkemede İlker Başbuğ’a, “Kudüs’teki
Ağlama Duvarı’na neden gittin?” diye sorulmuş.
Gelin de yargılamanın biçimine ağlamayın!
F. Fidan


Soru: İran’la Türkiye arasında nasıl bir fark var?
Yanıt: İran’da liberaller ve dinciler
Şah Pehlevi’yi devirmek için birleşmişti,
bizdeki liberaller ve dinciler
şah yaratmak için..
Haldun Ertem


Bu işte bir terslik var!
Mısır, Libya, Suriye gibi “diktatörlükle” yönetilen ülkelerde muhalifler meydanlarda “özgürce” toplanırken, ileri demokrasinin beşiği olan ülkemizde iktidar her türlü toplantıyı engelliyor...
Gülhan Elmas

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget