12 Eylül’ün Çocukları - Mehmet Ali Güller

“Kim milyoner olmak ister” yarışmasında bir siyaset bilimi öğrencisinin, “TBMM başka hangi adla anılır” sorusunun yanıtı olan “Parlamento”yu bilememesi ve “Yüce Divan” demesi kuşkusuz en başta bir eğitim problemidir.
Ancak bu öğrencinin “Herkes beni konuşmuş. ‘Ayrılsın, Yeditepe’nin adını lekelemesin’ demişler. Bunu söyleyenler o soruyu bilsinler de göreyim. Hem ben siyasetten nefret ediyorum. Gazete okumaya bile bu yıl başladım” diyerek savunma yapması ise sosyolojik bir problemdir.
Bu öğrencinin sonrasında, cehaletten şöhret yaratmaya kalkması, bu şöhretin tadını çıkarması ise bir sistem problemidir!
Önce şunu saptayalım ve hakkını verelim: Siyasetten nefret eden ve bu yıl gazete okumaya başlayan bir siyaset bilimi öğrencisinin varlığı, 12 Eylül’ün başarısıdır! Toplumu siyasetten uzaklaştırmak ve apolitik bir gençlik yetiştirmek, tüm faşist düzenlerin en önemli hedefidir!
Sormayan ve sorgulamayan, sadece itaat eden bir gencin yaşadığı ülke, en kolay idare edilen ülkedir çünkü!
SİYASET KİMİN İŞİ?
Hafta sonu üyesi olduğum Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) Genel Kurulu’ndaydım.
Çeşitli mesleki konuların ele alındığı ilk günkü oturumda söz alan üyelerden biri, pek çoğumuzun görüşünü yansıtarak mevcut yönetim kuruluna sordu: “Odamız neden geçen yıl Türkiye’nin en önemli sorunları olan, örneğin Anayasa değişikliği referandumu, örneğin Libya’ya müdahale gibi konularda görüş belirtmedi? Neden GMO şu anda hepimizi ilgilendiren ‘Yeni Anayasa’ ve Suriye konularında görüş belirtmiyor?”
GMO Başkanı’nın yanıtı ibretlikti! İşimizin siyaset olmadığını, siyaseti oy verdiğimiz ve TBMM’ye gönderdiğimiz kişilerin yapacağını, siyaset yapma yetkisinin biz oyumuzu kullandıktan sonra artık milletvekillerinde olduğunu söyledi…
70 milyon hiç görüş belirtmeyecek ve adımıza sadece milletvekilleri konuşacaktı! Bir gemi mühendisi, üstelik de gemi mühendislerinin başı, açık bir parlamenter faşizm tanımı yapıyordu kürsüde…
Kimi milletvekillerinin siyasi sorulara “ben bilmem, büyüklerim bilir” yanıtı verdiğini de göz önünde bulundurursak eğer, nitelenen faşizmin daha da daraldığını, tüm yetkileri bir gruba hatta bir kişiye devrettiğini görürüz…
GMO Başkanı, oturduğumuz yerden bu sözlere sesli itirazımız üzerine, yeni bir savunma yolu seçti kendisine… “Siyaset bizim işimiz değil, hukukçuların işi” deyip, içinden çıkmaya çalıştı problemin…
Bunun nasıl bir cehalet dolu savunma olduğu, bir başka sorunu da ‘hukukçu avukat’lara havale etmesinden anlaşılıyordu aslında…
BİNDİRİLMİŞ ‘DEMOKRASİ’
Genel Kurul’un ilk gününde yaklaşık 150 gemi mühendisi yer aldı. Ancak ertesi gün, ilk günkü tartışmaları izlemeyen ve bilmeyen 1,200 gemi mühendisi oy kullandı!
GMO’nun eski bir başkanı anımsattı kürsüden… 12 Eylül’ün TMMOB ve bağlı odalara kazığı olan bu “kolaylık” nedeniyle, kimse doğru düzgün neye oy verdiğini bile bilmez halde sandıklara hücum ediyor bindirilmiş kıta olarak… Ve bunun adı da “demokrasi” oluyor!
SİYASETİN DANİSKASI
12 Eylül, siyaset bilimi öğrencisine siyaseti yasaklarken, mühendisine de ülke sorunlarına dair görüş belirtmeyi yasaklıyor!
O öğrenci “ben siyasetten nefret ediyorum” diyerek, nasıl bir 12 Eylül kurbanı olduğunu göstermiş oluyor ancak GMO’nun şimdiki başkanı “Siyaset bizim işimiz değil” diyerek, siyasetin daniskasını yapmış oluyor!
Çünkü gerici zihniyetin siyasi başarısı, kitlelere siyaset yaptırmamasıyla ölçülür!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget