Dün Silivri - Emin Çölaşan



SEVGİLİ okuyucularım, sözü hiç uzatmadan giriş yapıyorum. İlker Paşa’yı dün Silivri mahkemesi önünde sergilediği mertçe duruş nedeniyle kutluyorum. Dün özel yetkili mahkeme önünde söylediği sözler (savunma olmadığına dikkat çekerim) dört dörtlüktü. Gazetelerde okudunuz, çok kısaca değineceğim:
“Genelkurmay Başkanını böyle bir iddianame ile suçlamak yetersizliğin komedisidir. Bu suçlama aynı zamanda benim üzerimden devletimize ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılmaktadır…
Burada savunma yapmayacağım ve hiçbir soruya da cevap vermeyeceğim…
Bu bir savunma değil, neden savunma yapmayacağımı açıkladığım bir konuşmadır…”
Sözleri sadece beş dakika sürdü.
* * *
Türkiye’de inanılmaz olaylar yaşıyoruz. Sadece ve sadece AKP iktidarına karşı çıktıkları için yüzlerce yurtsever insan tutuklandı. Bu özel yetkili mahkemeler tarafından tutuklanan kim olursa olsun, tek tük kimseler dışında bir daha bırakılmıyor.
AKP iktidarının çok büyük bir korkusu vardı!
Cumhuriyet ilkelerinin, Atatürkçülük ve laikliğin yılmaz savunucusu olan Türk Ordusu.
Bir yanda İrtica’ı tehlike saymaktan çıkarırken, öbür yanda ordumuzu ezmek, sindirmek, yeni kadrolar oluşturup yandaş Genelkurmay oluşturmaları gerekiyordu.
Bu yüzden, emekli ve muvazzaf yüzlerce komutanı tutuklatma başarısını (!) gösterdiler.
Günümüzün AKP tarafından atanan Genelkurmay Başkanı, bu olanları izlerken herhalde çok mutludur!
Size burada bir şey daha anımsatmak istiyorum. Bu özel yetkili mahkemelerin bakmakta olduğu nice davalar, bu davalarda tutuklanmış olan asker ve sivil yüzlerce insanımız var.
Bunlar nasıl bir darbe, suikast ve terör örgütleri imiş ki içlerinden biri bile itirafçı olmadı, çözülmedi, baş eğmedi.
İçlerinden bir kişi bile çıkıp başkalarını suçlamadı.
Çözülen, korkan, suçlamaları kabul eden bir kişi olmadı. Hiçbiri onurunu yitirmedi…
Özel yetkili mahkemelerin özel savcı ve hâkimleri, acaba her gün tanık olduktan bu gerçekleri bir nebze olsun düşünme fırsatı buluyorlar mı?

***

Bir ülke düşünün ki, eski Genelkurmay Başkanı dâhil komutanlarının neredeyse yarısı, “Terörist-darbeci” oldukları gerekçesiyle yargılanıyor.
Bir ülke düşünün ki bundan önceki Genelkurmay Başkanı lşık Koşaner ve Kuvvet Komutanları, üzerlerine iktidardan gelen baskı nedeniyle, bir süre önce topluca istifa etmek zorunda kalıyor…
Onların yerine yenileri atanıyor…
Yenilerden tepki yok, ses yok!..
Tutuklu komutanların tanıklık yapması için adeta yalvardıkları iki eski orgeneralden Aytaç Yalman ve Hilmi Özkök’ten ise tık yok. Yerleşmişler köşelerine, silah arkadaşlarının başına gelenleri tenis maçı izler gibi izliyorlar!
Demek ki adına “Silah arkadaşlığı” denilen ve bizim kutsal bildiğimiz kavram, bu kadar basit, kişiliksiz ve kimliksiz bir kavrammış…
Ve son olarak, İlker Paşa dün duruşmayı terk etmek zorunda kaldı.
Birileri bu olanları izliyor, mutlaka kına yakıyor!

Dün Ankara

CHP‘nin dün Ankara’da Grup Toplantısı ile karışık düzenlediği miting gerçekten görkemli oldu. Dört art dört art dört rezaletini protesto etmek amacıyla Tandoğan alanında çok büyük ve coşkulu kalabalıklar toplanmıştı. Miting öncesinde ben de dâhil, herkesin kafasında endişeler vardı:
“Acaba sadece birkaç bin kişi katılır ve iş fiyaskoya dönüşür mü?”
Böyle olduğu takdirde hem CHP hem de Kılıçdaroğlu çok büyük yara alırdı.
Ama tam tersi oldu. Mitingin yapıldığı Tandoğan Meydanı tümüyle dolmuştu, kalabalık son derece coşkuluydu.
Bundan birkaç yıl önce aynı yerde ve daha sonra başka illerimizde Cumhuriyet mitingleri düzenlenmişti.
Coşkulu kalabalıklar o zaman AKP iktidarını protesto ediyordu. İktidar bundan korktu.
Kitlelerin sokağa dökülme endişesiyle yaşamaya başladı ve hemen ardından Ergenekon sonrasında ise Balyoz ve benzeri davaların tutuklamaları da başladı.
Evler sabahın köründe basılıyor, insanlar götürülüyor, yargı ayarlanıyor, yurtsever insanlar tutuklanıyor,  örgütlenen polis devleti herkese korku saçıyordu.
Türk toplumu şimdi bile bu korkuyu üzerinden atamadı.
Dünkü CHP mitinginin coşkusu, yeni bir işaret fişeği olabilir.
***
Ortalıkta “Küçük dağları ben yarattım” diyen bir iktidar var. Yasama, yürütme ve yargıyı tümüyle, medyayı çok büyük ölçüde ele geçirmiş durumda. Astığı astık, kestiği kestik.
Ancak yanıldığı bir yer var:
İşlerin hep böyle gideceğini, kendisinden hiçbir zaman hesap sorulmayacağını zannediyor.
Köprülerin altından başka suların da günün birinde akacağını hiç hesaba katmıyor.
Din sömürüsü, din ticareti yaparak işleri şimdilik götürüyor.
Şimdi gündeme sürdükleri dört artı dört artı dört rezaleti, bunun son örneği.
İlköğretimde zorunlu süreyi; dört yıla indirecekler, sonra o pırıl pırıl küçükleri mahalle ve iktidar baskısıyla imam hatiplere, Kuran kurslarına yönlendirecekler, kızları kocaya verecekler ki, her biri Tayyip’in istediği gibi en az üç çocuk yapsın.
CHP’nin dünkü mitinginin amacı, işte bu rezilliği gözler önüne sermekti.
Başarılı oldular.
Dün bir konuyu daha gördük:
Türk milleti, Cumhuriyet mitinglerini özlemiş.

Pegasus’ta Atatürk Yasağı

PEGASUS uçaklarında çalışan bir hostesten aldığım mesajı sizlere aynen iletiyorum. Eğer anlatılan doğruysa. Pegasus Havayolları şirketini kutlar, daha nice başarılar dilerim!
“Üniformalarımızın üzerine daha önceleri Atatürk rozetini gururla takardık. Bundan böyle şirket, Atatürk rozeti takmamızı yasakladı. Oysa birkaç ay önce tüm çalışanlara Atatürk                rozetlerini kendileri dağıtmıştı. Uçuşlarımızda kabin                amirleri, zaman zaman bu rozetlerden rahatsızlık duyduklarını söylemeye başladılar ve bazı arkadaşlarımızdan bu rozetleri çıkarmalarını istediler.
Atatürk rozetini siyasi amblem olarak görüyor ve bazı yolcuların bundan rahatsız olacağını söylüyorlardı. Ancak şirketin böyle bir kısıtlaması olmadığı için rozetlerimizi gururla yakamızda taşıyorduk. Bugün ise bu rozetleri takamıyoruz. Taksak bile şirketten uyarı alabiliriz korkusuyla yaşıyoruz.
Şirketten bize duyurulan gayri resmi açıklamada yolcuların Atatürk rozetinden rahatsız olabileceği, üniforma içinde hiçbir siyasi görüş sergilenmemesi gerektiği duyuruldu.
Acaba Atatürk ne zaman bir siyasi simge oldu?!
Biz bu meselenin şirket içinde çözüleceğine inanmıyoruz. Bu durumu herkesin duymasını istiyoruz. Atatürk’ü saklamaktan utanıyoruz, belki şirketimiz de utanır.”
Yorum yapmıyorum.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget