Faşizme karşı omuz omuza - Tünay Süer

Yadellerden gelen 12 şehidimizin acısı içlerimizi kavurdu. Vatanından çok uzaklarda, yabancı topraklarda sırf Amerika’nın kanlı işgal ve çıkar politikalarına verilen 12 kurban.
Neden? Niçin öldüler veya öldürüldüler?
Öldürüldüler diyorum zira ben bu olayın kaza olma ihtimaline nedense inanmıyorum.
Eşref Bitlis Paşamızın olayı geliyor aklıma. Onun için de kaza demişlerdi ama geçen yıllar arasında bunun bir suikast olduğu ortaya çıktı.
Düşen Sikorsky türü helikopteri kullanan deneyimli pilotlar, bunun kaza olmasının zor olduğunu söylüyorlar.
2 Ekim 1992 tarihinde "Kararlılık Gosterisi-92" tatbikatı sırasında, Türk Deniz Kuvvetleri'ne ait "TCG Muavenet" Muhribi tatbikatın ana safhası bittikten sonra, intikal seyri esnasında ABD'ye ait "Saratoga" isimli uçak gemisi tarafından vurulmuştu.5 askerimiz şehit olmuş 20 si de yaralanmıştı. Amerika sonradan yanlışlık oldu diye özür dilemiş ve Türk komutanların satın alınmasını istemedikleri hurdaya çıkmış gemileri tazminat olarak bize vermişti.
İşin aslı Türkiye’ye, Knox sınıfı denilen eski ve hurdaya çıkmış firkateynlerini satmaya çalışan Amerika’ya kuvvet komutanlarımızın ve amirallerimizin modern bir deniz gücü ancak yeni gemilerle olur, diyerek yapılan baskılara direnmiş olmalarıydı. Türkiye bu durumda bir ihale açmış ve ihalenin büyük bölümünü Almanya kazanmıştı. Böylece Türk Deniz Kuvvetlerinin Amerika’ya bağlılığı ortadan kalkmış oluyordu. Amerika yanlışlıkla değil, bilerek gemimizi vurmuş bir çeşit intikam almıştı. Bunun bir de askeri istihbarat kısmı var ki Amerika’nın burada kaybı büyüktü elbet. Zira gemi satın alan ülkenin personeli uzun süre üretici ülkede eğitim görürler, üretici ülkenin mühendisleri ve askeri uzmanları o ülkenin bütün gizli deniz güçlerini öğrenmiş olurlarmış. Amerika sadece para kaybına uğramamış aynı zamanda dünya üzerindeki prestijini de kaybetmişti.
İşte 1992 de Amerika denilen kana susamış canavar böylesine acımasız bir oyun oynamıştı bize.
Peki, şimdi ne düşünceler içerisinde acaba?
Türk askerinin Afganistan’da olması ile bizim ülke olarak ne çıkarımız var?
Bir tehdit mi var ülkemize? Nedir? Nedendir hükümetin bunu inandırıcı bir dille açıklaması gerek.
“Ne yazık ki 2011 de Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Genel Maksat Helikopter Projesi'ni ABD'li şirket Sikorsky'nin 3.5 milyar dolar bedelle kazandığını açıkladı. Amerika bir türlü içimizden çıkmaz oldu böylece.”
Bülent Arınç “Robenson” gibi yalnız başına yaşayan bir ülke değiliz, sözleşmelerimiz var” dedi.
(Türkiye’yi Robenson gibi bir İngiliz maceraperestine benzetmesi hayret verici bir şeydir.)
Ayrıca bahsettiği sözleşmelerden bizlerin haberleri yok. Her şey muhalefet ve halktan gizli olarak yapılıyor. İkiz sözleşmeler nedir? Türkiye’nin menfaati nedir? Bülent Arınç Bey bunları açıklasın önce.
Hüseyin Çelik “Büyük devlet olduğumuzu ve bu tür görevlerin bir bedeli olduğunu” söyledi.
Doğrudur, Türkiye büyük bir devlettir ama vatandaşına değil de kime karşı görevlerini yerine getiriyor acaba? Neyin bedelini ödemeliyiz? Bunu açsın bakalım Sn.Hüseyin Çelik.
Yurtseverleri, ordumuzun güzide subaylarını Silivri’ye kapatmakla kime ve neye hizmet ediliyor ve de kime ne borcumuz var da , ne bedeli ödüyoruz.?
Türk Ordusunu silah gücü ile yenemeyen emperyalistler düzmece kanıtlarla, özel yetkili savcılıklar, mahkemeler ile savunma hakkı bile tanımadan tutsak ediyorlar. Balyoz davasındaki delillerin uyduruk olduğu resmen raporlarla tescillendi. Balyoz gümlemiş oldu böylece. Aydınları, askerlerimizi tutsak etmek büyük devletliğe sığıyor mu acaba? Bunu Sn. Hüseyin Çelik’e soruyorum.
CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan Meclis tutanaklarında elde ettiği bilgiyi basına sundu.
Bayraktutan 10 Ekim 2001 yılında Afganistan'a asker gönderilmesi ile ilgili Başbakanlık tezkeresinin TBMM'de oylandığı tutanakları ortaya döktü. O dönem AK Parti grubu adına parti sözcüsü olarak konuşan Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül'ün "Bu kadar geniş, kapsamı belli olmayan, sınırı belli olmayan, süresi belli olmayan yurt dışına TSK'nın gönderilmesini AKP olarak uygun görmüyoruz" dediğini belgeleriyle gösterdi.
52 kişilik AK Parti grubundan 47 kişinin katıldığı ve ret oyu verdiği oylamada Bülent Arınç’ın 'hayır, bizim Afganistan'da ne işimiz var' dediği ve bugün 180 derece dönüş yaparak tam tersini söylemesi trajikomik bir olaydır.
Faşizme karşı omuz omuza…
CHP bugün 4+4+4 garabeti için Tandoğan Meydanı’na çıkarak halka seslendi. Mecliste Muhalefet partilerinin sesini kısmak, halka gerçekleri duyurmak istemeyen iktidar hızını alamadı,artık işi daha ileriye götürerek muhalefete tekme tokat girişmeye başladı. Bunu yandaş basın sanki karşılıklı gibi göstermeye kalktı, ileri demokrasi onlar için bu demek ki. Tandoğan Meydanına halkı sokmamak için elinden geleni yaptı. Yollarda otobüsleri çeşitli bahanelerle durdurdular ama(Bunu arkadaşlarımdan telefon ile öğrendim.) CHP ‘i ve vatanına gönül vermiş anaları babaları durduramadılar.
Ülkemizin geleceği için CHP böyle istikrarlı politikalarını ancak bu şekilde halkla bütünleşerek duyurabilir. Sanırım bundan böyle CHP yi daha sık meydanlarda göreceğiz.
Silivri’deki yurtseverler bayrak, cumhuriyet ve vatan sevgilerinin bedelini tutsak edilerek büyük bir şekilde ödüyorlar.
Şimdi özgürlük ve çocuklarımızın geleceği adına mücadele sırası halka gelmiştir.
Halk bugün Tandoğan ‘da, dün İzmir’de özgürlük mücadelesi vermeye başlamıştır. Görünen o ki, bedeli ne olursa olsun bu mücadele devam edecektir. Haydi, hayırlısı diyelim.
Tünay Süer

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget