Cumhuriyet yazarı Cüneyt Arcayürek,in 24 Mart 2012 köşe yazısı:
Anımsatma
Balyoz davası:
Masumiyet karineleri hiçe sayılarak kamuoyunda peşinen suçlu ilan edilen 249’u tutuklu 365 sanığın hepsi ön savunmalarını tamamladıkları bu
savunmalarda masumiyetlerini defalarca ispatladı ve üzerlerine atılı suçu reddetti.
İddianamelerdeki ve delillerdeki yaklaşık 1500 maddi hatayı tespit ederek mahkeme heyeti ile paylaştılar.
Tamamı dijital verilere dayalı olan sözde delillerde “birileri tarafından manipülasyon yapıldığı”, aralarında kamu kurumları ve üniversitelerin de olduğu birçok bilirkişi raporuyla kanıtlandı ve mahkemeye sunuldu.
İki eski Genelkurmay başkanı ve halen görevde olan Jandarma Genel Komutanı da dahil, yaklaşık 30 kişi tanık olarak dinlendi.
Tanıklar, ifadelerinde sözde Balyoz, Suga, Oraj, Sakal ve Çarşaf planlarını görev yaptıkları dönemlerde hiç duymadıklarını, yakın zaman önce basından öğrendiklerini ve 1. Ordu’daki seminerin ise rutin bir toplantı olduğunu, bu seminerlerde kanunlarla çizilen çerçevenin dışına çıkılmadığını belirttiler.
Seminerin ses kaydı dinlendi ve bu kayıtlarda sözde Balyoz, Saga, Oraj, Sakal ve Çarşaf planlarından bahsedilmediği açık bir şekilde görüldü, duyuldu.
85. duruşması tamamlanan davada bir yılı aşkın süredir hiçbir sanık tahliye edilmedi.
***
Silahlı Kuvvetler’de Genelkurmay Başkanlığı, ordu ve donanma komutanlığı yapan orgenerallerin, oramirallerin, üst rütbeli subayların eşlerinin bir araya gelerek kurdukları Vardiya Bizde Platformu’nun basına gönderdiği son açıklamada yer alan yukarıdaki satırların sonlarında…
…mahkeme heyetinin tüm bu gerçeklere rağmen iddia makamının esas hakkındaki mütalaa için süre talebini kabul etmesi eleştiriliyor...
Savcılığın talebi “demek ki hükme vardı” diye yorumlanıyor.
Delillerin henüz değerlendirilmediği, aylardır (nedense) eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’le Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın ifadelerinin alınmadığı...
...tüm dijital verilerin incelemesini yapabilecek bilirkişi heyetinin mahkeme tarafından tayin edilmesine gerek duyulmadan savcılığın sanıklar hakkında hükme vardığını açıklaması haklı olarak hayretle karşılanıyor.
Bu saptamalar Balyoz davasının yeni bir aşamaya girdiğine, 26 Mart Pazartesi günü başlayacak duruşmada davanın yeni bir perdesinin açılacağına işaret!
***
Asker eşleri tahliye bekliyor.
Silivri’de üç yıldır, dört yıldır hüküm giymeden yatanlar tahliye bekliyor.
Bu amansız, anlamsız, ulusal hukuk kurallarına ve insan haklarına aykırılıklara bir an önce çare bulma görevinde olanlar… yargı da siyaset de adeta kös dinliyor.
***
Medya çalışanları:
Yeri gelmişken yıllarını içeride tüketen gazetecilerin bir an önce tahliyelerini kışkırtmak amacıyla düzenlenen yürüyüşlere değinmek gerekiyor.
Geçenlerde İstanbul’da iki gazeteci için ayrı, Silivri’de yatanlar için ayrı yürüyüşler düzenlendi.
Bu, içerideki gazeteciler arasında farklılık gözetildiğini duyumsatıyor.
Sanki Nedim Şener’le Ahmet Şık gazetecilik yaptıkları için içeriye alındılar.
Sanki Silivri’de yatan gazeteciler başka nedenlerle, örneğin Başbakan’ın davulunu çaldığı gibi, terör örgütünde kanıtlanmayan faal üyelik nedeniyle içeriye alındılar.
İktidarın ve suçlamalara yandaşlık madalyası taşıyan içimizdeki çürük elmaların ekmeğine yağ süren bu davranışlardan kaçınmak gerekiyor.
İçeride yıllardır hangi suçtan olursa olsun, eline kalem almış kim olursa olsun yatanların bir an önce tahliyesine önayak olacak, destekleyecek etkinliklerde…
…medya çalışanları ayrımcı davranışlar sergilemekten kaçınmalı.
Gün bugündür:
Medya çalışanları tek bir yürek, tek bir yumruk gibi davranmalı!
Davranmak zorunda...
Yorum Gönder