Çevre bilinci giderek ivme kazanıyor Türkiye’de.
Mersin Akkuyu’da kurulmasına karar verilen nükleer enerji santralına karşı eylemler giderek artıyor.
Hükümet umursamıyor bunu. Muhalefet ise sadece seyretmekle yetiniyor.
Doğaya ve yaşama zarar veren tüm yatırımların durdurulması için başlatılan “Anadolu’yu Vermeyeceğiz” yürüyüşü, ülkemizde çevreye duyarlılığının ne denli arttığını göstermesi bakımından çok önemli.
Türkiye’nin dört bir yanından insanlar Ankara’da buluşacak yakında...
Peki hükümet bu olup bitenlere nasıl bakıyor?
Tepeden!
Umursamıyor, yani bildiğini okumayı sürdürüyor...
AKP, CHP ve MHP gibi partilerin milletvekili aday listelerini inceledim, çevre eylemlerinin öncülüğünü yapan bir kişi bile yok!
Pazar günü İzmir’de TÜYAP Kitap Fuarı’nda okurlarla sohbet ederken çevre bilinci gündeme geldi.
6 Mayıs 1990 yılında çevre eylemlerinin öncülüğünü yapan eski CHP milletvekili Hakkı Ülkü, o tarihte Aliağa Belediye Başkanı’ydı.
Aliağa’da termik santral kurulacaktı... Türkiye’nin dört bir yanından gelenler, 60 kilometrelik insan zinciri oluşturmuştu Aliağa’da.
ANAP iktidardaydı... Halkın tepkisi üzerine Aliağa’ya termik santral kurulmaktan vazgeçildi...
Aynı eylem şimdilerde Akkuyu’da yapılıyor... Bu arada doğaya ve yaşama karşı “Büyük Anadolu Yürüyüşü” başlıyor.
***
Beş gündür Kuzey Ege’den Güney Ege’ye uzanan bir yolculuk yapıyorum...
Balık çıftlikleri...
Yağmalanan ormanlar ve hazine alanları...
Tarımın çöküşü...
Çokuluslu altın avcılarının ülkemin dağlarını, ovalarını ele geçirmesi...
Kirlenen ırmaklarımız...
Balıkların ölmesi...
Manyas Kuş Cenneti’nde kuş türlerinin giderek yok olması.
Bu olup bitenleri izledikçe yüreğim sızlıyor.
Bafa Gölü yakında yok olacak.
Irmaklarımız kuruyacak...
Bu konular televizyonlardaki tartışma programlarında ne yazık ki dile getirilmiyor.
AKP iktidarı 12 Haziran seçimleri öncesi para musluğunu açmış, üreticilerin oyunu almak için uğraşıyor.
Borçların bir bölümü siliniyor, faizler ortadan kaldırılıyor, yoksullara gıda yardımı yapılıyor.
Ege kışla baharı aynı anda yaşıyor. Bir bakıyorsunuz yağmur, ardından güneş...
Geceleri soğuk, gündüzleri ılık...
Sorunlar diz boyu...
Yaz yaz bitmez...
Derelere zehir akıtan fabrikalar, orkinos çiftlikleri, termik, nükleer, hidroelektrik santralları...
Binlerce yıllık Anadolu’nun tarihi ve kültürü yok ediliyor.
Türkiye’nin dört bir yanından yürüyüşe geçen çevreciler haykırıyor bu nedenle:
“Anadolu’yu vermeyiz!”
***
Böyle bir havada seçimlere gidiyor Türkiye...
Türkiye’de siyasetin nabzı otuz yıl önce Ege’de atardı.
Şimdi atmıyor!
Seçmen suskun ve konuşmuyor!
Bir korku bulutu var üzerinde...
Gediz ovasına sis inerken bir kır kahvesinde yurttaşlara soruyorum:
“12 Haziran seçimlerinde sandıktan kim çıkar?”
Bir sessizlik var...
Kimse yanıt vermiyor!
***
Halk neden suskun?
Galiba korkuyor!
Gizli açık, telefonların dinlendiği, insanların izlendiği, kasetlerin elden ele dolaştığı bir ülkede insanlar korkar.
Bunun adına ileri demokrasi denmez...
Ya ne denir?
Sivil faşizm...
Yüzde 10 seçim engelinin olduğu bir ülkede, ileri demokrasi, özgürlükler, çağdaş sivil demokratik anayasa diye kime kimseyi kandırmasın!..
AKP Karadeniz’de, İç Anadolu’da olduğu gibi Türk-İslam senteziyle MHP seçmenini etkilemeye çalışırken; MHP de CHP’li seçmenden “Üniter devlet parçalanıyor” sloganıyla oy almaya çalışıyor...
CHP’ye gelince...
Halkın gündeminde işsizlik ve yoksulluk var.
CHP, televizyonlara çıkan milletvekili adaylarını özenle seçmeli, onların “havadan sudan” konulara girmemelerini parti üst yöneticileri sağlamalı...
Halkın gündeminde ne Ergenekon var, ne Balyoz, ne de yargının siyasallaşması...
Yorum Gönder