Liderler seçim alanlarında... Halk geçim derdinde...
Önce YGS’de “şifre skandalı” ardından ALES’te “eksik sorular” ve “hatalı baskı” geldi.
ÖSYM yine özür diledi!
ÖSYM Başkanı Ali Bey, koltuğuna sımsıkı tutunmuş kımıldamıyor.
Bilmem Ali Bey’i inandırıcı bulup “ikna” olanlar ne düşünüyor...
Sabah sabah televizyonu açıp haberleri izlerken, altının önlenemez yükselişi, siyasette “kurt” ve “çakal” öyküleri gündemdeydi.
Gençlerin kaygısı, halkın geçim derdi kimsenin umrunda değil, gördüğüm kadarıyla.
Ne de olsa şifrelenmiş bir Türkiye’de yaşıyoruz, olup bitenleri bir gün sonra unutuyoruz.
Liseli gençlerin tepkilerini umursayan yok!
İki bin kişinin karşısına beş-on bin kişiyi getirirsiniz olur biter.
Hayır hayır bitmez!..
Gösterilerin arkasında bir terör örgütü, siyasal güç, kışkırtıcı ararsınız...
Nasıl olsa medya elinizin altında.
Tetikçileriniz devletin televizyon kanallarında...
Bir de sayıları kaç bilmiyorum; ama bir hayli var tarikatçı ve yandaş medya.
Atıp tutacaksın, ihbar edeceksin “terörist” diyeceksin, CHP’ye vurup siyasal iktidarı göklere çıkaracaksın.
İşin kolayını bulmuşlar.
Ekmek elden su gölden!
Yeme de yanında yat!
Bunları yaparsan hem bol para kazanırsın, hem de sapına dek demokrat ve özgürlükçü olursun!
***
Mehmet Aksoy’un Kars’taki “İnsanlık Anıtı”nın parçalanması, Bedri Baykam’ın ölümden kıl payı kurtulması.
Nedir bu yaşananlar?
Çağdışılık mı, ortaçağ kafası mı? Adını siz koyun!
Çağımız bir “İnsanlık Anıtı”nın kafasının koparılmasına tanıklık ediyor, sanatçılara saldırılıyor!..
AKP iktidarı 12 Mart ve 12 Eylül’ün darbeci paşalarıyla hesaplaşacaktı hani?
Darbezede askerlere “hak iadesi”ni düzenleyen 6191 sayılı yasa tasarısı salt YAŞ “mağdurları”na yaradı.
Anlayış şu:
“Bizden olanlar, olmayanlar!”
Bunun adı ileri demokrasi!
12 Mart ve 12 Eylül “mağdurları”nın “kabul” ya da “ret” kararları Milli Savunma Bakanı’na bırakıldı.
12 Mart ve 12 Eylül’de işkenceden geçen, askeri cezaevlerinde rütbeleri sökülerek onurları ayaklar altına alınan subaylar kapsam dışında.
Bizim dönek takımıyla, tarikat şeyhlerinin müritleri ve yandaşlar bu konuda tek satır yazı yazdı mı?
Yazmazlar, yazamazlar!
Bunlar kendilerine demokrat ve özgürlükçü!
Burada denilmek istenen şu:
“Biz YAŞ kararlarıyla atılan subaylarla ilgiliyiz... 12 Mart ve 12 Eylül’de işkenceden geçen, zindanlarda çürütülen subaylar bizim mağdurumuz değil... Onlar AYİM’le sorunlarını çözsünler...”
***
Türkiye’de demokrasi, adalet, hukuk, eşitlik, özgürlük kavramları çok kullanılır...
Özellikle AKP’li bakanlar, dönekler, müritler, yandaşlar çok severler böyle kavramları kullanmayı.
TEKEL işçilerini destekledikleri için okuldan atılan liseli gençleri anımsadınız mı?
Şimdilerde ise TEKEL işçileriyle onlara destek veren sendikacılar, öğrenciler yargılanacak 8 yıl ağır hapis cezasıyla...
Bu ülkede satılmadık yer bırakmayan bir siyasal iktidar var!
Herkes suspus...
Üniversiteli öğrenciler, liseli öğrenciler, işçiler yargılanıyor; toplum tepkisiz!
Bu konuda kaç yazı yazdım anımsamıyorum...
Bir ülke KPSS, şifreli YGS ve adaletsiz ALES lekesinden kurtulamıyor ve ÖSYM Başkanı Ali Bey koltuğunu hâlâ bırakmıyorsa söylenecek başka bir şey yok!
On binlerce öğretmen atanmak için bekliyor kimsenin umrunda değil... Taşeron işçilik alıp başını gitmiş, “dur” diyen yok...
Neymiş efendim?
Türkiye çağ atlıyormuş, ekonomisi büyüyormuş, kişi başına ulusal gelir 25 bin dolara çıkacakmış...
***
Miting alanları, karşılıklı atışmalar, “çakal” ve “kurt” masalları, dayılanmalar...
Bu ülke kanlı 1 Mayıs’ları, Çorum’u, Kahramanmaraş’ı, Gazi Mahallesi katliamını, Madımak vahşetini, yargısız infazları, gözaltında kayıpları, faili meçhulleri gördü, yaşadı.
On bin milise karşı kaç bozkurt çıkacak, Kasımpaşa’ya değin kovalayacak, gerekeni yapacak?
Bir de demokrasi, özgürlükler, yaşama hakkı demiyorlar mı?
Kahroluyorum!
Yorum Gönder