Haftanın en önemli rezaletlerinden biri de geçtiğimiz pazar
günü yapılan Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı’ndaki (ALES) hatalı soru kitapçıklarıydı…
“Çılgın” gündemden fırsat bulup bir türlü yazamadım; bu sınavda adaylara, “Tarafsız yazar nasıl olunmaz” diye bir soru sorulmuş…
Öncelikle belirtmeliyim ki, “Böyle soru olur mu” diyenlerden değilim…
Hatta bir adım daha ileri giderek, “Tarafsız yazar olmaz” diyorum!
***
Sadece bizde değil bütün dünyada yarı aydın takımının yaptığı en büyük yanlışlardan biridir bu “tarafsız yazar” konusu…
Özellikle yazılarınızla rahatsız ettiğiniz, foyalarını meydana çıkardığınız ya da dümenlerine çomak soktuğunuz bazı çevreler hemen telefona sarılıp, “Yazar dediğin tarafsız olmalı” diye bilgiçlik taslarlar…
Madem konu akademik personelin seçildiği bir sınavda soru haline geldi, o zaman anlatmanın tam zamanı:
***
Hem gazetecilik okullarındaki öğrencilere hem de meslekteki
çaylaklara öğretilen ilk şey, “Haber objektif (nesnel), yorum hür olmalı” kuralıdır…
Burada “objektiflik”ten kasıt, gerçekçilik ve tarafsızlıktır…
Ama dikkat edin; gazetecilerden tarafsız olmaları istenen şey, “haber”dir…
Eğer haber yapan muhabir, onu okuyup düzelten redaktör, sayfaya koyan editör, hangi sayfada nasıl kullanılacağına karar veren yazı işleri müdürüyseniz, bu kuraldan anlayacağınız şey şudur:
“Olayları olduğu gibi anlat, yorum katma, dünya görüşüne ve
ahlak anlayışına göre çarpıtma… Yani, taraf olma!”
***
Gelelim köşe yazarlarına…
Bunların işi haber vermek değil, yorum yapmaktır…
Yorumun Türkçedeki karşılığı ise aynen şöyledir:
“Bir olayı belli bir görüşe göre açıklama, değerlendirme…”
“Belli bir görüşe göre” ifadesinden de anlaşılacağı gibi; her “yorum” yaptığınızda, ister istemez “taraf” olursunuz…
Dolayısıyla bir “köşe yazarı”nı “taraf” olduğu gerekçesiyle
aşağılamaya kalkmak için ahmak ya da cahil olmak gerekir…
***
Yazarların uymaları gereken tek koşul vardır o da hiçbir
baskı grubunun ya da güç odağının borazanı olmamak…
“Sahibinin sesi” değil, sadece “kendisinin sesi” olmak!
Özellikle bana sık sık mektup gönderip, “Sen hem muhalif bir yazarsın, hem de CHP’yi en çok eleştirenlerin başında geliyorsun” diyen bazı okurların anlayamadığı da bu…
Evet; ben, “daha iyi bir dünya, çağdaş bir ülke ve mutlu insanlar ideali” için, sadece siyasi değil, tüm iktidar sahiplerini uyarmakla ve yanlışlarını göstermekle görevliyim…
Bu yüzden, mesleğimin doğası gereği, “muhalif”im…
Görüşlerimin zaman zaman (a) ya da (b) partisiyle örtüşmesi, asla o partilerin borazanlığını yapacağım ya da
gerçekleri görmezden geleceğim anlamına gelmez…
Çünkü yazar “partizan” olursa, güven kaybeder…
Onun tek serveti, “bağımsızlığı ve özgürlüğü”dür!
Yoksa iyiden, doğrudan, çağdaşlıktan, haktan, özgürlükten,
bağımsızlıktan, barıştan, demokrasiden, sömürüsüz bir dünyadan yana TARAF olmak, aklı başında her insan gibi yazarın da görevidir!
***
Kısacası… Kişisel çıkar için “kafasını ve kalemini birilerine satan” yazarları eleştirin…
Milletvekili olmak için, parti genel başkanlarının eteklerini öpen arkadaşlara dünyayı dar edin…
Ama siz siz olun; hiçbir yazarı “taraf” olduğu gerekçesiyle eleştirmeyin.
Çünkü “taraf” olmak, “yorum yapma”nın doğal sonucudur.
Dolmuşa gelip, tarafsız kalmak adına kalemini sivriltemeyen
yarı aydın yazarlar ise… Susuz kalmış kuyuya benzer!
Çölde kalmış adama, bir tas su vermez!
*****
MALTEPE’DE!
Bugün saat 11.30’da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği İstanbul Maltepe Şubesi’nin düzenlediği Medya ve Toplum başlıklı seminerde, “Medya ve Demokrasi” başlıklı bir sunum
yapacağım.
İki gün sürecek seminerin bugünkü bölümünden benden önce Orhan Koloğlu, benden sonra da sırasıyla Müjdat Gezen, Ümit Zileli ve Sinan Naifoğlu birer sunum yapacak.
ÇYDD’nin burslu öğrencilerine yönelik bu seminer, halka da açık… Zamanınız uygunsa, Maltepe’deki Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde buluşalım!
*****
Günün sorusu
Dün bu köşede “Çılgın proje olarak sunulan kanala ne ad
verilmesini istersiniz” diye sormuştum; yüzden fazla yanıt geldi… Sorum o isimleri öneren okurlara: O yanıtları yayınlarsam, ödeyeceğim tazminatı benimle paylaşır mısınız?
Not: Ciddiye almayın, şaka yaptım… Biraz daha biriksin, yayınlayacağım!
Yorum Gönder