YSK; oybirliği ile toplumsal ve siyasal kargaşayı başlatan bir karar aldı...
Oybirliğiyle kararı kaldırdı.
Kurulun; BDP’ye bağımlı, 7 bağımsızdan 6’sına yeniden adaylık
olanağı sağlayan, sonuçta milletvekili seçilme olasılığını güçlendiren kararını her çevre olumlu karşıladı.
Güneydoğu, Doğu illeri üç gündür savaş alanı.
Bismil’de kim vurduya giden bir gencin ölümünden hükümeti sorumlu tutan, Barış ve Demokrasi (Kürt) Partisi; Güneydoğu illerine yayılan devlete başkaldırı izlenimi veren olayları yatıştıracak harekette bulunmadı.
Tersine tam kadro, tehditler yağdırarak, yakıp yıkan sokak eylemlerini desteklemeyi yeğlediler.
Ülke giderek daha kanlı, Kürt-Devlet çatışmasına gebe günlere kayıyor.
Hareketin siyasal kolu (BDP), dayatmalarını uygulamaya geçirmekte sokağı bir silah olarak kullanıyor ve kullanacağı izlenimi veriyor.
****
Günü gelir, bugünlere nasıl geldiğimiz araştırılırsa…
…PKK bayrağı altında yalnız Güneydoğu’da değil, İstanbul gibi büyük kentlerdeki isyan havalarında kanlı eylemlerin başlangıç tarihi, kuşku yok; AKP’nin Kürt açılımını başlattığı tarih olacak!
12 Haziran seçiminden sonra; yapılacak yeni anayasada demokratik haklar adı altında öne sürecekleri kimi dayatmaları sokağın desteğinde kabul ettirmeye çalışmayacaklarına kim güvence verebilir?
Tekrar tek başına iktidara geleceğinden söz edilen bu AKP, lideri RTE ve kendine bağlı yenilediği kadro mu?
Tek bir kez olsun şöyle derinden ben Türküm diyemeyen, eşinin Arap, iddiasına göre kendi kökeninin Kafkaslar olduğunu övünerek söyleyen bu Başbakan mı?
***
RTE, son açıklamalarında Kürt sorunu yoktur dedi.
Türlü çeşit yorumlara neden olan bu sözün altında neler yatıyor?
Örneğin, sorunu sonlandırmak için yeni anayasada Kürtlere, Türk-Kürt Cumhuriyeti anlamına gelecek kimi olanaklar sağlamayı mı planlıyor?
Ya da bölünmenin ilk aşaması diye nitelenecek başka olanaklar mı var aklında?
Kürtlerin çoğunlukta olduğu illerde, Kürdistan diye anılmasını istedikleri Güneydoğu’da mahalli özgürlükler mi sağlayacak?
***
Kimi bağımsız adayları veto eden YSK, bu kararı ile yeni tehlikeleri tetiklediğinin ayırdında mı acaba?
YSK kararına her çevrenin karşı çıkması acaba elmalarla armutların karıştırıldığı bir dönem mi yaşattı bu ülkeye?
Hiçbir çevre hukuka toz kondurmuyor. Ama YSK’nin yarattığı son olaylarda hukuka saygınlığa ne ölçüde riayet edildiğine, daha doğrusu riayet edilmediğine parmak basana rastlanmıyor.
Medyanın YSK’ye sürekli yüklenmesini hadi görevi gereğidir diye sindirelim.
Lakin medyanın hatta siyasal çevrelerin; Çankaya’daki AKP’linin -sözüm ona çaktırmadan, üstelik sureti haktan görünerek ve ne yazık ki bugün alkışlanan- YSK üzerine baskı kuran girişimlerini doğal bir hareketmiş gibi yorumlamasına, üstüne gitmemesine ne diyeceğiz?
***
Oysa; devletin tepesinden YSK’ye yönelik doğrudan girişimlerini kanıtlayan haberler gazetelerde.
Gün perşembe. YSK, “eksik olan evrakı bir günde tamamlayan” vetolu bağımsızların durumunu görüşüyor.
11 YSK üyesi sekiz saat kapalı.
O gün öğle üzeri, YSK kararını henüz açıklamadığı saatte…
…Çankaya’daki AKP’li, bir elçi kabulünde gazetecilere Güneydoğu’daki şiddet olaylarını birkaç cümleyle kınadıktan sonra…
...“vetolu bağımsızların noksan belgelerini tamamladıklarına göre artık bir problem olmaması gerektiğini…” söylüyor.
Çankaya’daki AKP’linin basına açıkladıklarını, o sırada bağımsızların durumunu görüşmekte olan YSK’ye duyurduğunu Radikal’de Murat Yetkin, dünkü yazısında şöyle anlatıyor:
“….Kararda Cumhurbaşkanı Gül’ün payı büyük… Gül, (daha önce) YSK’nin sorunu çözeceğini söylerken, yalnızca tahminde bulunmadı…
…Kriz süresince Köşk’le YSK arasında kanal açıldı… Beklenen karar akşama doğru geldi. BDP destekli 6 kişinin adaylığına engel yok…”
Bu iki haberin tercümesine gelince: Çankaya, YSK üzerinde ağırlığını koydu.
Açık kanalda eksik evraklar tamam, öyleyse?.. Alınması gereken kararı hukuksal, bağımsız kurum olan YSK’ye duyurdu. Veto kalktı!
Hukukun mu, devlet ağırlığının üstünlüğü mü?
Siyaset ve medya sonuçtan memnun olduğuna göre; YSK’nin 180 derece başarılı dönüşünü hukuk mu guguk mu diye…
…Çankaya’nın devletin ağırlığını kullanarak YSK gibi bağımsız bir hukuk kurumunu etkilemesini tartışmanın ne gereği var?
Demokrasimize özgü alışık olduğumuz bir manzara...
Yorum Gönder