İnsanlık tarihi dönemlere ayrılır: “Taş devri, tunç devri, demir devri” gibi… Yaşadığımız çağ da herhalde bilgi ve bilim çağıdır.
Her milletin yaşadığı çağlardaki davranışları anlatılırken “Türkler bilgi ve bilim havuzuna balıklama atlayıp, kupkuru çıkmışlardır” diye tarih kitaplarına bir iki satır düşerler:
Öğrencilerine bir sınav bile yapamayan, yapmasını beceremeyenler için başka ne yazılır ki!
* * *
Ama itiraz edenler çıkabilir:
“Öyle deme, haksızlık etme!”
Sınavlara girecek kız öğrencileri erkeklerden ayıran bir “bilgisayar sistemi”ni icat edenler kimlerdir?
Türkler, Türk âlimleri ve ulemaları değil mi?
* * *
ÖSYM’nin konulduğu ilk yılları hatırlıyoruz, gençler ilk defa böyle bir sınavla karşılaştılar, sistemin başına Ankara’da bir bilim adamı gelmişti, sistem o kadar tıkır tıkır işliyordu ki, kimsenin aklına kopya veya torpil gelmiyordu. Sistem o kadar dürüst ve bilgili çalışıyordu ki, devlet memurlarının seçimini bile ÖSYM’ye verdiler.
* * *
Bir o günlere bakın, bir de şimdiki kargaşaya…
Düşünün, devletin başı bile, önce “tatmin oldum” diyor, sonra vazgeçiyor:
“Hayır tatmin olmadım!”
Ne desin, beni aldattılar, kandırdılar mı, desin
* * *
Bilgi ve bilim çağını nasıl geçiriyoruz? Havuz örneğini verdik ya!
ABD başkanlarından Abraham Lincoln’e bir adamı övmüşler:
“İlim ondan sorulur, bilim ondan sorulur, her lafında, her deyiminde bir hikmet vardır. İlimin, bilimin, bilginin, tekniğin havuzuna balıklama dalmıştır.”
Lincoln gülmüş:
“Ama havuzdan kupkuru çıkmıştır!”
* * *
Bu olayın bizce en önemli yanı da şudur…
Sınavların bu halini protesto eden bazı gençler yürüyüş yaparlar. Kim bilir belki içlerine birkaç kışkırtıcı da sızmıştır.
Onlara gösterilen tepki şöyle mi olmalıydı?
“Biz de Taksim’e 10 bin kişi göndeririz!”
Hayır, bir başbakan, bu sözünde doğruluk derecesi ne kadarsa, o kadarını düzeltmelidir.
Onlar kimdir, onlara karşı gönderilecek olanlar kimlerdir?
Bir düşünün.
Taksim’e giden çocuklar da bizim, onlara karşı gönderilecek olanlar da bizim…
Hem yakışıksız, hem de tehlikeli…
Bi taraf olan, bertaraf olur, demek gibi…
Yorum Gönder