‘Çılgın’ demişlerdi de inanmamıştım... - Mustafa Mutlu

‘Çılgın’ demişlerdi de inanmamıştım...
Altı ay kadar önceydi... İlk kez Hıncal Uluç’tan duymuştuk “Çılgın Proje”yi...

Bir yazısında Başbakan’ın kendisini arayarak İstanbul’la ilgili düşüncelerini paylaştığını belirtmiş ve kendisini çok heyecanlandıran bir projeden söz etmişti.

Bu projeye de “Çılgın Proje” adını vermişti!

***

O günden beri konusuz kalan hemen her yazar bu “Çılgın Proje”nin peşine düştü. Binbir tane senaryo yazıldı...

Özellikle iktidar yalakalarını çok heyecanlandırdı ve eğlendirdi bu oyun; ama aç, yoksul insanların umurunda bile olmadı...

İktidar yandaşları her ne kadar, az izlenen magazin programlarının çığırtkanları gibi “Azzzz sonraaaa” diye yayınlar yapıp, heyecan dozunu ülke geneline yaymaya çalışsalar da sadece yandaş müteahhitler inanılmaz bir beklenti içine girdi...

Çünkü bu “proje”nin bir “inşaat projesi” olduğunu ve eninde sonunda kendilerine yarayacağını onlar da tahmin ediyordu...

***

Başbakan dün nihayet, fazlaca köpürtülen bir şovla Çılgın Proje’yi açıkladı... Olay şu:

Karadeniz’le Marmara’yı bağlayan bir kanal yapılacak...

Böylece petrol tankerleri ve yük gemileri artık o kanalı kullanacak...

Kanalın çevresinde de yeni kentler oluşacak!

***

Ne diyelim; gerçekten “çılgın” bir proje...
Hele hele tahmini maliyetini öğrenince, ne kadar “çılgınca” olduğunu daha iyi anlıyorsunuz:

Uzmanlara göre, yaklaşık 20 milyar dolar...

Yani bugünkü parayla 30 milyar Türk Lirası...
Eski parayla 30 katrilyon lira!

***

Hıncal Uluç’un bu projeye sırf yalakalık olsun diye “çılgın” adını taktığını sanmıyorum...
Kendisi asla böyle bir şey yapmaz!

Eminim ki o da bu projeyi ve maliyetini bizzat Başbakan’ın ağzından duyunca, böyle bir işe kalkışmak için ancak çılgın olmak gerektiğini düşündü ve bu ismi koydu...

Açlığın, işsizliğin, yoksulluğun bu kadar yaygın olduğu bir ülkede 30 milyar lirayı götürüp, hem de sırf “tankerler geçsin” diye yapılacak bir kanala yatırmak; gerçekten de normal bir insanın işi olamaz!

Bunun için sapına kadar “çılgın” olmak gerekir...

***

Projenin ne kadar çılgın olduğunu daha iyi görmeniz için bir örnek vereyim:

Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre; sanayi sektöründe bir kişilik iş yaratmanın maliyeti 270 bin lira...
Eğer bu 30 milyar liranın tamamını fabrika yapmaları için iş adamlarına kredi olarak verseniz, tam 111 bin kişiye insani ücretli, sosyal güvenceli iş olanağı yaratırsınız...
Bu, ailelerle birlikte 500 bin kişinin yoksulluktan kurtulması demektir!

***

Bir seçenek daha:

Bu 30 milyarı, (yirmişer kişiye 10 yıl boyunca ek istihdam sağlamak şartıyla) uzun vadeli ve çok düşük faizli kredi olarak 1 milyon liralık dilimler halinde orta ölçekli işletmelere dağıtsanız, bundan tam 30 bin işletme yararlanır...

Bir işletme en az yirmi kişiye yeni iş vermek zorunda kalacağı için; tam 600 bin kişiye iş kapısı açılır!

Bu da işsizlik ve yoksulluk sorununu yarı yarıya ortadan kaldırır!

***

Kısacası, Türkiye’nin bu kadar büyük bir parası varsa... Bununla işsizlik, yoksulluk gibi kanayan yaraları sarmak yerine götürüp müteahhitlerin ve arsa spekülatörlerinin cebine koymak...

Gerçekten de büyük bir çılgınlıktır!
“Cuk” oturan bu isim için, Hıncal Uluç’u yürekten kutluyorum!

*****

YANARSINIZ!
Başbakan’ın “Çılgın Proje”si, yeni bir şeymiş gibi sunulsa da; Kanuni devrinde bile gündemdeymiş... Hatta aynı projeyi

17 yıl önce Ecevit de gündeme getirmiş...

Bunlar bir yana...

Başbakan, “rant”ı önlemek için, Çılgın Proje’nin güzergahını açıklamayacaklarını söyledi ama daha salondan çıkarken vatandaşlara seslendi:

“Bak bu proje Çatalca’ya hediye; ona göre...”

Bazı internet siteleri, bu sözleri “ağızdan kaçma” olarak yorumladı.

Ben; Başbakan’ın asla böyle bir gaf yapacağını sanmıyorum.

Yaptığı şey olsa olsa bir “şaşırtmaca...”

Siz siz olun Başbakan söyledi diye elinizdekini avucunuzdakini Çatalca’ya yatırmayın...

Yanarsınız!

*****

GÜNÜN SORUSU
Başbakan “ucube” dedikten sonra yıkımına karar verilen İnsanlık Anıtı’nın resmi yıkım gerekçesi; SİT alanında olması ve tarihi dokuya uymaması... Dünkü gazetelerde yer alan fotoğraflarda gördük ki; yıkımına başlanan anıtın hemen arkasında TOKİ inşaatları yükseliyor... Sorum; yıkım kararını verenlere:

O derme çatma yapılar tarihi dokuya çok mu uygun? Yoksa TOKİ’ye SİT alanları da mı da serbest?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget