Gelin hep beraber mini bir hafıza turuna çıkalım:2002 sonunda yani AKP iktidar olduğu gün PKK, Türkiye’nin gündeminden çıkmamış mıydı?
Terör sıfır noktada değil miydi?
Bölünme ya da ayrışma diye bir gündem var mıydı?
Peki ya şimdi?
Son iki gündür yaşananları göz önüne getirin lütfen!
Sadece Güneydoğu değil, büyük kentler de yanıyor!
Diyarbakır, Van, Batman, Şırnak, Hakkari ve bütün ilçeleri tabir yerinde ise alev alevdir!
Keza İstanbul gibi Kürt nüfusun yoğun olduğu merkezlerde de benzer tablolar var.
Fotoğraf zerre abartısız kalkışmayı, yani açık bir isyanı çağrıştırıyor.
En vahimi, isyana kamu personelinin de dahil olmasıdır!
Evet yanlış okumuyorsunuz, Diyarbakır’daki kalkışmada belediye mensupları ile greyder ve dozer gibi Belediye araçları isyanda polise karşı kullanılmıştır ki bu ilk kez oluyor ve hadisenin geldiği dehşet noktayı gözler önüne seriyor.
Trajikomik olan ise polisin AKP il binasını gözaltı karargahı gibi kullanması yani gözaltına alınanları buraya doldurmasıdır.
Evet üç gündür Türkiye’de neredeyse iç savaşı çağrıştıran görüntüler var!
Artık Türk bayrakları alenen indirilip, Öcalan posterleri ile Atatürk büstleri yer değiştiriyor!
Sakın bu sahneyi basit bir YSK infiali olarak değerlendirmeyin, olay Kürt ayrılıkçılığında gelinen dehşet eşiği gösteriyor.
Maalesef iş artık şirazeden çıkmış, dönülmez bir yola girilmiştir.
Böyle bir süreçten sonra ülkeyi eski haline getirmek yani beraber yaşama kültürünü yeniden tesis etmek fevkalade zorlaşmıştır.
Evet AKP, 9 yılda Türkiye’yi zerre abartısız bölünmenin eşiğine getirmiştir.
Bu korkunç tablonun müsebbibi ve hatta inşacısı başta Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP kadrolarıdır.
Tekrar ediyorum bir 2002’ye bir de bugüne bakın ve kıyaslayın!
Cihan savaşında Sevr’i hayata geçiremeyenler, bugün, AKP ile bu emellerine ulaşma noktasındadır.
Peki nasıl mı başardılar?
-PKK’yı terör örgütü olmaktan çıkarıp ulusal direniş örgütü konumuna sokarak!
-Terörist lideri muhatap alıp, onunla İmralı’da Başbakan’ın emriyle MİT Müsteşarı vasıtası ile görüşmeler yaparak!
-Cumhurbaşkanı tarafından kendisini ziyarete gelen bölücü Hakkari heyetine Atatürk’ün makamında yani Çankaya Köşkü’nde “Bekleyin güzel şeyler olacak” diye ümit verilip teşvik edilerek!
-TRT, yani devlet kanalından Kürtçe TV yayınını yaptırarak. Bu adımla, dört ayrı lehçe ile ayrılan Kürtleri, Kırmançı lehçesi altında toplayarak, onların homojen olmalarını hedefleyerek, millet bilincinin oluşmasını sağlayarak!
-PKK ile mücadele eden TSK’ya topyekûn Ergenekoncu çete yaftasını yapıştırarak!
DÜNDEN BUGÜNEFerhat Sarıkaya’ya karşı Cihaner!
Ferhat Sarıkaya kim?
Ünlü Şemdinli iddianamesini hazırlayan savcı!
2006’da bizzat AKP onu kapıya koymuştu!
Tayyip Erdoğan olur vermeseydi, HSYK Başkanı, Adalet Bakanı olduğu için Sarıkaya meslekten atılmayacaktı.
Hal bu iken AKP ve yandaş medya olayı çarpıttı ve Sarıkaya için TSK’yı hedefe oturttu!
Ve bugün:
Sarıkaya mesleğe geri alındı!
O zaman AKP’ye soralım, dün tehdide mi boyun eğdiniz?Eğmediyseniz Sarıkaya’yı neden görevden aldınız? Madem aldınız bugün niçin iade ediyorsunuz?
Ferhat Sarıkaya olayı AKP’yi ve riyakarlığını anlatan olaylardan bir tanesidir.
Ve gelelim Cihaner’in CHP’den aday yapılması olayına?
Eğer CHP, hele bu Ferhat Sarıkaya olayından sonra ona sahiplenmeseydi, tarih önünde de sorumlu olurdu!
TEBRİKLERTürk Gençlik Birliği ve dinciler?
Hakkını teslim edelim emperyalizme karşı mücadelede ve Atatürk’e sahiplenmede Türk Gençlik Birliği büyük bir boşluğu dolduruyor.
İşte son olarak Libya’ya gönderilen heyet örneği ortada!
Türk Gençlik Birliği, Haçlı ordusunun bombaları altındaki Tripoli-Trablusgarp’da düzenlenen anti-emperyalist organizasyona üç kişilik heyetle Türk gençliği adına katılarak tarihi bir görevi ifa etti ve yayınlanan bildiriye imza koyarak, Türkiye’yi yönetenlerin olmasa da Türk gençliği ve dolayısı ile milletinin onurunu kurtardı.
Burada altı çizilmesi gereken husus, Türkiye’deki sözde İslamcıların rezil tutumudur! Soruyorum onlara, Gazze’dekiler Müslüman da Libya’dakiler kafir mi? Sadece bu tablo bile Türkiye’deki dincilerin kıblesinin Vatikan ve Washington olduğunu göstermiyor mu?
Tebrikler ve teşekkürler Türk Gençlik Birliği!
KİME EMANETKopyacıyı ÖSYM’nin başına getirirsen?
Adı: Ali Demir.
Görevi: ÖSYM Başkanı.
1990’de Tekstil-Teknik Dergisi’nde kopyacılıktan suçüstü olmuş ve işini kaybetme noktasına gelmiş yani kendisine ait olmayan bir metni kendi imzası ile bu dergide yayımlamış.
Sakın ne var bunda demeyin, akademik dünyada aşırma, yüz kızartıcı suç olarak karşılık görür, hele hele yurt dışında böyle bir şeyi yapan, anında unvanları silinip kapıya konur!
Ve heyhat bugün işte böyle biri ÖSYM gibi bir kurumun başındadır.
Sorarım size, böyle birinin yönettiği kurum nasıl güven verebilir? Nitekim Ali Demir de bizzat öğrencilere yazdığı mektupla şifre skandalını saklayamamıştır.
Hayır bu hadise Gül ya da Erdoğan’ın kefaleti ile örtülemez!
Bizzat Kılıçdaroğlu ve Bahçeli sahaya inip bu rezilliğin üstüne gitmeli ve aktif muhalif tavırlar sergilemelidir!
Yorum Gönder