Öcalan ile görüşmekten kim karlı çıktı? - Rıza Zelyut
Aradan çok zaman geçmedi. 12 Eylül 2010 anayasa referandamundan hemen önce; bu hükümetin Kandil ile (PPK) ile pazarlık yaptığı biçiminde bilgiler basına yansımıştı. O zaman Başbakan Erdoğan; ‘Bu hükümet Kandille de PKK ile de pazarlık yapmaz. Bunu diyenler alçaktır, şerefsizdir!’ biçiminde hakaretler yağdırmıştı.Ama görüyoruz ki AKP iktidarı; Abdullah Öcalan ile pazarlık yapıyormuş. Bunu; Sayın Başbakan, Strasbourg’da gazetecilere yaptığı açıklamada itiraf etti. AKP Lideri şöyle demiş: ‘Devlet, istediği kişiyle istediği zaman istediği elemanlarıyla görüşür. Bunu tüm iktidarlar yapmıştır. Devleti sevk ve idare eden kimdir; hükümetlerdir. Hükümet olarak biz, devletin organlarını bu noktada kullanmayacağız da ne yapacağız? Bu ülkede Adalet Bakanlığı niçin vardır; MİT niçin vardır?’
- – -
Başbakan diyor ki:
- Abdullah Öcalan ile görüşüyoruz…
- Bu işi de devlet adına bizim hükümetimiz yapıyor.
- Görüşmeleri de Adalet Bakanlığı ve MİT kanallarından yürütüyoruz.
- – -
Bu görüşmeler sonucunda devlet kazançlı çıkmalı; terör örgütü de geriletilmelidir.
Çok samimi olarak Başbakan Erdoğan’a soruyorum:
- PKK ile AKP hükümetinin temasa geçtiği tarihte; terör eylemleri bu kadar yaygın mıydı?
- O tarihlerde Güneydoğu bu kadar kargaşa içinde miydi?
AKP iktidarı devraldığında Güneydoğu’nun Türkiye’den kopartılması konuşulabiliyor muydu?
İşte bu sorulara samimi cevaplar aranırsa; bu iktidarın Öcalan ile yürüttüğü dolaylı görüşmelerden devletin değil de PKK’nın çok büyük kazançlar elde ettiği görülecektir.
Bu durumun hesabını sormak da Başbakan Erdoğan’a düşmektedir.
Kim yaptı bu hatayı? Öcalan ile görüşme projesini, PKK’yı yeniden diriltmek biçimine kim soktu? AKP iktidara gelmeden önce eli kolu bağlanan PKK; son sekiz yıl içinde yeniden canlanmış, bir canavara dönmüş; Türkiye’yi tehdit eder hale gelmiştir…
Bunun hesabını da devlet adına sorması gereken ilk kişi Başbakan Erdoğan’dır.
Bakalım; ne yapacak?
Öcalan ile görüşmeyi sürdürerek onu daha mı büyütecek yoksa ciddi devletlerin terör karşısında gösterdiği önlemler demetine mi yönelecek?
POLİS YETMEDİ SAVCI VERELİM
Haberlerde izliyorum: Ankara’da bir savcı; OTÜ öğrencilerinin yaptığı protesto gösterisi için dava açmış. Hem de öğrencilere 10 yılı bulan ceza istiyormuş.
Görüyorsunuz; AKP iktidarının polis şiddeti ile susturmaya çalıştığı öğrencilere bir darbe de adliyeden geliyor.
Polis yetmez; savcı da vursun ki bu gençler bir daha ortaya çıkmasınlar.
Adaletteki gidişi dün özetlemiştim: Hukukun üstünlüğünden AKP hukukunun üstünlüğüne…
Adını sanını bilmediğim o savcıya; büyük halk ozanlarından İhsani’nin bir dörtlüğünü armağan ediyorum:
‘Sen ey savcı anayasa ilerde
Onu geri itemezsin itemez
Suçluları bırakıp da suçsuzu
Zindanlara tıkamazsın tıkamaz’
O SENDİKA HALA SUSUYOR
Üniversite giriş sınavında soru cevaplarının bir şifreye göre sıralandığı ortaya çıktı. Cevaplar içinde en büyük rakamın sağındakini işaretleyen; soruyu okumadan doğru cevabı vermiş oluyor. Bu basit şifreyi öğrenenler; yüksek puan alıp istediği üniversiteye girebiliyor. Yani büyük bir rezalet var.
Bu duruma en sert tepki eğitimcilerden geldi.
Ama bir öğretmen örgütü var ki günlerdir susuyor.
O da Eğitim Bir Sen denilen örgüt.
Bunlar; 12 Eylül referandumunda; ‘Nikah masasında bile böyle iştahlı evet dememiştik!’ diye pankart açanlar.
O gün iktidara yaranmak için konuşan öğretmen kesimi; şimdi iktidarı üzmemek için susuyor. Okuttuğu öğrencilerin çalınan haklarını değil de hırsızları korumuş oluyor.
Maalesef; bu iktidar döneminde öğretmenler bile bu kadar ayrıştırıldı; böyle yandaş hale getirildi.
Eski bir öğretmen olarak çok üzgünüm…
Yorum Gönder