Sayın Başbakan'ım; siz bu ülkede sadece Sünni Müslümanların değil Alevi Müslümanların da başbakanısınız.
Öyleyse ara sıra yüzünüzü Alevilere doğru da çevireceksiniz; ne yapıyorlar; ne istiyorlar; bir soracaksınız.
Doğrudur; bu ülkenin yüzde 80'i Sünnidir, o tarafa daha fazla önem vermenizi ben anlayabiliyorum.
Lakin; kalan yüzde 20 yokmuş gibi davranmak da ne oluyor?
Bakın size son gezimde Amasya-Tokat bölgesinde bana ikide bir söylenen çok düşündücü cümleleri nakledeyim:
'Rıza Bey, bu hükümet PKK işini hallettikten sonra Alevilere çullanacakmış. Çorum gibi, Maraş gibi, Sivas gibi... Öyle söylüyorlar. Ne diyorsun? Ne yapalım? Başımıza yeni bir felaket mi gelecek?'
Bu insanlara verdiğim cevap gayet netti: 'Bu çağda; öyle bir şeyi aklınıza getirmeniz bile yanlış. Bu söylentiyi yayanlara inanmayın. Artık öyle katliam dönemi yoktur; insanlık küresel ilişkiler içindedir; asla yapamazlar. Rahat olun...'
Ama dün yine arayıp konuştu bir arkadaşım: 'Malatya'da olanları gördün mü? Alevilere yönelik genel bir düşmanlık dalgası var. Giderek de büyüyor. Bunun sonu nereye varacak?'
Doğrusu ya; bu kez; Amasya'daki kadar rahat cevap veremedim.
KONUŞUN SAYIN BAŞBAKAN
Siz eğer bu ülkede herkesin başbakanı iseniz; o zaman bu vatandaşlarınızda oluşan kuvvetli kuşkuyu gidermek zorundasınız.
Niçin ortaya çıkıp, açık açık; gayet net cümlelerle Alevi vatandaşlarımıza sahip çıkmıyorsunuz?
Onlar bugüne kadar bu devlete karşı en küçük bir yanlış yaptılar mı?
'Biz de Türkiye'nin şurasında Alevistan kuralım!' diye silaha mı sarıldılar?
Toplanarak bir yerleri basıp insanları mı katlettiler?
Bırakın onu; hangi Sünni vatandaşımızın tavuğuna kışt dediler?
Lütfen elinizi vicdanınıza koyun; yeniden yeniden düşünün.
SİYASET KIŞKIRTIYOR
Sayın Başbakanım!
Sizler; çok doğru olarak bu ülkede yaşayan başka dinden insanların haklarına da sahip çıkıyorsunuz; onları sahipleniyorsunuz; bir talepleri olduğunda da genellikle karşılıyorsunuz. Ben bunu alkışlıyorum.
Gel gör ki sıra sizinle aynı Allah'a ve aynı Peygambere inanan Alevilere gelince birden kendinizi geri çekiyorsunuz.
Hele hele seçim dönemlerinde...
Tabanınıza; 'mezhep' üzerinden işaretler veriyorsunuz.
Sizin işaretinize bakan cahil kesim bunu, Alevilere düşman olmak biçiminde algılıyor.
Son genel seçimlerde Anadolu'yu dolaştım; gördüm. Ben 65 yıllık hayatımda köylerin bu kadar keskin biçimde ayrıştığını görmedim.
Eskiden CHP'ye belirli oranda oy çıkan Sünni köylerden şimdi hiç oy gelmiyor.
Bu politika ile iyi oy aldınız.
Ama biliniz ki bu siyasetiniz partiniz AKP için iyi olsa bile Türkiye için çok kötüdür. Ülke alttan alta zehirlenmektedir. Bunun ilk önemli belirtisi de Malatya'da ortaya çıkmıştır.
BEKLENTİLERİ KARŞILAYIN
İyi biliyorsunuz ki, Türkiye için en büyük bela olan PKK terörüne bugüne kadar Alevi kesim asla katılmamıştır; o harekete destek olmamıştır. Tunceli'deki parçalı destek de Alevi desteği değildir; dışarıdan oraya yapılan bindirmenin eseridir ve propagandaya yöneliktir.
Şimdi siz Alevileri, 'Bizi bunlar katledecek!' korkusuna iteklerseniz; onların içinden az da olsa PKK'ya yaklaşanlar çıkabilir.
Bunu önlemek sizin elinizdedir...
Çıkacaksınız TV kameralarının önüne... Milletin gözünün içine baka baka ve cümleleri tekrarlaya tekrarlaya konuşacaksınız.
Sesinizde en küçük titreme olmadan diyeceksiniz ki:
'Aleviler, benim kardeşlerimdir. Onların inancı hakkında olumsuz düşünenler var ise bunlar yanılmaktalar. Her din, her mezhep bu ülkede eşit ve özgür biçimde hayat hakkına sahiptir. Kimse Alevilerin kılına dokunamaz. Kendilerinin taleplerini de artık Milli Güvenlik Kurulu'dan ve Diyanet'ten görüş almak yerine demokratik ilkeler ışığında karşılayacağız. Alevi vatandaşlarım, huzur içinde yaşasınlar.'
Sayın Başbakanım; bu tehlikeli havanın dağıtılması için sizin mutlaka konuşmanız gerekiyor.
Konuşursanız siz de rahat edersiniz; millet de...
Yorum Gönder