Odavt davasında yedi aydır beklenen bilirkişi raporu, sorulara yanıt vermekten uzak kalırken, muğlak değerlendirmelerle yeni tartışmaları beraberinde getirdi. Odatv davası avukatı Celal Ülgen, bilirkişilerin adeta “labirentler kurduğunu” belirterek, “Buralarda gezmemizi ve kaybolup, yitmemizi istiyorlar. Virüsle belge geldiği tespit edilmiş ancak sonuç kısmında geldiğini de gelmediğini de söyleyemeyiz denilmiş. ‘Var da diyemem yok da diyemem’ söylemini hatırlatıyor” yorumunu yaptı.
Odatv avukatı Celal Ülgen, TÜBİTAK’ın raporunu değerlendirdi. Bilirkişilerin yoğun olarak bilimsel gerçeği gölgeleme içinde olduklarını söyleyen Ülgen, “Bilirkişiler gerçeği labirent bulmacalarındaki bir köşeye saklamış ve sonra çeşitli çıkmaz yollar içinde bir açık yolu gizlemişlerdir. Bu açık yolu bulan gerçeğe ulaşmaktadır. Buna karşın bir bütün olarak değerlendirildiğinde suçlamalara dayanak tüm dijital verilerin bilgisayar korsanlığı ürünü olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Gerçek, Odatv bilgisayarlarına trojan saldırısı olmuştur” dedi. Ülgen, raporda dava konusu dijitallere yasal kullanıcılar tarafından hiçbir erişim sağlanmadığının ifade edildiğini vurgulayarak, “Bu noktada ‘Harddisklerde silinmiş olarak tespit edilen bu dijitallere kim müdahale etti?’sorusunun cevabı çok önemli. Raporun sonuç kısmında bu ‘zararlı yazılımlar yoluyla müdahale yapılıp - yapılmadığı konusunda bir kanaat belirtmek mümkün değil” dense de iç sayfalarda böyle bir müdahalenin yapıldığı açık olarak söylenmekte” diye konuştu. Ülgen, Odatv davasının dayandırıldığı “Ulusal Medya 2010” adlı word dosyasıyla ilgili olarak ise raporda, “Dosyanın belge üstverilerinin incelenmesi sonucu, bu dosyanın ilgili bilgisayar kullanıcısı tarafından oluşturulmadığı veya değiştirilmediği değerlendirilmektedir. İşletim sistemi izlerinin incelenmesi sonucunda dosyanın kullanıcı tarafından açıldığına dair bir bulguya rastlanmamıştır” denildiğini anımsattı. Bunun ne anlama geldiğini ise Ülgen şöyle anlattı: “Yani bu belgenin ilgili bilgisayarda oluşturulduğuna, değiştirildiğine veya açıldığına dair hiçbir ize rastlanılmamış.“000KITAP.docx, Ermeni Dosyasi.doc, Koz.doc, Nedim.doc, simon son.doc, ABDULKADIRAYGAN.pdf, EK-D MİLİ EĞİTİM.doc, YBslgesi.doc, Fabrikator.doc, Tv Analiz Proje, mit medya.doc, Sabrı Uzun.doc, panzehir.doc” gibi dosyalar için de aynı niteleme var. Dosya isimlerinden de anlaşılabileceği gibi her bir dosya isminin geçtiği kişi ile iddia olunan örgüt arasında irtibat sağladığı iddia ediliyordu. Nedim.doc Nedim Şener için, 000KITAP.docx Ahmet Şık, Koz.doc Kozinoğlu, Simon son.doc dosyası da Hanefi Avcı için özel hazırlanarak TROJAN yoluyla gönderilmiş ve daha sonra da bu deliller adayanarak toplu tutuklamalar gelmişti. Peki bu dosyalar Odatv bilgisayarlarında açılmadı, şlem görmedi ve oluşturulmadı ise bunun adını ne koyacağız. Gökten zembille mi indi?” Adli bilişim incelemeleri sonucunda hazırlanan raporlar kesin bir kanı ifade etmediğini anlatan avukat Celal Ülgen, “Ama milyonda bir oranda bile olsa kuşkunun olduğu yerde salt gerçek yoktur. TÜBİTAK raporundaki kuşku, yani ‘var da diyemem, yok da diyemem’ tarzı ifade bile bir kuşkunun varlığını göstermektedir. Şüphe halinde bu şüpheden sanığın yararlanacağı evrensel bir ceza usul hukuku ilkesidir. Ancak TÜBİTAK raporunun çok net bir şekilde bir manipülasyonun varlığını tespit ettiğini söyleyebiliriz” değerlendirmesini yaptı.
Yorum Gönder