İlkyaz geldi geçti. Güz geldi kapıya dayandı. Kış ufukta bekliyor!..
Mevsimler geçiyor!
İnsanlar da gelip gidiyor...
Ne demek istiyorum?
Ben de bilmiyorum ne diyeceğimi?
Bizler hep mi seyirci kalacağız, diye arada düşünsek diyorum. Kendi kendime!.. Kimi zaman da eski daktilomu açıp içimdeki birikimi boşaltıyorum. Yazı oluyor onlar da!.. Sizin için mi, kendime mi?
Bir okurum yazmış mıydı, söylemiş miydi? Epey zaman önceydi. “Siz kendi kendinize mi konuşuyorsunuz” diye. Ben de sormamışım o gün, şimdi sormalı mı?
Efendi, kendi kendine konuşabiliyor musun sen?
Konuşamıyorsan boşa yaşıyorsun demektir. Önce sen varsın, kendin varsın, sonra ötekiler berikiler...
Sabah uyan, kalk git bir işe, bir işsizliğe, çalış ya da avare avare dolaş, sonra eve dön... Günler böyle geçip gitsin. Bir de bakmışsın sakalın aklaşmış, saçların dökülmüş. Monoton bir yaşam bir türlü bitmemiş. Ya da sen bitirememişsin...
Ben zaman zaman kendimi karşıma alıp konuşmaya kalkışırım. Sen on beş yaşında yazılar yazdın, dergilere gönderdin, sonra gazetelere, kendini yazar saydın. Gazetelere gidip para pul istemedin. Bol bol çıktı öykülerin Yeni Sabah’ta, İkdam’da.. Ama bir gün ağabey Ecvet Güresin “Oğlum hikâye yazmakla iş bitmez, gel bir gazetede muhabir ol” dedi. Kendi işini de bana devretti. Ama bende iş yok, polis muhabirliğim iki gün sürdü. Sonra yine geç daktilo başına öykü yaz, öykü gibi duyarlıklar yaz bir ömür boyu...
İnsanın kendisiyle hesaplaşması!..
Bir kâr zarar hesabı değil! Kâr diye bir şey yok, varsa yoksa zarar!.. Bir ömür gitti gider işte böyle! Kendini, kimi zaman da çevreni aldatmakla! Göz açıp kapayana dek romanının son sayfası da kopar... Sen kendinle hesaplaşmaya kalkarken...
Ağustosun sonuna geldik. Eylül kapıda!.. Hem severim, hem ürkerim eylülden. Gözyaşı getirir, içten içe. Bir sevinç belki ama, hüzün dolu. Okullar açılacak, sınıflar dolacak, sabah erken kalkıp koşacaksın, öğretmen kızacak, karnende notlar azalacak, baban anan öfkelenecek!.. Hep yaşamadık mı bunları? Bizden sonrakiler de yaşamayacak mı? Bir iki sınavla iş bitmez, yaşam binbir sınavla doludur. Kaçını kazanırsın, kaçını... Bir bakarsın ki kazandığın sınavlar da bir işe yaramamış!..
Eylül geldi geliyor. Ben yine de kucaklamak istiyorum gelmiş gelecek eylül akşamlarını...
Yorum Gönder