Çözüm mü Çözümsüzlük mü? - Öztin Akgüç

Çözüm mü Çözümsüzlük mü?
Bu tür savunmaya çalıştığımız görüşler yavan bulunabilir, belli dar kalıplar içinde kalındığı da söylenebilir; kötümser olarak nitelendirilebilir, hatta Cumhuriyetimizin kuruluşunun temel taşlarından biri Büyük Taarruz’un başlangıcının 90’ıncı yıldönümünde böyle bir yazı yersiz olarak yorumlanabilir. Ancak halkımızı uyarabilmek için böyle bir yazı yazmak gereğini duyuyorum.
PKK olayı gündeme geldiğinden beri, şu görüşü savunmaya çalışıyorum. Olay IRA ya da ETA örneklerine benzetilemez, benzer yöntemlerle de çözülemez; kısa vadede kabul edilebilir çözümü de yoktur. Bu görüş çok katı görülebilir. Sorun, görünürde otuz yıla yakın bir süredir, bence 1923 Lozan Konferansı’ndan, hatta daha eski tarihlerden bu yana sürüyor.
Yalnız isim, şekil, söylem değiştiriyor; isim, söylem, yöntem, değiştirerek emperyalizme tam teslim olmadıkça gelecekte de süreceği hemen hemen kesin gibidir.
Fıkra dağarcığım da dardır. Bu nedenle yapacağım benzetme yeterli görülmeyebilir, olayı daha iyi yansıtacak fıkralar bulunabilir. Hani adamın birinin ensesine sürekli şaplak iniyormuş, ensesine şaplak inen ne yaptıysa engelleyemiyormuş; şaplağı vuran açıklık getirerek “Sende bu ense, patronda bu para olduğu sürece, ensen şaplaktan kurtulamaz” demiş.
Ortadoğu’da bu petrol yatakları, kapitalist yayılmacılık, emperyalizm, ABD’nin birkaç sente 100 dolar basma olanağı olduğu ve bölgede de satılık, kiralık, vatan duygusundan yoksun çok sayıda insan bulunduğu sürece, sorun değişik biçim, söylem ve kılıklara girerek sürecektir.
Ülkemde ve Ortadoğu’da çok sayıda ajan, satılık, kiralık ve emperyalizm uşağı bulunduğu görüşü abartılı, önyargılı olarak görülebilir. Lütfen Mustafa Kemal’in Nutuk’unu okuyunuz. ABD’nin, bu ülkelerde ABD’ye bağlı bürokrat, işadamları medya oluşturma politikalarını izleyin, dinin siyasal amaçlar için nasıl istismar edildiğini görün. Bunların saklısı, gizlisi yok. Görenler için oyun açık oynanıyor. Bu bağlamda kuşkunuz varsa, ABD devlet adamlarının, politikacılarının, hatta işadamlarının patavatsızlık derekesine varan açıklamalarını anımsayın. ABD’nin asıl gücünün nereden kaynaklandığını algılayın.
Sorun niçin Lozan Konferansı’ndan, hatta daha eski tarihlerden beri sürüyor? Açıklamaya çalışayım. Ortadoğu’nun önemi, emperyal güçler tarafından XIX. yy’da, petrol nedeniyle anlaşılmıştır. I. Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin Arap kabileleri ile anlaşarak, onlara vaatlerle bulunarak Osmanlı İmparatorluğu’na saldırması, boşuna değildir. Nitekim emperyal güçler, savaş sonrası dönemin İngiliz ve Fransız dışişleri bakanları Sykes-Picot Antlaşması’yla Ortadoğu’ya yeni bir siyasal şekil, görüntü vermişlerdir. Böl yönet yöntemi ve emperyal güçlerin güdümünde yerel yöneticilerle, şah kral, şeyh vb. ile bölgeye egemen olmuşlardır. İran petrollerini de şah yönetimi altında İngiliz petrol şirketlerinin denetimi altına almışlardır. Bu alanda kendileri için çıban başı olabilecek tek ülke Türkiye idi. Musul, Misakı Milli sınırları içindeydi ve Türkiye bölgede söz sahibi olabilecek tek güç idi. Lozan’da en sert müzakarelere neden olan ve askıya alınan konuların başında Musul geliyordu. Türkiye’de Lozan Antlaşması’ndan sonra İngiliz tahrik ve destekli iç kalkışmaların ana nedeni, Türkiye’nin Musul üzerindeki iddiaları idi.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra da Ortadoğu’da İngiltere ve Fransa’nın bıraktığı boşluğu ABD; GOP ya da BOP olarak nitelendirilen projesi ile doldurmaya, bölgeyi yeniden tümüyle emperyal güçlerin denetimine almayı amaçlıyor. Emperyal güçlerin güdümüne tam girmemiş ülkelerde, iç sorunlar hatta bölgesel savaşlar yaratıyor. Arap Baharı, Özgür Suriye Ordusu gibi süslü sözcükler de bulunuyor. Asıl amaç, sözde demokrasi, halk özgürlüğü, insan hakları alalaması ardına gizleniyor. PKK de sahnelenen oyunun bir parçası, asıl aktörün tehlikeli sahnelerdeki dublörü.
Emperyal güçlerin oyunlarının etkisiz kalması için halkımızın aydınlanması temel koşuldur. Bu nedenle aydınlanmadan yana olanlar, bir şekilde susturuluyor, aşağılanıyor, dışlanıyor. Çözüm, ancak halkımızın aydınlanması, kendi ve ülkenin hak ve çıkarlarına sahip çıkması ile olanaklıdır.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget