Tek kutupluluğun yarattığı kahır - Yaşar Nuri Öztürk
Zıtların olmadığı bir dünya yani tek kutupluluk, insanı ve hayatı geriye adım atmaya zorlayan yıkıcı bir olgudur. İnsanlığın bundan bir an önce kurtulması gerekiyor.
Ne yazık ki, insanlık bugün, tek kutuplu bir oluş ve hayat tarzı izlemeye mecbur bırakılmıştır. Bu bir yozlaşma, düşüş ve çürüyüştür. Hayatı ileri boyutlara götürecek ve insanı yüceltecek değerlerin böyle tek kutuplu bir dünyada gelişmesi söz konusu edilemez. Özellikle adalet, paylaşım, insan hakları gibi değerleri ve insanın ruhsal dengelerini ayakta tutmak böyle tek kutuplu bir dünyada mümkün olmaktan çıkar.
Bu gerçek, 11 Eylül şiddet olayında sinyaller verdi, Irak’ın işgali ve Irak halkının tutsak edilmesiyle iyice kristalleşti. 11 Eylül, siyasal ve ekonomik açıdan nasıl değerlendirirseniz değerlendirin, felsefî açıdan baktığımızda tek kutuplu dünyanın yarattığı evrensel şizofreniye bir tepkidir.
Bu tepki, daha büyük bir şiddet hareketiyle bir karşı tepki doğurmuştur. Irak işgal edilmiş, Irak ve bölge halkı tutsak hale getirilmiş, üzerlerine napalm bombaları atılarak yüzbinlerce insan öldürülmüş, binlerce kültür varlığı tahrip veya talan edilmiş, halkların gelir ve hayat kaynaklarına el konulmuştur. Bundan daha önemlisi, bütün bunlar yapılırken, tek kutupluluğun getirdiği denge kayması ve yozlaşma, asırların çileleriyle oluşturulmuş Birleşmiş Milletleri devre dışı bırakmış, insanlığın yeniden zorbalık ve kanunsuzlukla yüz yüze gelmesine yol açmıştır.
Hukukun üstünlüğünü, ahlak ve kanunun egemenliğini yok eden tek kutuplu dünyanın tek süper gücü, modern silahlarla donatılmış yeni bir zorbalık modeliyle insanlığın rüyalarını karartmayı sürdürüyor. Tek kutupluluğun yarattığı evrensel şizofreni, Ortaçağ’ı kasıp kavuran vebadan daha ürkütücü bir bela haline gelmiştir. Evrensel şizofreninin vücut vereceği daha büyük ıstırap faturalarını ödemeye hazır olmalıyız.
ŞEYTANÎ BÜYÜ: KÜRESELLEŞME
Tek kutuplu dünya zulme teslim edilmiş dünya demektir. Bugün bu zulüm, küreselleşme adı altında ikinci bir zulümle cazip hale getiriliyor. Zaten, kapitalizm, birbirini reklam eden iç içe zulümlerin sistemidir. Reklam bizatihi zulümdür ve Kur’an’a göre, reklamın yaratıcısı şeytandır. Şunu da unutamayız: Batı (Avrupa ve Amerika), yüz yıllar boyunca, kitleleri emperyalizm ve sömürgecilik yoluyla sömürdü, baskı ve despotizm altında inletti. Ne var ki, dünya tek kutuplu bir dünya olmadığı için, bu emperyalizm ve sömürgecilik dönemi mahvedici olamadı. Ve nihayet, bir biçimde bitti. Batı, şimdilerde, dünyayı, küresellik yaftası altında sömürmektedir. Küreselleşme, Batı’nın büyük sermaye ve teknoloji güçleri dışında herkes için yoksulluk ve sefalet üreten bir süreç halinde işliyor. Açlık, yoksulluk, ahlaksızlık, ekonomik dengesizlik ve nihayet terör artarak devam etmektedir.
Avrasya, tek kutupluluğun yarattığı ağır olumsuzluk sürecinin frenlenmesinde, insanın yeniden dengelerine kavuşmasında çok hayatî bir güç ve birlik olabilir. Tarihsel birikimi, deneyimleri, kültürü, insan potansiyeli, kaynakları bunun için gereken altyapıya fazlasıyla yetecektir. Muhtaç olduğu şey, niyet ve eylemdir.
Avrasya kitleleri, tarihsel ve bölgesel birliktelikleri komşuluğa dayalı bir saygının beslediği demokratik oluşumlar ile destekleyerek insanlığa yepyeni bir medeniyet ve güç odağı armağan edebilirler. Bu, demokrasinin omurgasında insan haklarına, daha kısa bir deyimle insana saygı olmalıdır. Hiçbir dinsel, ırksal, ulusal fark bu omurgaya zarar verecek tahrik ve oluşumlara araç yapılmamalıdır.
HASAN DEMİR’E NOT
Yeniçağ Gazetesi yazarı Hasan Demir, 20 Ağustos tarihli köşe yazısında benim uyarıma cevap vermiş. Her zamanki beyefendiliği, asalet ve nezaketiyle. Ebu Hureyre ve bağlı olduğu zihniyet ve ekolle ilgili düşüncelerinde ısrar ediyor Hasan Bey. Bu onun hakkıdır, benim gibi düşünmeye mecbur değil. Ama bu hakkını kullanırken öylesine insanca ve efendice tavır koyuyor ki, içimden, “Keşke bütün Türk basını böyle haysiyetli kalemlerle dolu olsa“ temennisi geçiyor.
Yolun açık, kalemin üretken olsun Hasan Bey. Allah’a emanet ol!
Yorum Gönder