30 Ağustos, Atatürk Anıtı’na Çelenk Koyma Meydan Muharebesi!

30 Ağustos, Atatürk Anıtı’na Çelenk Koyma Meydan Muharebesi!
Sevgili Atam; dün 30 Ağustos 2012’ydi. Doksan yıldır her 30 Ağustos, senin hayatta olduğun günlerdeki gibi Zafer Bayramı olarak kutlanıyor bu ülkede...
Ama... Dünkü kutlamaların, senin katıldığın ve yönettiğin onlarca savaştan farkı yoktu be Atam!
Seni ve kahraman askerlerini anmak, anıtına çelek bırakmak isteyenler; tartaklandı, itildi, kakıldı...
Hatta bazı illerde aziz hatıranız için yapılması planlanan saygı duruşları bile engellendi.
***
Yanlış anlama; çok şükür ki ülkemiz “işgal” altında falan değil...
En azından açık bir “işgal” yok...
Dünkü çirkinliklere imza atanlar da Yunan Ordusu’nun askerleri değil zaten...
Tam tersine; onlar 30 Ağustos’un iki gün öncesinde senin nasıl bir kahraman olduğunu çarşaf çarşaf anlattılar kendi gazetelerinde.
Dünkü “meydan savaşları”nı başlatanlar ise... Ne yazık ki bu ülkede bugün yönetici durumunda!
Senden rahatsız olan, daha düne kadar “Her 10 Kasım’da sap gibi bekliyorlar” dedikleri hâlde bugün o törenlere katılmak zorunda kalanlar...
Ruhunu yok ettiler bayram kutlamalarının; cılızlaştırdılar...
***
Elbette sizin kahramanlığınızın yanında lafı bile olmaz ama... Bugün senin adını anmak, anıtına çelenk koymak, bu ülkeyi bize kazandıran dava arkadaşların için saygı duruşunda bulunmak bile yürek istiyor Atam...
Evet; Kocatepe’nin ayazında verilmiyor bu kavga...
Düşman orduları değil karşımızdakiler...
Üzerimize çevrilmiş toplar, tüfekler yok çok şükür...
Ama senin ideallerinle savaşanlar, bunlara artık gerek bile duymuyor ki...
Onlar topla, tüfekle değil; ne olduğu belli olmayan yönetmeliklerle yürüyor; senin kurduğun devletin değerlerine sahip çıkanların üzerine...
Asker değil, zabıta ve polis kullanıyorlar...
Komutanları valiler, kaymakamlar!
***
İnanmıyorsun değil mi yazdıklarıma?
O zaman birkaç örnek vereyim:
Büyükada’yı bilirsin... İşte orada uzun zamandır senin adını taşıyan bir meydan var... Dün Adalar Kaymakamı, bu meydanda düzenlenen çelenk koyma töreninde siyasi partilerin bile çelenk koymalarına izin vermedi. Israrcı olan parti yöneticileri polis tarafından tartaklandı. Milletvekilleri polisten dayak yedi...
Kadıköy’deki törenlerde yine senin adını taşıyan ve düşüncelerini ölümsüzleştirmek için kurulan derneğin üyeleri, anıtının yanına bile yaklaştırılmadı. Bu çirkinliği hem de Kadıköy gibi senin değerlerine en bağlı insanların yaşadığı bir yerde yapmalarının anlamı vardı elbette!
“Görün, ne kadar güçlüyüz” demek...
Aynı arbede Ümraniye başta olmak üzere çok sayıda ilçede de yaşandı.
Bursa Valisi, anıtının önünde saygı duruşu yaptırmadı... Buna itiraz edenlere, “Yönetmelik değişti. Biz yönetmeliği uyguladık” diye yanıt verdi.
Birkaç çiçeği...
Bir dakikalık sessizliği çok gördüler aziz ruhlarınıza Atam...
Ve düşün; bu yüzden dün bu ülkenin birçok meydanında “muharebe” yaşandı!
***
Sana ve tüm şehitlerimize saygımız sonsuz...
Tek yaptığımız; yılda dört kez, yani ulusal bayramlarımızda adınıza dikilen anıtların önünde toplanıp şiir okumak...
İşte; biz artık bunları yapmak için bile “meydan muharebesi” veriyoruz...
Şimdilik öldürülmüyoruz belki ama polis copu yiyoruz, itilip kakılıyoruz!
Senin döneminde düşman belliydi: Gittin savaştın... Merminin önüne gövdeni siper ettin!
Lütfen bir yolunu bulup da söyle:
Bu yasalı, yönetmelikli, tüzüklü saldırı karşısında biz ne yapalım?
*****
KOL KANAT!

Dün hem Zafer Bayramı hem de artık kimse söyleyemese de Türk Silahlı Kuvvetleri Günü’ydü... Ve dünkü gazetelerde yayınlanan acı bir haberle ne olduğumuzu şaşırdık... BEDAŞ isimli şirket, Foça’da yirmi gün önceki hain bombalı saldırıda şehit düşen er Özkan Ateşli’nin baba ocağına, elektrik borcu yüzünden haciz kararı çıkarmış! Oysa Güneydoğu’da ve Doğu’da yaşayanların yarıdan fazlası yıllardır elektrik faturası ödemiyor, bu paralar bizden tahsil ediliyor. Eminim ki ödemeyenler arasında terör örgütü üyeleri de var... Sorum bizi yönetenlere:
Şehit ailelerine daha fazla kol kanat germeyi gerekçe göstererek, Anayasa değiştirdiniz. Bu muydu sizin kol kanat germe anlayışınız?
*****
GÜNÜN SORUSU

Cumhurbaşkanı Gül, kulağındaki iltihap nedeniyle tedavi gördüğü hastaneden biri Başbakan’ı ve Genelkurmay Başkanı’nı kabul etmek, diğeri de Milli Güvenlik Kurulu toplantısına katılmak üzere iki kez çıktı... Üstelik bunlar sadece bildiklerimiz! Ayrıca dünkü bir gazetede fotoğrafları yayınlandı; maşallah oldukça sağlıklı görünüyordu. Sorum kendisine:
Yarım saatliğine de olsa gücünüzü toplayıp, en azından Anıtkabir’deki törene katılamaz mıydınız? Katılsaydınız, sağlık durumunuz çok mu ağırlaşırdı?
*****
28.1 milyar dolara ne oldu?

Üç gün önce bu sütunlarda AKP döneminde yok pahasına özelleştirilen ve sonra da çoğu ya arazi rantına kurban edilen ya da çok daha yüksek fiyatlarla yabancılara satılan kamu kuruluşlarının listesini yayınlamıştım.
Maliye Bakanı Şimşek, 2002 yılından bu yana yapılan özelleştirmelerden 33.1 milyar dolar tahsil edildiğini, bunun 28.1 milyar dolarının Hazine’ye aktarıldığını söyledi.
Sorum çok basit: Hazine’ye aktarılan bu parayla ne yapıldı?
Bütçe delikleri mi kapatıldı?
Eğer öyleyse bu, 4046 sayılı Özelleştirme Yasası’nın 2. maddesinin “Özelleştirme uygulamalarından elde edilecek gelirler genel bütçe harcama ve yatırımlarında kullanılamaz” şeklindeki c bendine aykırı değil mi?
Bu durumda iktidarınız, yasaya aykırı bir iş yapmış olmuyor mu?

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget