Terör örgütü PKK'nın Gaziantep'te, çocukları da katlettiği saldırısıyla ilgili yapılan analizlerde, Suriye politikasındaki yanlışlıklardan, İran'la ilişkilere, yaz aylarında eylemlerin artmasından terörle mücadeledeki yanlışlıklara kadar birçok konuda, herkes her şeyi söyledi.
Sadece Gaziantep saldırısını değil, son iki ayda artarak süren terörü anlayabilmenin yollarından biri de, PKK'nın “Kardeş Örgütü”nün kim olduğunu bilmekten geçer.
Tamil Kaplanları adını hiç duydunuz mu? Hint Okyanusu'ndaki ada devleti Srilanka, 2 yıl öncesine kadar yoğun bir terör ortamında yaşıyordu. Tamil azınlığın temsilcisi olarak ortaya çıkan Tamil Kaplanları adlı örgüt, kurulduğu 1976 yılından itibaren adayı kan gölüne çevirmişti.
Örgüt, askeri kışlaları, karakolları basarak, yüzlerce militanla il ve ilçe merkezlerini bir süreliğine ele geçirerek, intihar bombacılarıyla, bombalı araçlarla saldırarak, sadece milletvekili ve bakanları değil, uçak, otobüs, yolcu gemisi kaçırarak, büyük yangınlar çıkararak, içme suyunu zehirleyerek, okulları, bankaları, devlet dairelerini basıp insanları rehin alarak, hatta bir ara edindiği 2 uçakla Başkent Colombo'yu bombalayarak taleplerini kabul ettirmeye çalışıyordu.
Örgüt, boyutları sürekli büyüyen saldırılarla hem korkuyu, paniği egemen kılmayı, kaos yaratmayı, böylelikle psikolojik üstünlüğü elde tutmayı hem de uluslar arası alanda kendinden bahsettirmeyi hedefliyordu.
Pazar yerleri, alışveriş merkezleri, mağazalar, spor salonları, turizm merkezleri başta olmak üzere sivillerin bulunduğu alanlarda düzenledikleri bombalı saldırılarla, aynı anda yüzlerce kişinin öldüğü onlarca eylem yapan Tamil Kaplanları, stratejisi gereği bunları üslenmiyordu.
İşte bu Tamil Kaplanları, PKK'nın Kardeş Örgütüdür. Yurt dışında, özellikle Avrupa'da yıllarca birlikte hareket eden bu iki örgüt, kimi zaman aynı stratejiyi benimsemiştir. Daha doğrusu PKK, Tamil Kaplanları'nın stratejilerini benimsemiştir.
PKK'nın 1 yılı aşkın bir süredir uyguladığı yeni strateji, Kurtarılmış Bölge oluşturmak için kaos ortamı yaratarak, psikolojik üstünlüğü ele geçirmek ve bunu sürekli kılmayı içermektedir. Bu strateji, Tamil Kaplanları'nın yenilgiye uğramadan önceki yıllarda, tüm olanaklarını seferber ederek uyguladığı stratejidir.
Şemdinli'yi ele geçirme çabası ve Hakkâri sınırları içinde sürekli çatışma ortamı, kamuoyunun dikkatini çekmeye yönelik önemli bir adımdı. Şemdinli konuşulurken, Foça'daki saldırıyla, kamuoyuna, “Her yerde saldırabiliriz” mesajı verildi. Bunlara her gün gelen şehit cenazeleri de eklendi. Böylelikle psikolojik üstünlüğün elden bırakılmaması hedeflendi.
CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün'ün kaçırılması da, “Bakın kimleri kaçırabiliyoruz” mesajı vermeyi amaçlıyordu. Konuyu gündemde tutmak isteyen PKK, BDP milletvekillerinin güya önünü keserek, kucaklaşma, öpüşüp koklaşma görüntüleriyle, kafaların tamamen karışmasını sağladı.
Eylemlerin arası soğumadan, ses getirecek, kaos ortamı politikasına katkı sağlayacak farklı bir saldırının olacağı belliydi. İşte Gaziantep saldırısı, psikolojik üstünlüğü elde tutarak, kamuoyundaki tedirginliği artırmanın, toplumun özgüvenini sarsmanın, korkuyu egemen kılmanın adımlarından biri olarak planlanmıştır.
Örgüt, psikolojik üstünlük için daha büyük saldırılara yönelecektir. Türkiye, hiç yaşamadığı eylem türleriyle karşılaşmaya hazır olmalıdır. Bunları öngörmek için de Tamil Kaplanları örgütünün eylemlerine bakmak yeterlidir.
Son 1 yıldır izlenen stratejinin hedeflerinden biri de toplumdaki ayrışma sürecini hızlandırmaktır. PKK, Gaziantep'teki ve olası diğer saldırılarla, Kürtlerin ötekileştirilmesini sağlamaya çalışıyor. Güneydoğu'daki Kürt kökenli vatandaşlarımız üzerinde istediği etkiyi şu ya da bu şekilde yapan PKK'nın hedefinde, Türkiye'nin batısında yaşayan Kürtler vardır.
Terör eylemleri nedeniyle toplumda biriken öfkeyi Kürtlere karşı düşmanlığa dönüştürmek isteyen PKK, “Biz” ve “Onlar” düşüncesini güçlendirmenin peşindedir. Böylelikle, ülkenin batısındaki Kürt kökenli vatandaşlarımızı yanına çekeceğini düşünen PKK, Türkiye'nin her yerinde lojistik destek sağlamayı, sokaklara dökeceği kitleler oluşturmayı, siyasi propagandasını güçlendirmeyi, kaos ortamını büyütmeyi de hedefliyor.
Kürt kökenli vatandaşlarımızın tamamını PKK yandaşı görme hatasına kimse düşmesin. Anadolu'nun hamurunda var olan hoşgörüden uzaklaşarak, birlikte çalıştığımız ya da komşumuz olan Kürt kardeşlerimize tepki göstermek, PKK'nın ekmeğine yağ sürmektir. Ulus devletleri parçalayarak yeni devletçikler yaratma peşinde olan Amerikan emperyalizminin de işini kolaylaştırmaktır.
Unutmayın ki, ABD'nin Ortadoğu'da maşa olarak kullandığı örgütlerin başında PKK gelmektedir. Yoksa Türkiye'yi bölmek için kullandığı bu örgütü, denetimindeki Irak'ın kuzeyinde, hem de Amerikan üslerinin yanında niye tutsun, eğitsin, istihbarat verip korusun ki.
Yorum Gönder