Geçen gün E-5 yan yolundan Bahçelievler semtine girdim. Cadde üstünde bir pankart. Pankartın üstünde üç okul ismi. O caddeye yakın olan yerlerde yeni açılan imam hatip ortaokullarını tarif ediyor. İlçenin başka yerlerindeki merkezi okullar da imam hatip ortaokuluna çevrildi. Çocuğunun geçen sene okuduğu okula giden ana-baba karşısında imam hatip okulu buluyor. Okul yöneticilerinin velilere dedikleri şu:
“Ya çocuklarınızı imam hatip ortaokuluna kaydettireceksiniz ya da başka okullara yollayacaksınız.”
Resmen, açık açık vatandaş tehdit ediliyor. İmam hatipi istemeyen ailelerin çocukları sürgüne yollanıyor. Varsa yoksa imam hatip... Halbuki şu sırada piyasada bulunan imam hatip mezunları ihtiyacın en az elli katı üzerinde... 4+4+4’ten amaç; ihtiyaç olan imam hatibi yetiştirmek değil; sıradan okulları din okulu haline getirip pozitif düşünceyi eğitimden kovmaktır.
Neyzen Tevfik’in dediği gibi:
“Başımızda laik cumhuriyet
Ortada kürsi-yi ilahiyat”
Güya rejim laik cumhuriyet ama işleyişte Suudi Arabistan’ın bir benzeri gibiyiz. Yüksek mahkemeler de 2010’daki malul referandum sonrasında oldu yüksek din kürsüsü...
EĞİTİMLE ELE GEÇİRMEK
İktidar; daha ağzı süt kokan çocukları bile kendi dünya görüşüne yetiştirtmek için imam hatiplere yönlendiriyorlar. Karşı çıkanlara da bağırıyorlar: “Sen dine karşı mısın?”
Bu hükümeti iş başında tutacak ne gibi işlem var ise din oldu; Müslümanlık oldu. Sanki bu millet AKP iktidara geldikten sonra İslam dinini öğrendi. Vatandaş olanlardan habersiz; işin içine imam ve hatip girince memnun oluyor. Tam da 16. Yüzyıl’daki ünlü ozanlarımızdan Hayali’nin söylediği gibi “Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler.” manzarası...
Rahmetli Erbakan Hoca sadece “İmam hatipler bizim arka bahçemizdir.” demişti. Bunlar; bütün okulları arka bahçe yapıyorlar. Böyle yetişen bir insan ne yapar? “Ben bilmem; beni yönetenler bilir.” der. Sorgulamadan oyunu götürüp kendisini yetiştirene verir.
HUNTİNGTON YOL GÖSTERDİ
Amerikalı stratejist Samuel Huntington daha 1996 yılında, Türkiye’nin, Atatürk’ün Batılı çizgisini ve laikliği reddedip İslamcı bir çizgiye gelmesi gerektiğini yazmıştı. “Türkiye, Batı’yı bıraksın İslam ülkelerine önderlik yapsın!” diye gaz veriyordu. Katı Hıristiyan Huntington acaba neden bu kadar İslamcı oluyordu?
Unutulmasın ki Amerika; İslam dünyasında aklı ve bilimi önde tutan, sorgulayan millet ve devlet istemiyor. Bugünkü pasifist İslam anlayışını kabullenen ülkeler; aklı ve bilimi kullanmaz; sorgulamaz; buradaki insanlar ne denirse itaat eder. Bakın; Suudi Arabistan’da ABD için bir sorun var mı? Çünkü orayı İslam adına teslim almış durumdalar.
Türkiye’de de halkı din üzerinden teslim almak yönünde bir plan devreye sokuldu; uygulaması da eğitimdeki yeni 4+4+4 modelidir.
Hükümet; Suriye ile kavga başlatarak, PKK ile mücadele ediyormuş görüntüsü vererek toplumu Orta Çağ karanlığına götürecek bu planın üstünü örttü. Bunun acısını çok geçmeden sönmüş bir balona döndüğümüzde hissedeceğiz.
SİLİVRİ’DE TİYATRO
Silivri cezaevinde yürütülen Balyoz, Ergenekon, Andıç gibi davaları bir tiyatroya benzettiğimi sandınız değil mi?
Yargıçların oradaki şüphelileri, “Sizleri bir kez ele geçirdik; ölsek de bırakmayız. Uzata uzata ceza vereceğiz.” izlenimi veren tutumunu tiyatroya siz benzetseniz bile ben yazamam. Çünkü durmadan hakkımda şuna buna hakaretten dava açılıyor.
Bugün Silivri’de ünlü komedyen Levent Kırca gerçek bir tiyatro oyunu sahneliyor. Azınlık isimli bu oyun; “Silivri cezaevinde konuk edilenler” için...
Bence bu fırsatı kaçırmayın.
BUGÜN 26 AĞUSTOS: Mustafa Kemal Paşa’nın, Afyon Kocatepe’de sabahın erken saatlerinde Türkiye’yi işgal etmiş olan Yunan ordusuna karşı hücum emrini verdiği; Büyük Zafer’e giden yoldaki ilk gün. Unutulmasın ki bu zafer Çanakkale’den bile daha büyüktür; çünkü devletimiz bu zafer üzerine kurulabilmiştir. Onlara selam olsun...
Yorum Gönder