Türkiye cehennem oldu. Amerikan macera filmlerinin finalleri vardır ya, ortalık yanar tutuşur, kahraman Amerikan askeri Rambo ülkesini kurtarır. Dikkat buyrun. Hem Amerikan filmi, hem final sahnesi, hem de kahraman Rambo. Karşı taraf illaki haksız, Amerika kesin haklı, seyirci mesut, hatta alkışlıyor kahraman Amerika’yı…
Peki biz ne yapıyoruz, işte burası çok önemli: Ne yapıyoruz? Kısaca, hiçbir şey. Yapıyor gibi görünüyoruz.
Namazlarda saflar biraz daha sıkışıyor. Devlet ön safta, eller göbekte.. Ve terörün er geç biteceği söyleniyor… Kınamalar… Temenniler v.s.. Sonuç sıfır.
Düşünebiliyor musunuz, Gaziantep’ teki müessif olayı büyük tirajlı yandaş gazeteler manşetten bile veremiyorlar… Hatta hiç veremiyorlar. Televizyonlar da öyle.. Yani Ulusal Kanal’ı izlemesem, Aydınlık, Cumhuriyet, Sözcü, Yurt bir iki gazete daha okumasam, gerisi kaput. Plajlardaki kadınların selülit haberlerinden başka bir şey yok.
Kurulmuş saat kuşu Ertuğrul Özkök birkaç gün önce gazetesinde:
‘Bayrak değişebilir ne var ki bunda? Hatta hazır değişmişken marş da değişsin, ağzıma uymuyor’ demişti.
Böyle bir zamanda, tam da Amerikan filminin final sahnesinde… Bu konuyu gündeme taşıma görevi Guguk Kuşu Ertuğrul Özkök’ e verilmiş. Gam ki ne gam. Bilgilenmek için tercih edip, ısrarla aldığım gazetelerin yanında ibret-i alem için neler yumurtlamışlar diye Fatih Altaylı ve Ertuğrul Özkök’ ün yazılarını da kesip alıyorum yanıma. Yaşananlardan dolayı herkes üzgün, perişan, Teröre lanet okunuyor. Hükümet çözemiyor, muhalefet birlikte çözelim diyor.. Çözemiyorlar. TUSİAD ben de katılıyorum çözüme, hep beraber çözelim diyor.
Başkan Ümit Boyner Marmaris’ teki yatından denizin serin sularına atlarken yapıyor bu açıklamayı. Gazetenin yazdığına göre Ümit Hanım mankenlere taş çıkartacak bir vücuda sahip, hem de tek bir selüliti yok. Üstelik Erbil’ de daha yeni açmış Boyner Mağazası’nı.
‘Hadi kalkıyor bir- iki. Yok mu terörü çözmeye talip yeni birisi?’
Çözülmüyor.. Sönmüyor bu ateş. Yahu ağabey, bir yandan körükleyip yakarsan, öte yandan söner mi bu içine tükürdüğüm?
Bak Fettullah Hoca “MİT’ i” işaret ediyor. Bazıları hükümet diyor, BOP diyor, Amerika diyor kimisi. Yoksa hepsi mi? Yoksa bir yandan Suriye’ yi karıştırmak, tıkmak orduyu içeri, atmak yazarı,çizeri aydını hapise, doldurmak Amerikan Üslerini yurdun içine, yığmak ajanları sınıra, susturmak televizyonları, gazeteleri ve sıra sıra dizilmek mi cenazelerde?
Sn. “Baş Usta” er geç bitecek diyor. Geç bitmesi seni de bitirir patron. Er bitse iyi olur.. Yoksa şehit vere vere erimiz de kalmadı. Lütfen bir BOP’a yarayın artık. Yahu işin BOP’u çıktı. Dahası iki ucu BOP’ lu değnek. Bilmediğin BOP’ u git Amerika’ da oku. Ya da artık kurumuş BOP’ lara su dökmeyelim. Allah’ tan TUSİAD Başkanı Ümit Boyner’in selüliti yok. Manken gibi, genç kız gibi. Ülke yanarken, devlet cenaze törenlerine yetişemezken, Ümit Hanım muhteşem yatından denize balıklama atlıyor. Okumaz ya, tesadüfen yazdıklarımı okursa herhalde şöyle düşünür: ‘Deniz var yat var neden atlamayayım?‘
Yatından çözeceksin terörü besbelli… Bir de ne olduğunu anlayıp bilebilsen. Siz hükümete onayınızı vermişsiniz. Amerika’ ya eyvallahınız var. Üstelik Atatürk’ e de ne kadar düşman olduğunuz, kocanızın verdiği Atatürk beyanatlarında mevcut. Terörü el ele çözeceksiniz. Ateşi söndüreceksiniz. Yani hem yakıp hem söndürmek. Hem de yattan, hem de manken vücudunuzla ve selülitsiz bacağınızla. Demek ki bu işler bu kadar kolaymış. Ve size kalmış..
‘Ver kurtul’ a ne dersin Sn. Boyner? Yoksa öngördüğünüz çözüm bu mu? Böl Türkiye’ nin topraklarını ‘Ver kurtul’ hani, hükümet bunu tek bir ağızdan söylemesin. Muhalefet, bir de siz, Üç ağızdan, yani hep bir ağızdan ‘Ver kurtul’ deyin. Bu mu? Yemezler..
Bence çıplak ayak Bop’a bastınız. Büyük Orta Doğu Projesi’ nin, sermayenin desteğini aldığını biliyoruz. Siz de destekleyenlerden birisiniz. Sermaye çevresinden de farklı bir şey beklemek yanlış olur. Kader böyle değil, sistem böyle. Yani ne ka ekmek, o ka köfte.
Piyasa gazeteleri
Önce söz etmiyorlar ülke gerçeklerinden. Sonra deve kuşu gibi kafalarını gömdükleri kumdan çıkarıp, etrafa çaktırmadan kalkıyorlar. Bakıyorlar ki, konuyla ilgili ufak tefek şeyler yazılmış. ‘E, herkes yazdı ne yapsaydık’a sığınıp, biraz da başbakan tarafından kolaçan edip, ufak tefek çızıktırmaca. Hani keserin sapı döndüğü zaman… Nasıl bakacaksınız milletin yüzüne?…
Ne demiş Brecht: ‘Halkın hafızası yoktur.’
Belki buna sığınır yırtarsınız. Gazetelerin kendilerine göre adamları var. Yani sanatçıları v.s. Gazeteler kimin ne kafada olduğunu biliyor… Yani, bir görüş alacaklarsa kiminki onlara uyar ve böylece çoğunluğu sağlarlar bunu iyi bilirler.
En son Gaziantep’ teki terör olaylarından sonra, kendi sanatçılarının görüşleri yer alıyor… ‘Üzgünüz’… ‘Olur şey değil’ gibi sözcükler… Şöyle somut bir yanıt yok. Benim ve benim gibilerin yanıtları bu tip boyalı gazetelerde çıkmaz. Çünkü onlar; örneğin, Antalya Film Festivali’ nin başkanının Hülya Avşar olmasını destekleyenlerdir. Onlar, daha çok magazinle sayfalarını dolduranlardır… Onlar, gazetelerinin çeşitli sayfalarına çıplak kadın resmi basarak kadını meta olarak olarak kullananlardır. Doğruları yazmaktan da korkarlar, doğru söyleyenlerden de.
Onlar, sistemin gazeteleridir. Bozuk sistemden nemalanırlar. Düzenin değişmesini istemezler. Onlar, çok sayfalıdırlar. Kuşe kağıtlı ve boyalıdırlar. Çok reklam alır, yani sermayeden beslenir, sermayeyi temsil ederler. Onlara hep ‘Hava Hoş’ tur.
Metin Akpınar
Röportaj vermiş… Sözcü’ ye… Ama tam olarak ne dediği belli değil. Aslında demediği daha belli. Yani bir şey demek istememiş. Metin iyi bir aktördür. Aynı zamanda da iş adamı. İşini bilir yani. Bu kötü mü? Yo, iyi. Malum iş bilenin, kılıç kuşananın.
Bugün hangi iş adamını işinden başka bir şey alakadar eder ki? Yaygın bir söz vardır: ‘İşimize bakalım’. İşine baktığın sürece memlekette olup bitenlere uzaktan bakarsın. Hatta bakmazsın. Görmezsin. İşine gelmez. Röportaj Sözcü Gazetesi’nde olunca, ağzından laf almaya çalışmış muhabir arkadaş. O da “Pışık” yapmış. ‘Ötmem kızım’ demiş pişkince.
O da haklı, niye taksın ki maliyecileri peşine? “Bir ara”… “Bir zamanlar”... diyor. Dağda 650 terörist vardı. Devlet gider dağa, bu işi kökünden hallederdi diyor. Bugün artık çok geç diyor. Bu sene kötü geçti, seneye daha kötü olacak diyor. Biz hafızasızlar da iyi bir şey söylediğini zannediyoruz. Bazen, ‘olup biten’ görmezden gelindiğinde, kültür de işe yaramıyor ve yalnızca içki masalarına meze oluyor.
Dağdaki 650 teröristi yok etmek çözüm değil. 1800’ ünü de yok etmek çözüm değil. Herşeyden önce öldürmek çözüm değil. İnsandan söz ediyoruz. Elimize Öcalan’ ı teslim ettiler. Dokunabildik mi?
Dokunamazsın. Birine de binine de. Ona buna dokunmakla olmaz. Bunları temizlemekle olmaz. Mesele temizlik sorunu değil.. Neden kirlendiği.. Arkasında kimin olduğu. Arkadakilere bulaşabiliyor musun.. Metin; Temizleyebiliyor musun arkadakileri?.. Bırak bunları, konuşamıyorsun bile. Ya biliyorsun konuşmuyorsun, ya bilmiyorsun. Şöyle ya da böyle ama hiç değilse konuşuyormuşun gibi yapma. Zira hepimiz aynı Bop’ un soyuyuz.
Çözüm
Suriye’ den elini çekeceksin.
Teröre maruz kalmış ülkelere düşmanlık değil, onlarla iş birliği yapacaksın.
Bop’ tan işleri bırakacaksın.
Paşaları, yurtseverleri, aydın ve gazetecileri serbest bırakacaksın.
Amerikancı olmayacaksın.
Amerika’ nın değil, kendi çıkarlarını gözeteceksin.
Çağdaş ve bilimden yana olacaksın.
Lafı çevirmeyi, politikayı döndürmeyi bırakacaksın.
Dünyayı öküzün boynuzundan indireceksin.
Kendi ülkenin karıştırılmasını istemiyorsan, başka ülkeleri karıştırmayacaksın
Basının ve vicdanın hür olacak
Eleştiriye açık olacaksın
Ajanları, Amerikan üslerini ülkenden çıkaracaksın.
İkili oynamayacaksın.
Açık ve dürüst olacaksın.
Azınlık dediğin vatandaşlarımızı bağrına basacak, azınlık muamelesi yapmayacaksın.
Sermaye çevresini korkutmaktan vazgeçeceksin.
Vatan vazifesi, şehitlik mertebesi yalnızca fakir fukaraya
bırakılmayacak.
Aksi takdirde Napolyon gibi Waterloo’ da kış şartlarına yenik düşersin. Seni Allah bile kurtaramaz.
Ülken sahibinden satılık kelepir bir ülke olmayacak.
Her ne kadar sürç-i lisan ettiysek affola.
Yorum Gönder