Uğur Mumcu ve Kürt Sorunu - Hikmet Çetinkaya

Uğur Mumcu ve Kürt Sorunu
Yıldızlar derin bir uykuya yatmış, ay çoktan kaybolmuştu.
Sancılı bir ağustos akşamında ölü bir kenti aklıma getirdim: Şemdinli...
Dağ başlarındaki karakolları, askeri birlikleri...
Şemdinli’nin Derecik beldesindeki Umurlu Sınır Jandarma Tabur Komutanlığı’nı.
Bir gün önce bir askerimizin şehit düştüğü, beşinin yaralandığı tabura, bir gün sonra öğle saatlerinde PKK bir kez daha havan topları, roketatar, uzun menzilli silahlarla saldırmıştı.
Amacı neydi eli kanlı terör örgütü PKK’nin?
Şemdinli’yi ele geçirmekti...
Vur kaç yapmıyordu artık PKK...
Silahlarıyla yerleşmişti bölgeye ve sürekli saldırı halindeydi...
Gaziantep’in bilmecesi çözülmüş müydü?
Kanlı eylemin arkasında kimler vardı?
17 kişi gözaltındaydı...
Kimdi bunlar?
Henüz bir açıklama yapılmamıştı...
Bu arada Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak ve Batman’da çalındığı belirlenen üç kamyon, üç otomobil ve bir kamyonet için güvenlik güçleri alarma geçmişti.
***
Bir karamsarlık içindeydim...
Bir mavi rüzgâr esti Karadeniz’den, bir tomurcuk açtı Akdeniz’den, Ege’den...
Bir tomurcuk açtı, acılarımız çiçeklendi birden.
İnsanı yaşamla buluşturan, sevgiyi ve tutkuyu çoğaltan günleri ve geceleri anımsadım...
Ne olmuştu bize?
Bu coğrafyada yüzyıllardır birlikte yaşayan insanlar niye ayrışmışlardı?
Sümbül Dağları, Hakkâri, Yüksekova, Şemdinli...
O yemyeşil vadiler, o güzelim dağlar...
Yaşanacak yerlerdi oraları, kardeşliğin boy verdiği renklerle bezenmiş...
Gözkapaklarımız kırmızı yapraklar altında...
Boynumuz bükük!
Yarı aydınlık bir gece ve paramparça olan düşlerimizin üstü, bitmeyen acılarımızla örtülüyordu...
Analar, babalar, kardeşler, çocuklar haykırıyordu:
“Yeter artık yeter, akan kan dinsin!”
***
Dinmiyordu akan kan...
Bir öfke seli yayılıyordu yaşadığımız topraklarda...
Kana kan, intikam dalgası vuruyordu kıyılarımıza.
Bir çığlık, bir deniz, bir ırmak...
Gözlerimiz kapanıyordu, hiçbir şeyi anlamadan.
Duygularımız alıp başını gitmişti çoktan.
Ah o kör yalnızlık...
Bakamıyorduk uzun uzun gökyüzüne, ağaçlara, kuşlara, çiçeklere, taşlara, ırmaklara...
Bir çınar ağacının gölgesinde otururken uzun bir yolculuğa çıkmış gibiyim...
Uğur Mumcu, alçak bir tuzakla yaşamını yitirmişti... 22 Ağustos, Uğur’un yaş günüydü.Yaşasaydı bugün 70 yaşında olacaktı.
Yaş günü anması, gömütü başında gerçekleşti...
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı Yayın Yönetmeni yazar Orhan Tüleylioğlu bir konuşma yaptı.
Uğur’un, Kürt sorununun çözümüne ilişkin 1991 yılında yazdığı bir yazısından bölümler aktardı...
***
Ne diyordu Uğur 21 yıl önce:
“Kürt sorunu ülke topraklarından parçalar kopartılarak değil, ırk, din ve mezhep ayrımlarını silahlı çatışmalarla körüklemekle değil, ABD ve CIA destekli Kürtçülükle değil; Edirne’den Ardahan’a, Ağrı’dan İzmir’e, Diyarbakır’dan Antalya’ya kadar her yerde insan haklarına saygıyla çözümlenir.
Türk’ü Kürt’e; Kürt’ü Türk’e; Alevi’yi Sünni’ye; Sünni’yi Alevi’ye düşman eden bu emperyalist siyasetin Türkiye’ye neler getireceğini görmemek için kör olmak gerekir... Ya da gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunmak...”
***
İşlek bir karanlık oyuk rüzgâr... Yüzlerde yorgun sürgünlerin izi...
Ölüm, acı ve hüzün...
Yıldızlar derin bir uykuda, ay yorgun düşmüş gecenin içinde...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget