PKK ile devletin resmi kurumu olan TRT'yi nasıl yan yana getirdiğimi soruyorsunuz değil mi?
Bu soru; şu sıralarda terör örgütü karşısında hükümetin düştüğü güç durumun da sorusu...
Hatırlayın: PKK; Tokatíın Reşadiye ilçesinde 7 Aralık 2009 tarihinde saldırdı, 7 askerimizi şehit etti. Örgüt, bu eylemi üstlendi.
Fakat; AKP iktidarına yakın duran medyada; bu saldırının PKK işi olmayacağı yönünde haberler yer aldı. Zaman Gazetesi ve Samanyolu Haber bu yönde haberler uydurdu. 10 Aralık Perşembe günü TRT-1 ana haber bülteninde, PKKínın üstlendiği saldırı ile ilgili olarak Samanyolu TV üslubu ile çarpıtma haber yapıldı. Bu saldırıda askerin parmağı olduğu ima edildi. Hatta; ìBu arada Ergenekon sanığı Albay Dursun Çiçekíin de Reşadiyeli olması dikkat çekici ayrı bir husus." bile denildi.
Bu yönde yorumlar yandaş medyada ve televizyonlarda aldı başını gitti. Terör örgütünün saldırısından ters sonuçlar çıkartılarak onun şehirlere yayılmasının önü açıldı.
BAŞBAKAN'I DA KANDIRDILAR
Bunlar; bu taktikle Başbakan Erdoğan'ı da yanılttılar. Şimdi size Sayın Başbakan'ın 27 Temmuz 2011'de Azerbaycan'dan dönerken gazetecilere yaptığı açıklamadan birkaç cümle aktarıyorum: "Bazı şeyler Öcalan'ı da aşmış vaziyette. Herşey onun da kontrolünde değil. Çatlak iddiaları, söylemi boş değil."Sayın Erdoğan; burada Samanyolu Haber üslubu ile konuşuyor. PKK'nın askerle dirsek temasında olduğunu söyleyenlere dolaylı bir destek veriyor. Böylece; hükümet; PKK ile mücadeleyi ikinci plana itip askerle mücadele etmeyi sürdürüyor. Peki; Başbakan'ı bu konuda kim yanılttı da örgütle mücadeleyi ikinci plana ittirdi?
EFGAN ALA ETKİSİ
Terörle mücadelede elbette ki o örgütle; dolaylı görüşmeler yapılabilir. Ama 2004 yılından itibaren AKP iktidarları; PKK ile sanki karşıdaki demokratik bir örgüt imiş gibi görüştü. PKK; hükümeti ustaca kandırdı. "Demokratik ve barışçı talepler" adı altında terör örgütünü kuvvetlendirecek her türlü tavizi aldı. Efgan Ala türünden valiler; Doğu'da örgütün yeniden yaygınlaşmasını; "demokrasi ve barış adımları" gibi gördüler; hiç önlem almadılar.AKP iktidarı Avrupa Birliği'ni memnun etmek adına PKK'nın hayat kaynağı olan Kürtçülük fikrini besleyecek adımlar attı. "Demokratik açılım" adı altında PKK'ya psikolojik üstünlük verecek yeni uygulamalar devreye sokuldu.
Elbette ki Başbakan Erdoğan bunları Türkiye'yi parçalamak için yapmıyordu. Kendisine önerilen bir plan doğrultusunda PKK'yı etkisiz hale getirmeye uğraşıyordu. Habur'dan PKK'lı militanların kabul edilmesi de bu amaçla atılmış bir adımdı.
Ama Sayın Başbakan'ın da danışmanlarının da gözden kaçırdıkları yakıcı bir gerçek vardı: PKK'nın temel hedefi Kürdistan isimli bir devlet kurmak idi.
Örgüt bu amacına ulaşmak için "silahlı mücadele" yolunu kullanıyordu. Kır gerillası olarak örgütlenen PKK; hükümetin yarattığı ortamdan faydalanıp KCK adı altında şehir gerillası halinde genişliyordu.
İşte bu gerçeği Başbakan Erdoğan'dan gizlediler.
İktidar; askerle mücadele ettiği kadar PKK ile de uğraşsa idi; eminim ki bugün böyle güç durumda olmazdı. İktidar PKK karşısında bugüne kadar uyguladığı tavizci yöntemi bırakmazsa; işimiz daha da zorlaşacaktır.
Özel not: Devlet adamlığı sadece haydutların katlettiği vatandaşın cenazesini kaldırmaktan ibaret değildir.
Yorum Gönder