29 Ekim’leri, 30 Ağustos’ları Bu Milletin Yüreğinden Söküp Atamazsınız

Mussolini de sizin gibi iktidar olmuştu. Çarpık seçim sistemi sayesinde, aldığı üçte bir oyla mecliste üçte iki çoğunluğu sağlamıştı.
O çoğunluğa dayanarak yasalar çıkarıyor, anayasayı değiştiriyor, hapishaneleri muhalifleri ile dolduruyordu. Kurduğu faşist düzen sayesinde dilediğini yapıyordu.
Dünyaya direk kalacağını sanıyordu…
Tüm gücüne, tüm ihtişamına, tüm görkemine karşın, sol yumruğunu kaldırarak başladığı iktidar yolculuğu, bacaklarından asılarak son buldu.
Mussolini nerede şimdi? Hitler nerede?
İngiliz dostu mandacı Vahdettin, Damat Ferit nerede?
Tek dişi kalmış canavarlarla işbirliği yapıp, kendi ulusuna zulmeden vatan satıcıları tarihin çöplüğünde yerlerini aldılar.
Derviş Mehmet’lerin, Sait Molla’rın torunları da bugün aynı geleneği sürdürerek, 21. Yüzyılın Kuvayi Milliyesinden, yurtseverlerinden, Atatürk’ten öç almaya çalışıyorlar.
Kubilay’ı kör bağ bıçağı ile kesen dedelerinin idam edilmesi akıllarından bir türlü çıkmıyor.
Bu nedenle Kurtuluş Savaşı yenilgisini bir türlü hazmedemeyen Batı emperyalizmine, ABD’ye “YARDIM VE YATAKLIK” suçu işliyorlar.
Cumhuriyete, tüm cumhuriyet kurumlarına, tüm Kurtuluş Savaşı kurumlarına bu yüzden savaş açtılar. Tıpkı dedeleri, ataları gibi…
Başlangıcından beri kesintisiz kutlanan Cumhuriyet Bayramını “deprem felaketi” nedeniyle yasakladılar. Daha sonra 19 Mayıs’ı… Şimdi sıra 30 Ağustos’a geldi.
Kurtuluş Savaşının izlerini, tarihini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. ABD, AB, PKK da onları ayakta alkışlıyor…
Asıl amaç, Kemalist Cumhuriyetle hesaplaşmak. 89 yıllık bir Cumhuriyet dönemini tasfiye etmek. 2002’de başlayan “Ilımlı İslam yolculuğu”na son noktayı koymak… Siyasal İslam’ın yol haritasını tamamlamak…
AKP geçmişte sabırla, dirençle, “takıyye yöntemi” ile (asıl amacı gizleme) eteklerindeki taşları birer birer dökmüş, biraz da devrimci, demokrat güçlerin dağınıklığından, sessizliğinden yararlanarak, Cumhuriyet kurumlarına yerleşmişti. Şimdi eteğindeki son taşları boşaltmak ve bütünüyle 1923 Devrimini ortadan kaldırmak için uygun ortam yaratmaya çalışmaktadır.
Başta ulus-devlet ve bağımsız Türkiye olmak üzere, Kurtuluş Savaşımızın tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak için mücadele vermektedir.
Yani, şu sıralar, ABD’nin planlayıp yönlendirdiği, “ılımlı İslam” temelinde, bir karşıdevrim süreci yaşıyoruz. Ülkemiz giderek Atatürk Türkiyesi olmaktan çıktı. Yarı bağımlılıktan, tam bağımlılığa geçti.
Hedef, tarikat, cemaat devletidir…
Hedef, Kemalist Cumhuriyetin ve Ulus devletin varlığına son vermektir.
Yargıyı, orduyu kuşatma harekâtı bitmiştir artık. Şimdi sıra bütünüyle Türkiye’yi teslim almaya gelmiştir. Onun için sırada “Bölünme anayasası” vardır… AKP, muhalefetin de yardımıyla bu işi başaracağına inanmaktadır.
Anayasa değişikliği aynı zamanda bir rejim değişikliğidir.
Ilımlı İslam düzeninin kurulması, ABD’nin BOP haritasının tamamlanması aşamasıdır.
Ama şunu aklınızdan hiç çıkarmayın:
29 Ekim’leri, 30 Ağustos’ları bu milletin yüreğinden söküp atamazsınız.
Buna gücünüz yetmez…
Bu yüce milletin sabrını denemekten de vazgeçin artık.
Bu büyük millet zamanı, vakti geldiğinde tehlikeler karşısında kenetlenmesini, ayağa kalkmasını çok iyi bilir.
Siz istediğiniz kadar yasaklayın, iptal edin; halkımız yine meydanlarda, sokaklarda, caddelerde, ellerinde bayraklar ve fenerlerle ulusal bayramlarını kutlamaya devam edecektir. Hem de milyonların katılımıyla… Buna engel olamayacaksınız.
Geçmişte de olamadınız, bugün de…
Çünkü siz Ortaçağ’ı savunuyorsunuz. Sömüreni, işgalciyi savunuyorsunuz. Geçmişi, yok olanı, gericiliği, şeriatçılığı savunuyorsunuz. Mandacılığı savunuyorsunuz. Tarihin tekerini geriye çevirmeye çalışıyorsunuz.
21. yüzyılın Mustafa Kemal’leri “Tam Bağımsızlığı“, geleceği, uygarlığı, ulus devleti savunuyorlar.
Bir doğa yasasıdır, bir tarih yasasıdır: Çürüyen, eskiyen, uygarlığa ayak uyduramayan yok olup gider.
Ağababanız Amerika ile birlikte sizler de yok olacaksınız.
Sakın, yalaka medyayla, yandaş basınla, televizyonlarınızla uyuttuğunuz halkın sessizliği sizi cesaretlendirmesin. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşını başlatmak için 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktığı gün 10 milyon nüfuslu halkın ancak yüzde biri onu destekliyordu. Bugün karşınızda milyonlar var.
Sömürgecilerle bütünleşip, ülkenin yoksullaşması pahasına servet üstüne servet yapanlar, tatlı tatlı yediklerinin günü geldiğinde acı acı hesabını mutlaka vereceklerdir…

Ali Eralp

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget