30 Ağustos Zaferi'ne Sevinmeyen Bir Milletvekili - Cevat Kulaksız

30 Ağustos Zaferi'ne Sevinmeyen Bir Milletvekili
Bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 90.yıldönümüdür. Bu zaferle Türkleri yok olmaya, vatanı işgale neden olan Sevr ve Mondros Mütarekelerinin hükümleri Mehmetçiğin süngüsü ile yırtıp atılmış, Osmanlı’nın küllenen enkazı üzerinde genç TC nin doğmasını sağlamıştır. Yurdun kurtuluşu ve bağımsızlığını sağlayan zaferlerde Gaz. Mustafa Kemal Atatürk’ün tartışmasız etkisi ve katkısı unutulamaz.
Fakat Osmanlı’dan beri dinsel sömürü çarkı bozulanlar, saltanat derdine düşenler Mustafa Kemal Atatürk’e gizli açık düşman olmuşlar, onu 19 Mayıs 1919 dan sonra ölüm fermanları yayınlamışlar, ona suikastler düzenlemişler. Bu düşmanlıklarını daha sonra Menemen olayında, Atatürk’e hazırlanan İzmir suikastinde, Dersim İsyanında aktif eylemle (isyanla) düşmanlıklarını dışavurmuşlar. Öte yandan korkudan 1950 ye kadar sinmişler, el altından Atatürk’e, Laik TC ine gizli gizli kin ve düşmanlıklarını sürdürmüşlerdi.
1950 de çok partili demokrasi yaşamın özgürlüğünden yararlanarak, oy uğruna irticaya ödün veren yöneticilerin, örneğin Menderes’in “siz isterseniz Hilafeti bile getirirsiniz” söylemi ile gericilere ışık yakmışlar. Laiklik, Atatürk karşıtı iktidar tarafından Cumhuriyetin kurumları, kazanımları, Kuvayi Milliye Kahramanları başta İnönü olmak üzere kötülemeye, suçlamaya başladılar. 4+4+4, laikliğe karşı öteki program değişikleri ile dinci devlet yapılanmasına hız vererek “Kemalist rejim” Atatürkçülük kötülenmeye başlandı. Gericiler, Atatürkçülüğün, Kemalizmin laikliğinden korkmaktalar. Oysa laiklik gidince demokrasi ve çağdaşlaşma olamaz.
Günümüze kadar hızla açılan Kuran kursları, İmam hatiplerlele laik cumhuriyete karşı bu yıkıcı propoganda artan oranda devam edegelmiş. 2002 de nihayet iktidara gelen AKP iktidarı, gizli emeli olan dinsel devletin yapılanmasını örgütlemeye başlamış. Sonunda da, “ustalık döneminde” Atatürk, Atatürkçülüğü, laik devleti koruyan ordu, aydınlar, gazeteci ve yazarlar aleyhine tertpler, tuzaklar başlamış, “darbe yapacaklar” bahanesi ile 362 general ve amirali bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 68 general ve amiral tutuklandı…Böylece yaralı bir ordu ile Zafer Bayramı kutlanıyor.
Amaç, laik oruduya gözdağı vermek, korkutmak, sindirmekti. Deniz Kuvvetlerinde ise, muharip 48 amiralin yarısından fazlası tutuklu…Eski Genelkurmay Başkanı, “bir terör örgütünü yönetmek” ten yargılanıyor. Terfilere karar verecek Yüksek Askeri Şura’ya 2 general katılamadı; çünkü hapsedilmişlerdi. Türk Ordusu’nun kazandığı en şerefli zaferi, yıpratılmış ordumuzla kutluyoruz Zafer Bayramını.
Mustafa Kemal Atatürk karşıtları, 30 Ağustos 1922 den önce de, sonraları ve günümüzde de bulunmaktadır. Atatürk ve laiklik karşıtı olma çabaları, dinci devlet yapılanması AKP iktidarında daha da artan bir ivme kazanmıştır. Dost düşman bütün dünyanın, Atatürk, Atatürkçülüğe, laik devlete (artık Araplar da dâhil) hayran kalıp takdir ederken, baştaki AKP iktidarının Atatürkçülük, laik kurumlara karşı kötüleyici propogandası üzüntü ve endişe verici olmaktadır. Oysa, evinin önünde suikaste uğrayıp öldürülen Ahmet Taner Kışlalı’nın söylemi ile “Kemalizm geçmişin bekçiliği değil, geleceğin öncülüğüdür”. Oysa Atatürkçülük, çağdaşlaşma, aydınlanma, uygar insan olma gerçeğidir, bunun uygar olan, uygar olmak isteyen insana ne zararı vardır?
Ama AKP-RTE iktidarı dinsel devlet yapılanması çabasındadır, laikliğe karşıdır. Dincilikle hiçbir devlet kalkınmamış, hiçbir demokrasi gelişmemiştir. Dincilik yarışı ülkeyi bağnazlığa, geriliğe götürür. Dincilik yarışı ile Atatürk’ün arzuladığı “çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma” asla mümkün değildir. 4+4+4 le, dinci devlet yapılanma çabası ile uzun süreçte ülkemiz çağdaşdünyadan daha da geriye kalacaktır.
Günümüzde ne yazık ki, Atatürk’ün anıtlarına çelenk koyma bile adeta yasaklanmış veya yasaklanmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda şimdi Milliyet’ten Melih Âşık’ın köşesinden aldığımız şu olaya bir göz atalım:
“CHP’nin Kartal, Şile gibi ilçe örgütleri İlçe Kaymakamlıkları’na başvurarak Atatürk anıtlarına çelenk koymak için izin istiyor. Kaymakamlıklar bu talepleri: “Yönetmelik gereği uygun görülmemiştir” yazısıyla reddediyor. Çünkü 5 Mayıs 2012 tarihinde iktidar tarafından çıkarılan yeni “Tören ve kutlamalar yönetmenliği”nce siyasi partilerin milli bayramlarda Atatürk anıtlarına çelenk koyması yasaklandı…
Geçen 19 Mayıs’ta polis çelenk koymak isteyenlere engel olmaya çalışmıştı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin dün yaptığı basın toplantısında dedi ki:
“Halkın Mustafa Kemal Atatürk’e bir demet çiçekle veya çelenkle sevgisini belirtmesinin bile yasaklanıp izne tabi tutulduğu karanlık günlerden geçmekteyiz.
Ancak, Cumhuriyet’i kuran parti olan CHP’nin 30 Ağustos Zafer Bayramı günü Atatürk anıtlarına çelenk ve çiçek koymasına hiçbir güç engel olamayacaktır…”
Evet. Atatürk anıtına çelenk koymak artık yasa dışı eylem haline getirildi…”[i]
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de iki yıldır 30 Ağustos Zafer Bayramlarına katılmıyor bile, giden yıl terörü bahane edip katılmamıştı.
Engin Ardıç bile köşesinde“Asker Bayramı”adlı yazısında şöyle diyor:
“30 Ağustos, askerin bayramıdır. “Öyleyse asker kutlasın” denildi çok haklı olarak, fakat muhalif basın bozuluyor. Bunun bir asker bayramı olduğunu kabul ediyorlar, fakat “cumhurbaşkanının orada ne işi var” diye de kızıyorlar”. [ii]
Gazetelerden öğrendiğimize göre, bazı yerlerde çelenk konmuş ama saygı duruşu yapılmamış, bu da tepkilere neden olmuştur.
30 AĞUSTOS ZAFERİNE SEVİNMEYEN BİR MİLLETVEKİLİ
Zaferin kazanıldığı Ağustos1922 de TBMM de ilginç bir olay yaşanır. Bu onurlu zaferin 90. Yılında
İlk meclisin milletvekillerinden Mühiddin Baha, Falih Rıfkı Atay’a bir Ankara öyküsünü anlatır.
30 Ağustos Başkomutanlık savaşı kazanılmış, Yunanlılar İzmir’e denize dökülmüş, İzmir kurtulmuş, herkes sevinç içindedir. Mecliste bir aralık, Muhuddin Baha ellerini yıkamaya gitmiş. Lavabolarda asık suratıyla bir milletvekili görmüş. Mustafa Kemal’in muhaliflerinden olan buna birine sormuş:
“-Yahu nedir bu halin? Diye sormuş. Öteki dudaklarını ısırarak:
“-Ne var sanki? Nasıl olsa İzmir’i bize vereceklerdi. Nesini büyütüp durduruyorsunuz? Diye çıkışmış da!
Sonra da:
“-Yunanlılardan kurtulduk. Bakalım Mustafa Kemal’den nasıl kurtulacağız”, demiş.
Evet, muhalifler ve rakipleri sapsarı idiler. O gün, o kin, o hain düşünce içinde sapsarı olanların ve de onların kinini güdenlerin uzantıları, günümüze kadar uzanmıyor mu?” [iii]

“Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak,

bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi.

Hâlbuki hangi istiklâl vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin?

Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!”
Mustafa Kemal ATATÜRK

SONNOTLAR

[i] 30 Ağustos Savaşı Melih Aşık Milliyet 30.8.2012
[ii] Asker Bayramı Engin Ardıç Sabah 30.8.2012
[iii] Çankaya -Falih Rıfkı Atay Yeni Gün Haber Ajansı Basım Yılı: 1999 Sf: 340

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget