Başbakan’ın da Dışişleri Bakanı’nın da ağzından “müdahale ederiz, müsamaha etmeyiz” sözcükleri eksik olmuyor.
Kuzey Irak’ta yerleşik PKK varlığı, şimdi de Kuzey Suriye’de boy göstermeye başladı.
Diplomatik (ABD) engelleri sıralayarak Kandil dağlarındaki PKK’nin icabına bakamayan hükümet; K.Suriye’nin düz ovalarında ilerleyen PKK’ye müdahale edeceğini ilan ediyor.
PKK neden K.Suriye’de Kandil benzeri bir ana karargâh kursun?
Basit bu olasılığı anlayabilmek için Davutoğlu’nun derin strateji bilgisine de gerek yok!
***
Hükümetin, geleceği gören dış politikası olmadığı için güney sınırlarımızda ve ötesinde her durum değişikliğinde yeni kırmızı çizgiler açıklıyor.
K.Suriye’de birden Kürt gerçeği ortaya çıkınca Davutoğlu; “İster PKK, ister El Kaide veya başkası (şimdilik PKK’nin işbirlikçisi ve hatta bir habere göre PKK’nin kurduğu söylenen PYD demiyor) herhangi biri terör unsurlarının sınır boylarımızda olmasına izin vermeyeceğimizi ve bu oluşmanın meşru müdafaa sebebi sayacağımızı” söylüyor.
Hükümet dediğinde de işte böyle olur:
Yıllardır PKK’nin K.Irak’la aramızdaki 300 km’lik sınırı aşmasını, yüzlerce cana kıymasını engellemiş, önlemiş gibi; şimdi 900 km’lik Suriye-Türkiye sınırı boylarını terör unsurlarından koruyacağını açıklıyor!
Gazetecileri toplamış Davutoğlu iftar sofrasında. Yazdıklarına göre bir kâse çorba içirdikten sonra üç saat konuşmuş. İnandığı masallara kamuoyunun inanacağını sanarak örneğin:
“Türkiye’ye doğru kaçan insanların ardından yapılan top ateşi, bombalamaya karşı tedbir alırız” diyor.
Bu sözünün gerçekleştiğine tanıklık eden tek bir habere rastlanmadı; yerli ve yabancı medyada!
***
Davutoğlu, Türkiye’nin “duyarlıklarını” Barzani’ye tebliğ etmek için Erbil’de.
Duyarlıklarımız nelermiş: “PKK’ye destek vermeyin. PKK varlığı kabul edilemez. Bölgede bağımsız bir devlet oluşumunu düşünmeyin. PKK bölgede (K.Suriye’de de) bir oluşumda ısrar ederse her türlü önlemi alırız, gerekeni yaparız.”
Oysa, Barzani çok önce, geleceğe dönük siyasetini açıkladı:
Bir: “Türk askerinin K.Irak’a girerek teröristlerin yolunu kesmesine, gördüğü yerde imha etmesine razı olamayacağını, Kürtleri birbirine düşürerek, vurdurma döneminin de artık kapandığını” ilan etti.
Öyleyse sen temizle Kandil’i, PKK’yi deyince; bu sorunun silahla değil, konuşarak, diyalog yoluyla çözülebileceğine Ankara’yı ikna etti, uyuttu.
İki: Barzani yıllar önce henüz K.Irak’ta özerk bölgeyi oluşturma aşamasındayken; devlet kurduğu iddialarını, “Bağımsız Kürt devleti kurmak bugün söz konusu değil. Zamanı gelince ilan edilir” diye yanıtladı.
Bölge ülkelerindeki Kürtleri bağımsız, ola ki federe bir devlet bayrağı altında toplamaya acele etmiyor.
İzlediği uluslararası politikanın temelini, bölge ülkelerindeki Kürtlerin önce özerk bölgeler kurarak, olası bağımsız devletin temellerini atmaları oluşturuyor.
Zamanı gelince... Uluslararası siyasal olanaklar elverişli olunca… arkası malum!
Birleşik, federe Kürt Devleti!
***
Başbakan, kuzu sarması dostluk içinde iken birden Esad’a neden yüklenmeye başladığı sorusuna Deniz Baykal açıklık getirdi: “ABD Başkanı Obama’nın Başbakan RTE’yi arayarak, ‘Sizin yakınlığınız var, Esad’a söyleyin artık çekilsin’ dediği Reuters tarafından haberleştirildikten sonra…”
...Sonra? Esad’a, ısrarla gerçekleştirmesini istediği Amerikan ürünü demokratik reform paketleri sundu.
Esad Ankara’nın paketini uygulamayınca; onuru kırıldı mağrur ağabey RTE’nin.
Uluslararası engeller olmasa askeri Şam’a sürecek; yatıyor kalkıyor aklından çıkaramadığı tek isim, Esad’ı indirmek!
Gerçekçi dış politikanın yerini kişisel duyguların dürtüsüyle uygulanan politikalar aldı.
Bu politikalar RTE’nin gidişini kolaylaştırır; hayırlara vesile olur inşallah!
Yorum Gönder