Hakkari'de BDP'lilerle PKK'lıların kucaklaşmasını polis sadece seyretti

Hakkari'de BDP'lilerle PKK'lıların kucaklaşmasını polis sadece seyretti
Sevelim, sevmeyelim İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in, arife günü Hakkari’ye gelmesi, iftardan sonra dolaşması, bayram namazını Hacı Abdurrahman camiinde kılıp vatandaşla birlikte olması önemlidir. Hakkariliyi yalnız bıraktıkça, o yöreler de elinizden çıkmaya başlıyor.

Ya Hakkari’ye İçişleri Bakanı hiç gidemeyecek ve bölge halkına “Devletten size fayda yok, başınızın çaresine bakın” denilecek, ya da saldırılacağını bile bile “ben de yanınızdayım, sizinle birlikteyim” mesajı verilecekti. Bakan Şahin, Hakkari’yi hiç ihmal etmiyor. Taş yağmuru altında, Hakkari’nin tek bulvarında halkla birlikte olmak, yöre koşullarını düşündüğünüzde önemli bir mesajdır.

Peki, birileri taş atacak diye Hakkari’ye İçişleri Bakanı gitmemeli miydi? Hakkari’de 3 milletvekilliğinin 3’ünü de BDP’lilerin alması, bu yörenin elden gittiği anlamına gelmez. Unutmayalım, bir önceki seçimde 2 AKP milletvekili vardı. Daha öncesine gittiğimizde Hakkari hep CHP’den milletvekili, belediye başkanı çıkarırdı.

Polis hep yakın takipte olur
Şemdinli’de neler olup bittiğini öğrenmek için CHP milletvekilleri Alaattin Yüksel, Levent Gök ile birlikte bazı milletvekilleri önce Hakkari’ye, ardından da Şemdinli’ye gitmişti. Milletvekilleri, Emniyet’ten koruma istemedi. Ancak, yetkililer, “Siz istemezseniz bile sizi korumakla yükümlüyüz. Sivil ekibimiz sizin araçlarınızın yanında olacak” denildi.

Son dönemlerde olayların merkezi haline gelen Şemdinli’de yollar kesiliyor. Gazetecilerin yolunu kesen 5 kişilik PKK grubu, BDP milletvekilleriyle buluştu, kucaklaştı, teröristlerin propagandası ve yöredeki etkinliğini göstermesi sağlandı. BDP’lileri izleyen özel herekatçı sivil polisler ne yaptı? Onlar da PKK’lıları izledi. Yapacakları bir şey var mıydı? Bunu, onları görevlendirenler daha iyi bilir. Bu bir skandaldır ama eğer bir siyasi partinin eş başkanı ve milletvekilleri kritik bir bölgeye gidiyor ve güvenlik güçleriniz de bunların güvenliği için görevlendirilmiyorsa, bu da ayrı bir skandaldır.

Kafatasçı-ırkçı CHP’liler kim?
Sözde yol kesmelerin son derece planlı-programlı olduğu biline. CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, PKK’lılarca 48 saat tutulduktan sonra serbest bırakılıyor. Aygün’ün terör örgütünün propagandasını çağrıştıran sözleri kadar kendisini eleştiren CHP milletvekillerini “kafatasçı, ırkçı” diye eleştirmesi de şaşılacak bir durumdu. CHP’de kimler kafatasçı, kimler ırkçı, ya da Aygün kimleri öyle görüyor bunları açıklamalı.

Aygün’ün gerek DGM’lerde, gerekse Erzurum Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde avukatlığını yaptığı PKK’lılar yok muydu? “Mesleği gereği” diyebiliriz. Ama, Aygün’ün kendisini PKK propagandası yaptığını söyleyenler “ırkçı” diye suçlarken, kendisinin de PKK’lıları nasıl canla-başla savunduğu da söylenir.

Başbakan gazetecilere kızacağına…
Şemdinli’deki durumu yerinde görmek için yöreye giden gazetecilerin yolu kesildi. Bakın şu işe, teröristlerin ilçe baskınlarını gerçekleşytirdiği 1984 yılından sonra, Güneydoğu’nun kritik yörelerine gidişimizde Şenoba, Uludere, Cizre-Şırnak-Silopi, Kozluk-Sason yollarında gece dolaşır, “ah şu teröristler yolumuzu kesse de bir röportaj yapabilsek” derdik.

Ana yollara çıkmayınca bu kez biz patikalara girdik. Şemdinli’nin Derecik’inde, Tekeli’sinde, Çukurca’nın Çayırlısı’nda Türk basının unutulmaz foto muhabirleri Mustafa Bozdemir’le, Ümit Turpçu’yla, Serdar Koçak’la yapıyorduk. Şimdilerde aramanıza gerek yok. Onlar ana yollarda karşınıza çıkıyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ana yolları kesen terör örgütü mensupları için gereğini yapmak yerine, yolu kesilen gazetecilere kızıyor. Devletimiz eğer yol güvenliğini sağlayamıyorsa, milletvekiliniz kaçırılıyor, halen 20 askeriniz teröristlerin elinde tutuluyorsa gazeteci ne yapsın? Vatandaş, “Devlet nerede?” diye soruyor.

CHP İl Başkanı: bayrak çekilemiyor

Hakkari CHP İl Başkanı Mehmet Baş, yörede sevilen, sözünü de esirgemeyen birisi. Şemdinli’de, Hakkari’de olup bitenleri, 28 Mayıs’ta SÖZCÜ’ye anlatmış, ancak kimse aldırmamıştı. Bugün, yaşananlar, Baş’ın o gün dikkat çektikleri konulardır. O röportajımızdan kısa bir bölüm aktaralım:

“'Sivas'ın ötesine gidemezsiniz' diyen Başbakan, önce Hakkari'ye gelip partisi önündeki manzarayı görsün. Özel İdareye ait binada bulunan il başkanlığı, belki 5 panzerle, onlarca polis tarafından korunuyor. Başbakan, önce gelip Devlet kurumlarının önüne bayrağı assın, ondan sonra CHP mitingini eleştirsin. Valilik ve bir iki kamu kuruluşu dışındakilere bayrak asılmıyor. İlçelerde durum daha da vahim. Yemin-billah ederek söylüyorum: O hale gelmiş ki, bir polis fırına ekmek almaya gidecekse, 10 polis de onu korumak için geliyor. Bu durum halkın psikolojisini bozuyor.”
Hakkari’nin manzarası böyle…Ya Gaziantep? İnsan olanın içi yanıyor…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget