Suriye’de Halep savaşları sürerken Türkiye’de Çankaya Meydan Muharebesi’nin ilk sıcak temasları izleniyor.
Çankaya’daki, basın danışmanına -haberi yokmuş gibi- yaptırdığı açıklamadan öğrendik ki; RTE şayet Cumhurbaşkanı olmaya karar verirse aday olmayacağını öne süren AKP’li bakanlara kırgınmış.
Anayasa Mahkemesi ikinci kez kez cumhurbaşkanı seçilebileceğine karar verdiğine göre, -Kayseri kurnazlığıyla partiye gözdağı mı veriyor ne?- neden aday olmasınmış, olabilirmiş!
Siyaset dünyası ve medya; AKP’li Cumhurbaşkanı’ndan birdenbire gelen bu açıklamaya sarıldı; tevatürün, olasılık örneklerin ardı arkası kesilmedi. Kesileceğe de benzemiyor.
***
Hiç mi hiç, tırnağımın ucu kadar üzülmedim Çankaya’dakinin düştüğü hallere: Kendi etti kendi buldu!
Seçildiği ilk gün RTE hükümetinden gelen yasaları gece yarısı onaylayan kimdi ha, kimdi?
AKP’li Cumhurbaşkanı damgasını daha ilk gün yiyen Abdullah Gül Bey!
Yıllarca AKP’den gelen yasa, kararname ne olursa gözü kapalı, bir noter gibi onaylayan da AKP’nin Cumhurbaşkanı damgasını yiyen A. Gül!
Kafası, başı örtülü diye eşinin kaydını yapmayan üniversitelere ilahi bir kinle yoğrulan; türbanı o camialarda yazılı sözlü kim ki savunmuşsa, bünyede alt sıralarda oy almalarına karşın rektör atayan, atamaya devam eden, allahaşkına kimdi yanıtlayın lütfen, kimdi?
Türbanın dinci bir rejimin simgesi olduğunu söyleyen, savunan rektörleri tasfiye eden de Bay Gül Abdullah değil miydi?
Çankaya Köşkü’ne türbanlı, baştan aşağı kapalı, tesettürlü eşiyle çıkarak partisinin Cumhuriyete can veren laiklik ilkesinin canına okuyacağı mesajını veren de şimdilerde demokrasimizin gülü rolü kesmeye başlayan Abdullah Bey’di!
Yargıyı AKP’ye bağımlı hale getiren yasaları; örneğin Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu baştan aşağı değiştiren yasayı sorgulamadan onaylayan, bir kez daha görüşün diye Meclis’e iade etmeyen de A. Gül’dü.
Çankaya’dakinin marifetleri saymakla bitmez.
***
Çankaya’dakinde son zamanlarda izlenen; insan haklarından demokrasiye, bağımsız yargı savunuculuğuna dek ve benzeri konularda hükümete, tabii RTE’ye ters düşen ne ki tarafsız Cumhurbaşkanı cakalarına soyunan açıklamaları, davranışları; kamuoyunun belirli kesimlerinde alkışlandı.
Velakin bu davranışlar iki noktadan RTE’de, AKP kadrolarında gizliden gizliye şöyle yorumlandı: Gül, 7 yıl daha Çankaya’da kalmayı istiyor. Bir!
12. Cumhurbaşkanı’nı halk seçeceğine göre, toplumun her katmanına hoş görünebilmek için hükümete, AKP’ye aykırı açıklamalar yapıyor. Bu da iki!
Bu davranışları “ağabey” dediği Arınç’ı bile kopardı. Pek çoklarını Çankaya’nın RTE’nin hakkı olduğunu söylemeye itti.
Herkes soruyor birbirine, ne olabilir? Gül’ün RTE’ye rakip olarak cumhurbaşkanlığı seçimine girmesi AKP’de oy yitmelere, bölünmelere neden olabilir ama; parti adayı RTE karşısında ipi göğüsleme olasılığı zayıf!
Gider eteri gelir beteri özdeyişine hak verecek bir süreç başladı!
***
Tabii bu arada Suriye’deki giderek kızışan savaşın Türkiye cephesinde hareketli günler yaşanıyor.
Önceki günkü Güncel’de her hafta bir veya iki kez arayan Başkan Obama’nın RTE’ye son zamanlarda telefon açmadığına değindik; aaa bir de ne görelim.
Başbakanlık açıklamasından öğrendik: RTE, Obama’yı aramış!
Halep baskınının ardından daha fazla ölümün olmaması için “adımların hızla atılması gerektiğinin” altını çizmiş; “aman gelin Esad’dan kaçın. Biz sizi kucaklarız, bağrımıza basarız” diye Türkiye’ye çağırdığı sayıları 50 bine ulaşan Suriyeli sığınmacılara yardıma yönelik çabaların “koordine edilmesini” istemiş. Obama’dan olur yanıtı almış olacak ki Başbakanlık; “iki liderin bu konuda mutabık kaldıklarını” açıkladı.
Suriyeli sığınmacı kardeşlerinin “bize ekmeği, suyu, elektriği çok görüyorlar” diye Türkiye’yi büyük haber ajanslarına (örneğin Reuters’e) şikâyet ettiklerinden yakındı mı acaba Başkan Obama’ya?
Yorum Gönder