-Cumhurbaşkanı Gül ve gereksiz gündem.. Türkiye’de son günlerde hemen her konu arap saçına döndü ve gerçekten cevap bekleyen çok soru var. Örneğin dün medyada Cumhurbaşkanı Gül’ün Başbakan Erdoğan’la adeta gizli bir çekişme yaşadıkları “gelecek cumhurbaşkanlığı seçimi”yle ilgili son açıklaması vardı. “Başbakan Erdoğan’la arkadaşlıklarının, ilişkilerinin ‘kardeşlik hukukunun da ötesinde’ olduğunu, bunun hatırlanmasını istediğini” söylediği açıklamada “daha seçime 2 yıl kadar uzun süre var, günü gelince konuşuruz” diyordu.
İyi ama madem ki durum budur, o zaman Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ahmet Sever neden
(VATAN’a) onun adına konuşarak “İkinci kez adaylığının bazı Ak Partililer tarafından engellenmek istenmesine kırıldı ve üzüldü. Yeniden aday olabilir, neden olmasın” dedi? Ülke gündeminde bunca önemli, hayati sorun varken ve şimdi “daha çok zaman olduğu” söyleniyorsa o açıklama “gündemi çalmak, gereksiz yere günlerce işgal etmek” değil midir? Bu soru bir açıklamayı hak ediyor sanırım.
BARZANİ’YLE NE KONUŞULDU?
Davutoğlu, Barzani’den neyin sözünü almış oldu?.. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu kısa süre önce Barzani’yle konuşmaya gitti ve gülerek çekilmiş fotoğrafları da (Davutoğlu Suriye’de Esad’a karşı muhaliflerini destekleyerek yaptığımız politika hatasının da rolü sayesinde ve Barzani’nin direkt kontrolündeki Kuzey Suriye Kürdistanı oluşumunun arkasından onun yüzüne nasıl gülebiliyorsa, bunu başarmıştı), Barzani’nin “Türkiye’nin istemediği bir durum olmaz” benzeri alaydan farksız sözleri de ele güne hiçbir sorun kalmamış havası verdi. Oysa aynı sıralarda Irak sınırına yakın Şemdinli’de bu kez “Kuzey Kürdistan” provaları yapılıyor, çatışmalar sürüyor ve PKK lideri Karayılan “Dağlıca ve Şemdinli’ye giden tüm yolların kontrolünün 19 Haziran’dan bu yana PKK’nın kontrolüne geçtiğini, çevrede 3000 askeri bulunan Türk ordusunun o yollara giremediğini, operasyonun nedeninin de bu olduğunu” bildiriyordu.
İÇİŞLERİ BAKANI DOĞRULUYOR MU?
Dün Hakkari Çukurca’da 3 jandarma karakoluna eş zamanlı olarak yapılan saldırıda 6 asker, 2 korucu şehit oldu, 15 asker, 6 sivil yaralandı. Artık PKK “bu bölgede hakimiyet kurmak üzere” saldırı yaptığı için kaçmıyor da.. Karayılan “bundan sonra sınır ötesi, berisi kalmamıştır. PKK Şemdinli’de yerleşik haldedir” diyor. Kısacası bundan sonra terör aralıklarla değil, sürekli yaşanacak. Dünkü saldırıdan sonra İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin yaptığı açıklamada “Bölücü terör örgütünün ülkemizi bölme amaçlı hain gayretlerinin yoğunlaştığını, çatışmaların saatlerce sürdüğünü, Çukurca’da 14 teröristin etkisiz hale (öldü demek mi bu, nedir) getirildiğini” söylerken “23 Temmuzdan beri 115 teröristin öldürüldüğünü, Şemdinli’de PKK’nın yol kesme ve kesilen yolları mayınlama çalışması yaptıklarını, bu nedenle güvenlik güçlerinin ‘o bölgede tedbirli şekilde’ faaliyetlerini sürdürdüğünü” anlattı.
Bu sözlerde “Karayılan’ın söylediklerini doğrulayan” ifade var mı, yok mu? Bir yanda PKK saldırılarında şehitler vermeye devam ettiğimize göre bu da cevap bekleyen önemli sorulardan biri..
DEMİRTAŞ DALGA MI GEÇİYOR?
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş “Başbakan Şemdinli’de olanlarla ilgili çıkmalı, açık, net bilgi vermeli.. Her iki taraf da elini silahtan çekmeli ama önce onun konuşması lazım” demiş. Açıkça dalga geçer gibi bir konuşma.. “Başbakan’ın çıkıp açık, net açıklama yapması” kısmı değil, geri kalanı.. Dünkü yazımda ben de “net açıklama yapılmalı, gerçek hangisi” demiştim, bunu bizler sorabiliriz ama “PKK ile ortak hareket eden, onların her eylemini destekleyen, ‘ilk PKK saldırısı tarihi’nin yıldönümünü kutlayan” bir partinin başkanı soramaz. Karayılan “19 Haziran’dan beri yollar bizim kontrolümüzde, operasyon bu yüzden” diyor da Demirtaş olup biteni bilmiyor mu? “Her iki taraf elini tetikten” filan diyerek komik olmasın ve o da çıksın “kendi net açıklamasını” dürüstçe yapsın da aydınlanalım.
ÖZKÖK DE UNUTMUŞTU!
Ne tarafa baksanız karmaşa dedim ya, bir tane de Hilmi Özkök sorusu ve çelişkisi ekleyelim. Özkök, Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman’ın “muhtıra dediğimi hatırlamıyorum” sözüne karşılık “Doğrudur, insan her şeyi hatırlayamaz. 9 yıl geçmiş, yaşlanıyoruz da. Ama öyle şeyler vardır ki insan unutamaz ve hatırlamak zorundadır” demiş. Oysa kendisi de Ergenekon soruşturmasında ifade verirken bazı sorulara “aradan geçen zamanı ve yaşımı dikkate alın. Hatırlamıyorum” veya “benim dönemimde böyle bir araştırma yapıldığını sanmıyorum” gibi belirsiz cevaplar verdi.
Oysa çok genç veya kendisinden yaşlı çok sayıda insanın, TSK mensubunun yıllardır hapiste olduğu ve “hiç duymadıkları olaylarla ilgili iddiaları” bile cevaplamaları istenen bir davada o dönemin Genelkurmay Başkanı sadece “öyle şeyler”i değil, “her şeyi, her detayı hatırlamak” zorundadır. Soru; söylediğim doğru mu, yanlış mı Sayın Özkök?
ÜLKÜ ADATEPE VE CHP
Cumartesi günkü yazımda Hükümetin ve Ana Muhalefet Partisi’nin; Ata’nın manevi kızı Ülkü Adatepe’nin vefatı duyulur duyulmaz neden hemen başsağlığı mesajı yayınlamadıklarını, taziye ve cenazenin alınması için harekete geçmediklerini sormuştum.
Ne acıdır ki bu vatanın kurtarıcısına saygı anlamına da geldiği halde Hükümet’ten hiç kimse cenaze töreninde de bulunmadı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise oradaydı.. Bununla birlikte; yaptığım kısa araştırmada “kaza duyulur duyulmaz ilk harekete geçen”in Şişli Belediyesi ve Mustafa Sarıgül olduğunu, hemen olay yerine giden adamlarının cenazeyi Sakarya’da Jandarma’dan alabilmek için bir gün uğraştığını, derhal taziyeye gittiklerini ve Zincirlikuyu’da mezar tahsisini yaptıklarını öğrendim. Zaten Sarıgül’ü haberlerde de ilk andan itibaren görmüştük. Peki acaba “Atatürk’ün kurduğu parti”nin milletvekilleri ve lider Kemal Kılıçdaroğlu o sırada daha önemli hangi işle meşguldüler?
Bugünlük sorular bu kadar ama daha kaç tane cevapsız soru var bilseniz.. Saymak bile zor!
Yorum Gönder