Sayın Başbakan Erdoğan, her ne kadar “bu dalgalar bitsin!” dese de hiç biteceğe benzemiyor; zaten şarkısı da öyle: “Denizler durulmaz dalgalanmadan.” Sayın Erdoğan da bir daha üzerine gitmedi, eğer gitseydi, herhalde “yargıya müdahale” diye ifadesini alırlardı.
Baksanıza kaç yıl sonra Demirel’in “ifadesi”ne başvuruyorlar. Yine de kibar, nazik insanlar “Güniz Sokak”ta arama yapıp, Sayın Demirel’i sağlık muayenesinden geçirip “terör şubesi”ne götürüp ifadesini almıyorlar.
* * *
Celal Bayar da şükretmeli!
Celal Bayar, Türkiye’nin üçüncü cumhurbaşkanı, Atatürk’ün başbakanı, üstelik “27 Mayıs” darbesiyle devrilmiş, Yassıada’da yargılanmış, “yaşından dolayı” idamdan kurtulmuş bir siyasetçi...
Böyle bir insanı “darbeci” diye sorguya çekmezler ya!
Belli olmaz, hayat bu!
Eğer yaşasaydı, onu da “darbe övücüsü” diye içeri alabilirlerdi!
“Sayın Bayar mı darbeyi övmüş?” diyeceksiniz.
Bilinmez ki, rahmetli, eskilerin deyimiyle “komitacı”ydı, bazıları sevinsin Bayar “İttihatçı”ydı, gizli örgütte lakabı “Galip Hoca”ydı...
* * *
Her neyse, gelelim Bayar’ın darbeciliğine ya da “darbe övücülüğü”ne...
Önce tarih: 27 Nisan 1985.
Mekân: Hürriyet gazetesi...
Bayar, “Geride Kalan 65 Yıl”ı anlatıyor, soran da Arda Gedik...
“27 Mayıs darbesi”nden sonra “Ya Allah!” diyerek Harbiye’nin penceresinden atlayan İçişleri Bakanı Namık Gedik’in oğlu...
Arda Gedik soruyor:
“-Sayın Bayar, 12 Eylül harekâtını nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Dikkat edin, “12 Eylül darbesi” demiyor, “harekâtı” diyor.
Bayar’ın cevabı:
“-Bu soruya, prensiplerime göre cevap istemeyin. Bu konuda bu kış komünizm gelecek, diyen bir kimse olarak demokrasi anlayışım ve prensiplerim ne olursa olsun, 12 Eylül’ün karşısında olamam!”
Buyurun bakalım, Celal Bayar da böyle demişse.
* * *
Peki sonra:
“-12 Eylül harekâtı bir cunta hadisesi olarak vasıflandırılamaz. Bu harekâta, Türk ordusu hiyerarşik bütünlük ve disiplin içinde katılmıştır. 12 Eylül’ü, 12 Eylül’e takdim eden günlerin vukuatını unutarak değerlendirmek hatalıdır. Bu harekât, Türkiye’yi o gün içinde bulunduğu vahim ve ümitsiz durumdan kurtarmıştır.”
* * *
Şimdi ne demek istediğimizi anladınız mı?
Rahmetli Sayın Bayar yaşasaydı, “Gel buraya!” demeyecekler miydi?
Aleni darbe övücülüğünden...
Kenan Evren darbe yapmaktan, rahmetli Bayar da “darbeyi övmek”ten...
Allah korumuş!..
Yorum Gönder