Uykumuz kaçtı, çarşamba sabahı, gün ağarırken indik televizyonu açtık, elimizde kumanda, kanal kanal dolaşıyoruz.
“Samanyolu” televizyonunda ilginç, yarı canlı bir haber var. “Venüs” yerinden oynamış, evrende dolaşmaya başlamış, güneşle dünya arasına girecekmiş, gezi yedi saat kadar sürermiş, bu arada güneşle dünyanın ilgisi kesilirmiş, gece karanlığında dünya bunu fark etmiyormuş, çıplak gözle bakmak tehlikeliymiş, böyle bir olay belki yüz yıl sonra tekrarlanabilirmiş; ekranda “Venüs” nokta gibi görünüyor.
* * *
Heyecanlandık, diğer televizyon kanallarını dolaştık. Yok, yalnız “Samanyolu” televizyonunda türbanlı bir meslektaşımız var, bir bilim adamıyla söyleşiyor, konuyu açmaya çalışıyor.
* * *
Daha sonra diğer kanallara geçtik, bir satır bile haber yok!
Birkaç saat sonra gazete özetleri başladı, manşetleri veriyorlar, onlarda da haber yok, “Venüs” ayağa kalkıp dünya ile güneşin önüne geçmiş!
Kimin şeyinde...
* * *
Aklımıza meslektaşımız Dr. İsmail Kapan’ın kitabı geldi, ilginç bir isim: “Bahar Sancısı”(*)
Tepemiz atınca “Ne Şam’ın şekeri, ne Arabın yüzü” deriz ya, İsmail Kapan bunu değiştirmiş:
“Hem Şam’ın şekeri, hem Arabın yüzü” demiş...
Yani hem Şam’ın şekerini de tadacaksın, hem de Arabın yüzünü göreceksin.
* * *
Ortadoğu’da kan gövdeyi götürüyor, ölenlerin sayısı bile belli değil, Suriye’de her gün yüzlerce insan, hele Irak’taki katliam, bir milyon insan demokrasi, özgürlük, insan hakları diye diye öldürüldü.
Birkaç yürekli çıkıp, “Hadi oradan, hepsi petrol uğruna gitti!” demeseydi...
İsmail Kapan’ın çektiği fotoğraf şu:
“Peki etrafımızda bütün bunlar olup biterken, ülkemizdeki medya organları nelerle meşgul acaba? Tek kelimeyle özetlemek mümkün: MAGAZİN!... Evet, dünyayı magazinden ibaret sanan medyamız; her zamanki gibi ‘Vur patlasın, çal oynasın’ havasında. Hani Orhan Veli’nin o ünlü mısraları var ya; ‘Ne atom bombası, ne Londra Konferansı/Bir elinde cımbız, bir elinde ayna; umurunda mı dünya!’ Türk medyasının şu sıralardaki en önemli manşetleri; hangi ünlü nerede tatil yapıyor, hangi işadamı eşini kimle aldatıyor, bilmem hangi sözümona sanatçı veya gazetecinin icra-yı rezalet görüntüleri vs. Televizyon kanalları ya sabahın köründen itibaren artık iyice seviyesizleşen televole programlarını yahut da tatil beldelerinden plaj görüntülerini canlı yayınlıyor.
Gazetelerdeki ‘sosyal içerikli!’ makale ve yorumlar da hepten pespayeleşti. Türk toplumunun ahlak-namus, iffet gibi değerlerini çağdaşlık ve modernlik adına öyle tahrip ediyorlar ki, tam bir felaket.”
* * *
Yanlış mı?
“Venüs”, “Güneş” ile “Dünya”nın arasına giriyor, tek satır yok, ama Türkiye’nin en birinci gazetesinin birinci sayfasında, o gazetenin en birinci yazarının “teke zortlaması” üzerine yazılmış bir yorumu var...
“Kart teke zortlaması” da diyebilirsiniz.
(*) Babıali Kültür Yayıncılık
Yorum Gönder