SEVGİLİ okuyucularım, yıllardır gün geçmiyor ki, bu özel yetkili mahkemelerle yatıp kalkmayalım. Yüzlerce insan bunlar tarafından tutuklandı. Bir tutuklandınız mı, bir daha bırakılma şansınız yok.
Şimdi biraz geçmişe dönelim, olanları bir kez daha anımsayalım. Önce ortaya Ergenekon silahlı terör örgütü iddiası atıldı. Ülkemizin bir sürü yurtsever insanı tutuklandı.
Sabahın köründe polis tarafından evler ve işyerleri basılıyor, gözaltına alınanlar yaka paça götürülüyordu. Her sabah birkaç baskın vardı.
Asker, sivil, siyasetçi, gazeteci, işadamı, üniversite hocası ve rektörü, Allah ne verdiyse götürülüyordu. Giden gelmiyordu .
Hele baskınları yöneten özel yetkili savcı Zekeriya Öz vardı ki, Türkiye’ye korku salan adam olmuştu. Sonra görevden almak zorunda kaldılar. Şimdi ne yaptığını, ne işle uğraştığını bilemiyorum!
O günlerde AKP’nin HSYK’sı bazı olayları gözden kaçırmıştı! Bu özel yetkili mahkemelerin hakimleri arasında tutuklanan sanıkların tahliye talebini kabul edenler vardı.
Bu durumu gören HSYK pirelendi, o hakimlerin tamamı görevden alınıp başka yerlere atandı. Böylece dikensiz gül bahçesi oluşturulmuş oldu.
***
Ergenekon sanıklarının tümü halen tutuklu. İş o boyuta geldi ki, Türkiye’nin en seçkin insanları “Terörist” oldukları iddiasıyla hapis yatıyor. Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ onlardan sadece biri!
Prof. Dr.Mehmet Haberal, gazeteci Mustafa Balbay, İşçi Partisi Başkanı Doğu Perinçek, Tayyip’i kızdıran kitapların yazarı Ergün Poyraz ve daha niceleri bu davadan tutuklu.haberguncel.blogspot
Üstelik davaların tümü birleştirildi, onlar şimdi Danıştay katili Alparslan Arslan’la aynı örgütten oldukları iddiasıyla yargılanıyor!
Davanın ne zaman ve nasıl biteceği belli değil. İşler iyice karışmış durumda. Bunun yanıtını o davanın hakimleri ve savcıları bile bilmiyor .
Sadece Türkiye değil, Avrupa ve dünya kamuoyu da artık şu gerçeği gördü:
“Ergenekon davası siyasidir. Hukuk ve insan hakları çiğnenmektedir. Bu özel yetkili mahkemeler rejimin üzerinde bir güç olarak görev yapmaktadır.”
***
Yukarıda yazdıklarım, Balyoz davası için de aynen geçerlidir. Yine bu özel yetkili mahkemeler tarafından Türk Ordusu’nun yüzlerce subayı tutuklanmış durumda. İçlerinde emekliler var, halen görev başında olanlar var.haberguncel.blogspot
Orgeneraller, general ve amiraller, albaylar, yarbaylar...
Pek çoğu kurmay, pırıl pırıl karacı, havacı, denizci, jandarma subaylar...
Muvazzaflar askeri cezaevlerinde, emekliler Silivri’de yatıyor. Tahliye talepleri asla kabul edilmiyor. Bırakın kendilerini bir yana, aileleri de perişan oldu.
Yaptıkları iddia edilen telefon konuşmaları, ya da kendi aralarında yapılan konuşmalar dinleniyor, anında internet sitelerine düşüyor,yandaş medyada çarşaf çarşaf yayınlanıyor.
Haklarında üretilen ve savcılık iddianamesine konu olan belgelerin düzmece-sahte olduğunu defalarca kanıtladılar ama kim takar!
***
Bütün bu özel yetkili mahkeme duruşmalarında çok ilginç bir olaya daha tanık olduk. Mahkemede sanıkları savunan bazı avukatlar hapis cezası alıp tutuklandı. Bazıları hakkında suç duyurusu yapıldı. Çok sayıda sanığa duruşmalara katılma yasağı verildi, üstelik suç duyurusunda bulunuldu. Doğu Perinçek bu yüzden yeniden hapis cezaları aldı!
Savunma hakkı kısıtlanıyordu. Adaletin ve yargının hiçbir aşamasında kabul edilecek bir durum değildi.
Burada yukarıdan beri çok kısaca, çok özetle anlattıklarım, bu özel yetkili mahkeme hakim ve savcıları tarafından bir gün olsun umursanmadı.
Onlar ellerindeki gücü istedikleri gibi kullanıyor, dediğim dedik diyor ve Türkiye’yi adeta oralardan yönetiyordu.
***
Evet, bu özel yetkili mahkemeler artık devlet içinde devlet olmuş durumda.
Bu “Devlet içinde devlet” sözünü önceki gün Tayyip söyledi.
1- Türkiye’nin siyaseti şimdi bu özel yetkililerin elinde. Son seçimde halk bu tutuklulardan sekiz kişiyi milletvekili seçti. Hiçbiri bırakılmadı.
CHP’den Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay, MHP’den Engin Alan ve BDP’den beş kişi olmak üzere toplam sekiz milletvekili tutuklu... Ve tahliye edilmiyorlar!
Meclis’te sekiz milletvekili önemlidir... Ve siyasetin kaderinin bile bu mahkemelerin elinde olduğunun göstergesidir.
2- Türk Ordusu’nun geleceğini de bu mahkemeler belirliyor.
Şu anda 70 dolaylarında general, amiral ve subayımız tutuklu. Bunların çoğu terfi sırasında olan subaylar ve bunlara “Darbeci” damgası vuruldu.
Önümüzdeki 30 Ağustos günü Yüksek Askeri Şura toplanıp terfi-emeklilik kararlarını verecek. Peki bu komutanların durumu ne olacak?
Dikkat ediniz, böylesine önemli bir olayı, kimlerin terfi edeceğini, kimlerin emekli olacağını şu anda Genelkurmay bile bilmiyor!
Ya kim bu süreci yönetiyor?
Özel yetkili mahkemelerin hakim ve savcıları! Türkiye’nin siyasetini, Meclis’in yapısını, Türk Ordusu’nun komuta kademesini artık onlar yönlendiriyor!
Olacak iş değildir. Şimdi işin son aşamasına tanık oluyoruz.
Balyoz davasında mahkeme, sanıkların savunmasını durdurdu. İddialara göre amaç, cezalarını 30 Ağustos gününe kadar kesip işi bitirmek ve tutuklu komutanların Türk Ordusu’ndan tasfiye edilmesini sağlamak.
Peki bu mahkemeler kaç kişiden oluşuyor? Kesin sayıyı bilmiyorum ama İstanbul, Ankara ve Diyarbakır için bilemediniz toplam 60 hakim ve savcı.
***
Bu mahkemeler hakkı ve hukuku çiğnedi. Nice masum-suçsuz-günahsız insan, bir inatlaşma ve güç gösterisi uğruna boş yere hapiste çürütülüyor. Bütün bu yaşananlar sonrasında özellikle
AB ve ABD kamuoyunda, güçlü bir kanı oluştu:
“Bunlar AKP’nin karşıtlarını yargılayan özel mahkemelerdir. Bir kez tutuklanan, hiçbir biçimde bırakılmamaktadır. Böyle bir güç hiçbir demokraside olamaz. Bu gücün azaltılması gerekir.”
İktidar baktı ki bu işin sonu yok, ciddi biçimde ürktü. Aksi takdirde özellikle AB ile kötü giden ilişkiler daha da kötüleşecekti. Üstelik Türkiye kamuoyu ve hukukçular da ciddi biçimde rahatsızdı. İş o boyuta geldi ki, nasırına basılan Tayyip şimdi feryadı basmak zorunda kaldı:
“MİT Müsteşarı’nı bile sorguya çağırdılar. Demek ki haddinden fazla bir yetki alanı doğmuş. Devletin işleyişine çomak sokuluyor. Çizmeyi iyice aştılar. Biz devlet içinde devletiz havasına giriliyor. Tutuksuz yargılanması mümkünken tutuklu yargılanan insanlar var. Bunlar yargıyı da zor duruma sokuyor. Yargıya güven şimdi iyice azalmaya başladı...”
Öte yanda ise Türkiye’yi ABD’den yöneten Fetullah cemaatinin medyası feryada başladı:
“Aman haa, bu mahkemelerin yetkisi azaltılmasın! Yoksa darbe olur!”
Tayyip’in bu konuda ne yapacağını, ne yaptıracağını hep birlikte göreceğiz. Göstermelik konuşup konuşmadığını, milleti kandırıp kandırmadığını yakın zamanda anlayacağız.
Eğer sözlerinde samimi ise bu gidişe son verir, Türkiye’yi özel yetkili mahkeme savcı ve hakimlerinin yönetmesinden kurtarır.
Aksi takdirde keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.
Böylesi görülmedi
Dünkü yazımda AKP Bozkurt ilçe başkanı olan Naim Köse isimli şahsın kendi facebook sayfasındaki özel bir cümleyi sizlere duyurmuştum.
“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya kiralıktır, ya da satılık.”
“Başı açık olan, örtünmeyen milyonlarca kadınımıza açıkça hakaret ediyor ve onlara orospu demeye getiriyor” diye yazmıştım. Dün bu şahıstan bir açıklama geldi: Bu yazı kendi facebook sayfasına, bilgisi dahilinde olmadan (!) oğlu tarafından konulmuş Zor durumda kalınca suçu oğluna atıyor Böylesini hiç görmemiştim.haberguncel.blogspot
Sonra da Mevlana'nın sözleriyle şöyle diyor: “Her söze verilecek bîr cevabım vardır. Ben önce söze bakarım sözmü diye. Sonra söyleyene bakarım, adam mı diye.”
Korkunca suçu oğlunun Üzerine atan şahıs, bir de “Adamlıktan” söz ediyor!
Yorum Gönder