İlker BAŞBUĞ; 'Yıllarımızı terörü bitirmeye adadık PKK ile aynı davada yargılanıyoruz'

Ergenekon’dan tutuklanan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Silivri’nden avukatı aracılığıyla SÖZCÜ’ye mektup gönderdi.
Mektupta askerlere yapılanları ‘akıl tutulması’ olarak değerlendirdi...

Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, İnternet Andıcı soruşturması kapsamında 6 Ocak’ta tutuklanmıştı. Başbuğ’un davası Ergenekon Dava’sıyla birleştirildi. Başbuğ, Silivri Cez...aevi’nden avukatı aracılığıyla mektup gönderdi. İşte Paşa’nın mektubu: 28 Ağustos 2008’de Genelkurmay Başkanı oldum. O gün yaptığım konuşmada “Cumhuriyetin diğer temel niteliği ise demokrasidir. Türk Silahlı Kuvvetleri demokrasiye ve demokratik kurallara karşı saygılıdır” demiştim. 16 Eylül 2008’de yapılan iletişim toplantısında, birinci görevimizin, bölücü terör örgütü ile mücadele olduğunu söyledim.

“Terörist ilan edildik”

Emekli olduktan bir süre sonra, emrimde görev yapan arkadaşlarımla “terör örgütü kurmak veya üyesi olmak ve yönetmekle” tutuklandık. Bizlere karşı yöneltilen suçlama Karargahta hazırlanmış olan İnternet Andıcı’nın bir suç belgesi olarak kabul edilmesiydi. Bu iddiaya göre, görevdeki günlerinin büyük kısmını büyük bölümünü terörle mücadeleye ayıranlar, şimdi terörist olmuşlardı. Cebir ve şiddet kullanarak, Hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmekle suçlanıyoruz. Böyle bir durum ancak akıl tutulmalarının olduğu, vefasızlığın ve vurdumduymazlığın atbaşı koşturacağı zamanlarda yaşanabilir.

Aynı kefeye koydular

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, son alınan birleştirme kararıyla da, bizler yani yıllarını terörle mücadele içinde geçirenler, daha önceleri PKK, İBDA-C ve TİKKO terör örgütünde terör eylemlerine katılanlarla aynı dava çatısı altına, aynı pota içerisine konulduk. Bütün bu yaşananlar, mantığın, aklın, vefa duygusunun, onur ve şerefin unutulduğu, ayaklar altına alındığı anlamına mı gelmektedir?

Düşman önce subayları öldürür

HÜKÜMETİ yıkmaya teşebbüs ve terör örgütü yöneticiliğinden ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istemiyle tutuklu yargılanan emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, dışarıda yazmaya başladığı kitabını Silivri Cezaevi’nde bitirdi. “20. Yüzyılın En Büyük Lideri: Mustafa Kemal” adlı kitap bugün Remzi Kitabevi’nden piyasaya çıkıyor. Başbuğ kitap için, “Ne biyografi, ne de tarih kitabı” dedi.

1881’den 1923’e

Kitap Mustafa Kemal’in doğum tarihi 1881 ile Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923 yılları arasını kapsıyor. İlker Başbuğ, “Türkiye’de tarihin iki mucizesi gerçekleşmiştir. Birincisi bilgi çağının öncesinde akıl ve bilgiye inanarak bunlardan beslenen Mustafa Kemal Atatürk’ün doğuşu, ikincisi ise Atatürk’ün laik, demokratik ve uygar bir ulusun yaratılmasını emsalsiz bir dehayla gerçekleştirmiş olmasıdır” diyor. İşte kitaptan bazı bölümler:

Hocasına karşı gelmiş

Bir gün derste ayağa kalkar. Hocası oturmasını söyler fakat o bacaklarının uyuştuğunu söyleyerek oturmayı reddeder. “Bana karşı mı geliyorsun?” diyen hocasına, “Evet size karşı geliyorum” diye cevap verir. Diğer öğrenciler de ayağa kalkıp hocaya karşı gelince, hoca ödün vermek zorunda kalır.

‘Ordu siyasetle uğraşmasın’

22 Eylül 1909’da İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ikinci kongresine Mustafa Kemal de katıldı, görüşlerini şöyle dile getirdi: “Ordu mensupları cemiyet içinde kaldıkça millete dayanan bir parti kuramayız, ordu da zaafa uğrar. Ordu ile cemiyeti ayıralım. Cemiyet tam manasıyla bir parti halinde milletin bünyesinde kök salsın. Ordu da asıl vazifesiyle uğraşsın. Bundan sonra askerlerin herhangi bir partiye, siyasi teşkilata girmelerini önleyecek kanuni yaptırımlar koyalım.” Önerileri reddedilen Mustafa Kemal’in Cemiyet ile ilişkisi kesildi, bazı iddialara göre öldürmeyi bile düşündüler. 3 yıl sonra İttihat ve Terakki hükümeti askerlerin siyasetle uğraşmasını yasaklayan kanun koydu.

“Bulgar’a niye yenildik”

Mustafa Kemal, Şakir Zümre’ye Sofya’da ateşe militer iken opera seyrettikten sonra şöyle diyor: “Balkan harbinde Bulgarlara neden yenildiğimizi şimdi daha iyi anlıyorum. Baksana operaları bile var, sanatkar yetiştirmişler. Böyle bir sanatı yaratan toplum, kolay kolay yok edilemez. Bizim memlekette de operaya sahip olacağımız gün gelecek mi?”

“Ya istiklal, ya ölüm”

Mustafa Kemal 31 Temmuz Afyon’da subaylara hitap ediyor: “Şahsi ve özel hayatları itibariyle de subaylar fedakarlar sınıfının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler. Çünkü düşmanlarımız herkesten evvel onları öldürürler. Onun yaşamak için bir çaresi vardır; şerefini korumak! Halbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır. Dolayısıyla subay için ya istiklal, ya ölüm vardır...”

“Kürtlüğe sınır çizmek “

Kürt meselesi bizim, yani Türkler’in menfaatine olarak da katiyen söz konusu olamaz. Fakat yoğunluklarını kaybede kaybede ve Türk unsurlarının içine gire gire öyle bir sınır hasıl olmuştur ki. Kürtlük namına bir sınır çizmek istersek Türklüğü ve Türkiye’yi mahvetmek lazımdır.
Etiketler:

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget