Çingenelerin hakkını yiyenler - Rıza Zelyut

Bana göre; Çingeneler; yeryüzünün en renkli halkıdır. Onlara Roman denilmesini de Çingene kimliğine bir hakaret kabul ederim.
Büyük bölümü göçebe olan Çingenelerin bir kısmı; zaman içinde büyük şehirlerin kenarlarına yerleşmişlerdir. İstanbul'daki Sulukule de böyle bölgelerden birisiydi. Surların hemen içindeki o dar bölgede, iki katlı çingene evleri, kendine özgü bir dünya idi. 1980'lerde; arkadaşlarla ikide bir Sulukule'ye gider; dansöz oynatır; para yapıştırırdık. Ama orası; asla bir fuhuş bölgesi değildi.
Şehrin içindeki bu çok özel alana; sonunda göz dikti rantçılar. Çingene kültürünün yaşatıldığı bu bölge, AKP  hükümeti tarafından 2006 yılında Yenileme Alanı ilan edildi. Bunun anlamı şu idi: 'Biz bu bölgeye el koyuyoruz; sizi de buradan atacağız.'
Öyle de yaptılar...
Şehrin içindeki Çingeneleri; İstanbul'un uzaklarındaki Kayabaşı Köyü'ne sürdüler. Sulukule'yi ise yıkıp yerine TOKİ üzerinden lüks konutlar yaptılar. AKP'li Fatih Belediyesi bu konakları; ileri gelen partililere pazarlayacaktı.

HUKUK DUR DEDİ AMA
4. İdare Mahkemesi; bu haksız ve hukuksuz işlemi iptal eden bir karara imza attı.  Söylenen şudur: 'Bu iktidar; korunması gereken alanları korumuyor; çıkarcıların hizmetine açıyor; tarihsel dokuları mahvediyor. Bu yıkım ve yerine yeni konut yapılması, yasadışıdır,  yanlıştır.'
Bu yıkımın yanlışlığını UNESCO'ya bağlı Dünya Mirası Komitesi söylemişti.
Mimarlar Odası söylemişti.
Ama bu bölgeyi koruması gereken 6 yıl önceki Kültür Bakanı; kültürel mirasın yıkılması için imza vermişti.
Ayıp değil mi?
Bu iktidarın; İstanbul'da birilerine  lüks konut yeri açmak için kentin tarihini buldozerlerle yıkması ayıp değil mi?
Ya Çingenelere yapılan zulüm ne olacak?
Gidip konuştum... Hepsi perişan... 'Sulukule'de iken çiçek satarak üç beş kuruş kazanıyorduk. Şimdi ne yapacağız? Bu evleri mi yiyeceğiz?'  diye yakındılar.
***
Bir sözüm de TOKİ'cilere ve Fatih Belediye Başkanı'na...
Arkadaşlar; bu yoksul; bu çaresiz insanların elinden onların evlerini alıp yıkıyor; yerine konaklar yapıyor; kendi adamlarınıza pazarlamaya hazırlanıyorsunuz. Bunu vicdanınız kabul eder mi?
Hadi vicdanınız gezmeye gitmiş; inancınız kabul eder mi?
Sizler ki Müslümanlıkta kimseye fırsat vermiyorsunuz. Var mı Müslümanlıkta fakir fukara/garib guraba evlerine el koymak; onları şehirden atıp oralarda keyf çatmak?
Hukuk size dur dedi ama acaba duracak mısınız?

NEREDE O KURULLAR?
Şehirlerin kültürel, doğal ve tarihsel dokularını korumak üzere Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları oluşturulmuştur. Kültür Bakanlığı'na bağlı olan bu kurullarda bağımsız uzmanların çalışması gerekiyordu.
AKP iktidarında; şehirlerin kültürel alanlarının ranta açılması için işte bu kurullar siyasi gücün emrine sokuldu. Böylece; hükümet ne isterse koruma kurulları onu yapan emireri kurullara dönüştürüldü.
Sulukule gibi tarihi bir bölgenin yıkılıp yok edilmesinde sorumluluğu olanlardan birisi de  bu koruma kurulları olmalıdır.
Nerede bir boşluk buldularsa oraya bina diktirdiler. Boğaziçi köprüsünün hemen yanında üç kazık gibi yükselen  beton canavarından tutun da kavşakların tam ortasına yapılan alışveriş merkezlerine kadar...
Yazık değil mi İstanbul'a? Birilerini zengin etmek adına bu dünya başkentine kıyanlar; bu vebalin altından nasıl kalkacaklar acaba?

ALLAH RAHMET ETSİN
Ülker adı; çocukluğumda hoş bir ağız tadı gibi geliyordu bana. Radyodaki Ülker reklamı da ağzımı sulandırırdı.
Bugün bir küresel marka haline gelen Ülker'i kurup büyüten Sayın Sabri Ülker  vefat etti.
Bir insana bile iş yaratan insan benim gözümde kutsal iken binlerce insanın çalıştığı bir firma yaratan Sabri Bey'e Allah'tan bol bol rahmet dilemek bir insanlık görevidir. Cenazesi dün kaldırılan rahmetli Sabri Ülker'in ışıklar içinde yatmasını Allah'tan diliyorum.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget