Avrupa'daki Yahudilere mektup

2012 yılındaki habere bakın: 'Fransa'nın güneyindeki Toulose kentinde, motosikletli bir saldırgan Ozar Yahudi Okulu'nun hemen dışında çevreye ateş açtı. Saldırıda üçü çocuk dört kişi öldürüldü.'
Avrupa uygarlığının merkezi sayılan Fransa'da durum bu... Bu ülkedeki Yahudi okulları polis koruması altında imiş.
Peki Almanya'da durum nasıl?
Tıpkı Fransa gibi... Alman faşistleri şimdilik Türklerle uğraşmayı sevdiklerinden Yahudiler biraz nefes alabiliyorlar. Ama ileride Yahudiler tek hedef haline gelecektir. Çünkü; Avrupa'nın ruhu budur.
Buradan Avrupa'daki Yahudi dostlarıma sesleniyorum:
O Avrupa denilen coğrafyayı sizler benden daha iyi tanıyorsunuz. O çanak içindeki insanların ruhunu ırkçılık zehirlemiştir. Bir de 'kendilerini haklı ve doğru' görürler ki bu tavır; onları onulmaz hasta yapar. Bu mikropla hastalanmış bir coğrafyada yaşamak zordur.
Fakat; sizlerin tarihsel bir dostunuz vardır: Türk milleti...
Bu millet dün olduğu gibi bugün de sizi kucaklamaya; arasında eşit ve özgür bireyler olarak görmeye hazırdır.
Türkiye'de Yahudi karşıtlığı bir devlet politikası olmamıştır; olmayacaktır da... Türk milletinin toplumsal ruhunda sürekliliği olan böyle azgın sapmalar yoktur, olmayacaktır da.
Başta ben; kendi evimi sizlere açmaya hazırım.
Benim gibi binlerce Türk evladı da sizi samimiyetle kucaklamaya hazırdır.
Unutmayın: Türkiye de İsrail gibi sizlerin rahat edeceğiniz bir iklimdir...
Ne zaman isterseniz buyurun...
FAKİR FUKARANIN PARASI
Atalarımız ne güzel demiş: 'Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.'
Bunu biraz değiştirerek zamana uyarlayalım: Alma fakir fukarının parasını cihat yapacağım diyerek; çıkar aheste aheste...
Necmeddin Erbakan öldükten sonra çocukları miras yüzünden birbirlerine girdiler.
Yalılar, fabrikalar...
Meğer bu mülkler Erbakan hocanın kapatılan partilerinin malı imiş. Dini bütün hocamız; devlete kalmasın diyerek kendi yakınlarının üstüne geçirtmiş parti mallarını.
O mallar yüzünden şimdi çocuklar birbirlerine girdiler. Girdiler de yüzünden kavga ettikleri o malı mülkü kendileri mi kazandılar?
Ne gezeeer?
Türkiye Müslüman değil; bizler de patates dinindeniz ya...
İşte bizi Müslüman etmek; bunun için de Milli Görüş adına cihat yapmak politikasıyla ortaya çıktı Erbakan hoca. Bu politika ile kendisine inanan insanlardan topladı o malı mülkü. O insanlar da fakir fukara (garib guraba) idi.
Şimdi garib ü gurabanın parası için mücahit Erbakan'ın mücahit oğlu ile mücahide kızları 'Yok sen çok aldın, yok bana az verdiniz!' kavgası yapıyorlar.
Kuran ile Allah ile aldatmak nedir derseniz; en açık cevabı bu değil midir?
Din üzerinden politika yapanların çocuklarının bu hali; Erbakan taklitçilerinin ilerideki halini göstermiyor mu?
Ey benim fakir fukara kardeşlerim! Din adına yürütülen politikaların yalı ve fabrika politikası olduğunu ne zaman anlayacaksınız?
DARBECİLİK BUDUR
İktidarımız; kamuoyuna, 'Darbecilerle mücadele ediyoruz.' havası atıyor ama darbe kurumlarını da tepe tepe kullanıyor. Sadece Giresun Üniversitesi rektörlüğü için çevrilen dolaplara bakın yeter.
Bu üniversiteye rektör atanacak. Atamayı YÖK'ün belirlediği adaylar içinden Cumhurbaşkanı Gül yapacak.
Rektörlük için profesörler başvuruyor. Oradaki akademisyenler de oy vererek tercihlerini gösteriyorlar.
İşte bu adaylardan bir akademisyen 31 oy, bir diğeri 29 oy, öbürü ise sadece 1 oy alıyor.
YÖK; rektörlük için işte o 1 oy alan Murat Teker'i aday gösteriyor.
O 1 oy alan zat-ı muhterem de 'Hizmet edip hayır duası almak isterim.' buyuruyor.
***
YÖK; 12 Eylül darbesinin en katı kuruluşu ama iktidar ve bağlantıları tarafından böyle kullanılıyor.
Seçime saygı yok, oy hakkına saygı yok. Oy, sadece iktidara verilirse kutsal kabul ediliyor.
Darbe kurumlarını böyle seven; böyle koruyan bir yönetimin darbe ile hesaplaşması mümkün müdür?
İnanan var ise gitsin bir akıl sağlığını kontrol ettirsin...
Yorum Gönder