Sahtecilik Günleri Başlarken

Üniversite sınavı yaklaşıyor. Her yıl olduğu gibi, özellikle de lise son öğrencilerimiz..
Yine sahte sağlık raporu peşine düştüler...
Sahte rapor demek..
Patates mühürlü rapor demek değildir.
Sahte rapor..
Veren doktorun..
Alan öğrencinin..
O raporu talep eden / kabul eden okulun..
Bile bile ve örgütlü bir biçimde
Sahtecilik yapması demektir...
Aslında “özel yetkili savcıların” ilgi alanına girer.
Ne yazık ki bu “örgütlü sahtecilik” devlet eliyle kurumsallaşmış..
Ve Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı şemsiyesi altında
Yürütülmektedir!
Çocuklar elbette geleceğimizin güvencesidir.
Ama o çocukların, kendi geleceklerini sahte sağlık raporu ile kurmaya zorlanması neyin nesidir?
Çocuklarımıza, eğriyi doğruyu, dürüstlüğü, erdemi daha tam öğretemeden..
Onları hasta olmadan hasta raporu almaya zorlamak..
“Dindar nesil” diyerek, “sahteci nesiller” yetiştirmek değil midir?Hasta olmadan hasta raporu almak / vermek..
TCK’ye göre “sahte evrak” suçunu oluşturur!
Sağlıklı öğrenciye hasta raporu alarak çarpık sağlık sistemini düzeltmek..
Hastalıklı bir yoldur.
Bu yol, doktorluk mesleğini de hasta etmekte!
Hiçbir meslek grubu, böylesine yoğun ve bu türden bir sahtecilik talebine alenen muhatap olmuyor.
Hiç kimsenin aklına bir karakola gidip de, polise “Zordayım. Sigortadan para alacağım. Arabam hasarlı diye bir rapor verir misin?” demek gelmiyor..
Ama vatandaş aile hekimine koşup, “Aman doktor, oğlum zorda.. Sınava hazırlanıyor, ne olur bir rapor!” diyebiliyor.
Bunun örgütlü bir suç olduğunun kimse farkında değil.
Sınavlar öncesi yaşanan bu ikiyüzlülüğün çözümü, Bakan Ömer Dinçer’in elindedir.
Lise son öğrencilerine “Rapor gerekmeden, en az 45 gün devamsızlık hakkı” tanımak!
Çünkü hasta olmadan rapor almak bir hak değildir.
Aksine başta doktorluğu, hastalığı, öğrenciliği ve topyekûn toplumsal ahlakı çığırından çıkartmaktır!
Bahar’a ve ‘Yeni’lere Yenilmeden...
Aşkın en büyülüsü bireyseldir. Ve sadece ateşinin düştüğü kalpleri ilgilendirir.
Toplumu ilgilendirmez.
Ancak..
Abartılmış İktidar Aşkı
ve Para Aşkı..
ile özellikle ve öncelikle..
Amerika Birleşik Devletleri ilgilenir.
Hele “âşıklar” önemli askeri, siyasi ve iktisadi bölgelerin âşıkları iseler..
Daha da çok ilgilenir.
***
Amerika dünyadaki tüm büyük iktidar ve para âşıklarını denetim altında tutmak ister.
Kafasına göre takılmak isteyenlerle..
Aşklarını izinsiz abartanları ise cezalandırır.
Bunu…
Demokrasi-Barış-Özgürlük getirme süsü vererek
Doğrudan..
Ya da bahar geliyor diyerek yapar.
Saddam birincisine..
Kaddafi, Mübarek ikincisine örnektir.
Sıraya Beşşar Esad’ı koymuş görüyor.
Arap baharlarının bir tür operasyon olduğu da iyice ortaya çıkıyor.
Dün, dünya medyası Beşşar Esad’ın 20’lik sevgilileriyle aşk yazışmaları ile meşguldü.
İki gün önce de eşi Esma’nın binlerce Avro’luk kırmızı ökçeli ayakkabılarıyla.
Sıra Esad’ın bir internet sitesinde bir kasetinin yayımlanmasına geldi.
***
Demokrasi – özgürlük – barış kitleler için sihirli kavramlardır..
“Yeni” sözcüğü ise yeniden sihirli hale geldi.
Yeni Libya,
Yeni Mısır, Yeni Suriye..
Yeni Ortadoğu...
Tanrı ülkemizi de “Yeni Türkiye” olmaktan..
Ve baharlardan esirgesin.
Özellikle de..
Nevruz’un “Bahar” anlamına gelmesinden yararlanmak isteyenlerden…
Kırmızı Pabuç Güvencesi
Batı medyası ve yerli muhalifler, Suriye Başbayanı (First Lady) Esma Esad’ın kırmızı tabanlı yüksek ökçeli ateş pahası ayakkabılarını rejimin zaafı gibi gösteriyor.
Çok şükür bizim böyle bir zaafımız yok.
Yani aşağı yukarı yok.
Bu konuda güvenceyi, o cenahı çok iyi izleyen Ahmet Hakan köşesinde vermişti:
“Emine Hanım boş vakitlerini vitrin bakarak geçiren bir alışveriş hastası değildir. Bu yüzden ne ‘Louboutin’ bilir, ne de yüzde yüz yerli ‘Nursace’den çakar... Hayrünnisa Hanım ise markaların hepsini pek iyi bildiğinden, ‘kırmızı tabanlı ayakkabıları’ ile önce ‘Louboutin’ imajı verir, ardından da ‘Ne Louboutin’i! Nursace canım! Yüzde yüz yerli’ sonucunun çıkmasına neden olarak puan kazanır!”
OKURUN AMBLEM FERYADI
Paranın amblemi projesi 100 milyon (yani trilyon) TL’nin çöpe atılması değil, birilerinin kasasına doldurulmasıdır.
Amblem para için gerekli olsaydı $ işaretini Amerikalılar dolarların üstüne basarlardı.
O garip çengelli TL işaretini basmak için onca para yetmezmiş gibi bir de piyasadaki tüm banknotları toplayıp yakmak ve yenilerini basmak cehennemlik günah, Silivrilik suçtur!
M. Şevki Eryılmaz - ESKİŞEHİR
Yorum Gönder