Yargıya Silivri Dersleri - Cüneyt Arcayürek

Yargıya Silivri Dersleri
Başbakan RTE, birkaç gün önce şöyle bir açıklama yaptı:
“PKK Suriye’de yapılanırsa
müdahalede bulunuruz.”
Ne var bunda? RTE bu! Aylardır müdahale sözcüğü zaten ağzından düşmüyor. Haklısınız.
Ama bu kez farklı. Kuzey Irak’ta kadim dostu Barzani’nin Kürt Kürt’ü vurmaz bahanesine sarılıp Kandil Dağı’nda yan gelip yatan PKK’ye bir kardeş örgüt (PYD) birden doğuverdi Kuzey Suriye’de.
Şafak attı bizimkinde. PKK ile baş edemezken K. Suriye’de PKK’ye yakınlığından söz edilen bir başka örgüt kuruldu.
Bizimki müdahale sayfasını yeniden açmak zorunda kaldı.
Baştan beri yazar durursun; RTE, ne K.Irak’a ne de yeni oluşmalar içindeki K.Suriye’ye müdahale edemez diye.
RTE, Suriye sınırına, namlusu Suriye’ye çevrili tanklar yığıyor.
Olabilir. Fazla önemsemeyin tankları, taburları… Esad’ı bir türlü düşüremeyen RTE; bırakalım birazcık savaş oyunlarıyla teselli bulsun!
Suriye politikası iflas etti; lakin RTE’de çare tükenmez.
Müdahale yoksa Barzani var dedi; Erbil’e saldığı Davutoğlu da Kürt aşiret reisine “hassasiyetlerimizi” iletti ve sonucunda “mesajlarımızın” alındığını ilan etti.
Barzani’nin aldığı mesaj terörle mücadelede ortaklık.
Barzani, daha önceleri gibi, Türkiye’ye çaresiz olduğu şu sırada ters bir davranış göstererek karşına almak istemiyor. Tamam, evet, anlaştık diyor ve oluşmaları zamana bırakıyor. Türkiye’yi bir kez daha bal gibi uyutuyor.
***
Geçen akşam TV’lerde gezindim. Birinde Alevi sorunu. Bir başkasında Yalçın Doğan’ın Mehmet Altan’ın bu memlekette demokrasinin nasıl gün ve gün eriyip gittiğini örnekleriyle açıklamalarına; yaşı başı yarım yüzyılı aşmış, -galiba sosyolog- üniversite öğretim üyelerinden, her fırsatta bilim ilim adına AKP’yi koruyup kollayan bayan Prof. Nur Vergin’in laf yetiştirme çabalarını bir süre izledim.
TV’leri pek çoğunda da ya “Peygamberin Kılıçları” veya Halife Ömer’in yaşamı dizileri....Ya da İslam dininin erdemini (tabii araya Arapça kimi ayetler sıkıştırarak) ballandıra ballandıra anlatan konuşmacılar...
Herhangi birinde önceki gün Silivri mahkemesinde tanıklık yapan emekli Org. ve eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün, kimi askerleri ve gazetecileri darbeci diye tanımlayan savcılık iddialarının ne denli palavra olduğunu içeren ifadelerini…
…. “Yahu bu nasıl adalettir? Üç yıldır insanları içeride tutan iddiaların kamuoyuna yutturulduğu gibi olmadığını önceki gece işte zamanın Genelkurmay başkanı açıklıyor” diye yorumlayan tek bir TV’ye rastlamadım.
***
İddia: AKP 2002’de tek başına iktidara geldiğinde zamanın kuvvet komutanları Genelkurmay başkanını hükümete bir muhtıra vermeye zorladılar. Ama demokrasiye bağlı Özkök, öneriyi reddetti.
Tanık Özkök: “Teklif askerlikte çok özel bir terimdir. Daha önce emredilen konuda astlar bir çalışma yapar ve emri verene bu konuyla ilgili bir sunum yaparlar. Bunun dışında zaman zaman toplanır beyin fırtınası yaparız. Orada kişiler aniden aklına geleni söyler. Hareket tarzı ise başkadır. Saldırı, savunma gibi birbirinden farklı 3 hareket tarzı vardır. Evet orada bir söz (muhtıra) söylendi. Muhtemel hareket tarzlarından biriydi”
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Mustafa Balbay’ın Cumhuriyet’te 23 Mayıs 2003 tarihindeki “Genç Subaylar Tedirgin” başlıklı haberini sordu:
Tanık Özkök: (Balbay’ı bu haberle aylarca darbe kışkırtıcılığı yapmakla suçlayan yazılar yazan, manşet haberler düzenleyenlerin yüzlerine gerçeği çarptı.) “Benim bu haberden sonra Başbakan’a gidip ‘Genç subaylar tedirgin değil’ dediğim yazıldı. Biz Başbakan’la baş başa görüştük, kimse yoktu. Ben kendilerine ‘Genç subaylar tedirgin değil’ demedim. Aksine tedirginlik olduğunu anlattım.”
Balbay’ı dün de bugün de birinci sınıf gazeteci gördüğünü söyleyen Özkök; “Balbay’la ilgili darbe planlarıyla ilgili bir şey duydunuz mu?” sorusuna:
“Duymadım” yanıtını verdi.
***
Org. Özkök’ün uzun ifadesinden aldığımız iki örnek; kimi çevrelerin AKP’nin desteğinde örneğin komutanların Genelkurmay başkanına muhtıra verelim dayatmasının ne kadar sahte, sanal bir suçlama olduğunu …
…..sözü edilen haber nedeniyle Mustafa Balbay’ı içeride 3 yılı aşkın bir süredir tutmanın, aylardır hücrede yatırmanın ne denli büyük bir adalet ve insanlık suçu olduğunu kanıtlıyor.
Tabii anlayana, tabii vicdan sahibi olanlara...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget