ABD, başından beri Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalesini istiyor. Ama AKP, 16 aydır TSK’yi buna ikna edemedi. Öyle ki, Morton Abramowitz gibi Erdoğan üzerinde büyük etkisi olan isimler, açıktan “Suriye’de askeri liderliği üstlenemeyen” Türkiye’yi eleştirdi.
Ancak PYD-PKK’nin Suriye’nin kuzeyindeki kimi yerleşim bölgelerinde “otorite” olduğu bu son süreçte, Washington ağız değiştirdi: Örneğin ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland, Suriye’ye dışarıdan müdahale edilmesini istemediklerini açıkladı. Nuland’dan birkaç gün sonra Kürdistan’ın mimarı olan Henri Barkey sahneye çıktı ve Türkiye’yi Suriye’deki Kürdistan’a alışmaya çağırdı! Son olarak önceki gün ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden Patrick Ventrel, Türk tanklarının sınırdaki hareketliliğine değinerek, “Türkiye’nin kendi ulusal güvenlik çıkarlarını anlıyoruz. Ama şu anda durumu daha fazla askerileştirmenin ilerlenecek yol olduğunu düşünmüyoruz” dedi.
Tüm bu olgulara rağmen Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri hâlâ Esad’ın eseri saymak ve PYD’ye Esad’ın kartı muamelesi yapmak gerçekle örtüşmüyor.
Nitekim AKP’nin yayın organı işlevi taşıyan ve Washington’u kıble gören gazeteler yeni duruma göre hizalanmaya ve “PKK’de komuta Suriyelilerde”, “Kuzey Suriye, Esad’ın tuzağı” şeklinde manşetler atmaya başladılar.
FEDERAL SURİYE MUTABAKATI
AKP de bu yeni duruma uygun davranmaya başladı. “Kuzey Suriye’de PKK’ye izin vermeyiz” şeklindeki ilk günkü gaz alıcı konuşmaların yerini, yavaş yavaş Oslovari müzakereler almaya başladı.
Örneğin Barzani’ye yakın AKNews ajansının bildirdiğine göre Davutoğlu’nun koordine ettiği Suriye Ulusal Konseyi SUK ile Barzani’nin koordine ettiği ve 11 Temmuz Erbil mutabakatıyla hareket alanı bulan Kürt Ulusal Konseyi KUK, anlaşmaya varmış. Ajans Barzani ile Ahmet Davutoğlu’nun da anlaşmanın imzalanacağı toplantıya katılacağını belirtiyor. “SUK ile KUK bir araya getirilmeli” raporları, anlaşmanın mimarının ABD olduğunu gösteriyor.
Anlaşmayı AKNews’a yorumlayan bir Kürt lider şöyle diyor: “Dışişleri Bakanı Davutoğlu tarafından temsil edilen Türk hükümeti, Esad sonrası Suriye’nin federal bir devlet olmasını ve Kürtlere federal haklar tanınmasını sağlayacak olan anlaşmaya rıza gösterecek.”
“Rıza” kelimesi ile Obama’nın Erdoğan’la konuşurken sopa tuttuğu resminin basına servis edilmesi arasında kuşkusuz bir bağ var! Sopa göründü, ya havuç?
DAVUTOĞLU-BARZANİ ANLAŞMASI
Ahmet Davutoğlu’nun Barzani’ye gitmesi de, Washington’un yeni yönelimi gereğidir. Davutoğlu-Barzani görüşmesi sonrası yayımlanan ortak bildirideki şu ifade, “federal Suriye” mutabakatına vardıklarını göstermektedir: “Yeni Suriye’de bütün etnik, dini ve mezhebi kimliklere saygı duyulmalı ve bütün bu toplulukların hak ve özgürlükleri garanti altına alınmalı.”
Ahmet Davutoğlu henüz havadayken, zaten bir mutabakat işareti görülüyordu. Davutoğlu Erbil’e inmeden önce Barzani’nin Dışişleri sorumlusu Sefin Dızai’nin şu mesajı vermesi anlamlıydı: “Türkiye, Suriye’deki muhalefet kesimlerinin hepsine eşit mesafede durmalı. Suriyeli Kürtler de dâhil. Bunun için olumlu ortam var. PYD’nin PKK uzantısı olduğu düşünülüyorsa asıl bunun için Türkiye PYD ile görüşmelidir. PYD’nin lideri görüşmeye hazır.”
AKP FEDERASYON İSTİYOR
Kuşkusuz AKP son sürecin ilk gününden beri böylesi bir mutabakata hazır olduğunun ipuçlarını veriyordu… Örneğin Erdoğan’ın topladığı güvenlik zirvesinden çıkan Ankara’nın 5 maddelik yol haritasında “federasyon mu, yoksa özerk yapılar mı gibi konular, Suriye’de istikrar kurulduktan sonra kararlaştırılmalı” deniyordu.
Ayrıca Ahmet Davutoğlu gazetecilere verdiği iftarda, net olarak “de facto bir durumun oluşmasının kabul edilemeyeceğini, ama tüm kesimlerin ortak kararı olması halinde, ‘bu bizim kırmızıçizgimizdir’ demeyeceklerini” ilan ediyordu.
ABD’NİN ARAÇLARI BİRARADA
Tüm bu özetlediğimiz tabloda aracıları çıkarırsanız, geriye AKP ile PKK’nin Suriye’de de anlaştığı sonucu çıkmaktadır. ABD stratejik araçları olan PKK, AKP ve Barzani’yi aynı cephede buluşturmuştur!
Ama Asya cephesini yenmek için ABD’nin daha çok araca ihtiyacı var! Davutoğlu’nun telaşı bundan!
Yorum Gönder