Türkiye'de son 10 yılda kadın cinayetlerinde yüzde 1400'lük artış tespit edilmiş. Bu yıl 10 kadın öldürülmüş ise seneye 14 kadın öldürülmüş.
Yani ülkemiz sadece etnik terör (PKK terörü/Kürtçülük terörü) yaşamıyor; 'cinsiyet terörü' de aynı şiddetle sürüyor.
Kadın cinayetlerinde her yıl yüzde 140 dolayındaki artış; AKP'nin iktidar olduğu süreci kapsıyor. Açıkçası; bu iktidarın yönetme biçimiyle kadınlara uygulanan şiddet arasında dolaylı bir bağ bulunuyor.
AKP yönetiminde; 'dinsel duyguların öne çıkartıldığı ve eski dönem aile ilişkilerinin teşvik edildiği' ortadadır. Bu aile biçiminde; kadın; erkek için evdeki aletlerden birisi konumundadır.
Bilindiği gibi; AKP'li kimi isimler; 'Kadının yeri evidir.' demek suretiyle; Türk kadınını toplumsal hayatın içinden evin içine çekmek istediklerini göstermişti.
Geçen 10 yıla baktığımızda görürüz ki erkek egemenliğine dayalı 'muhafazakar hayat modeli', bütün olarak topluma dayatılmıştır. Muhafazakarlık, erkek egemenliğidir; kadının ötekileştirmesidir. Bu sisteme karşı çıkan kadınlara karşı da giderek artan bir şiddet uygulanıyor.
MUHAFAZAKåRLIK
Muhafazakar zihniyet, kendine ait kadını erkekten uzak durmaya zorlar. Kadının her an ahlak dışı bir iş yapabileceği önyargısı, toplumun muhafazakar erkek kesiminde yaygınlık kazanmıştır. Böyle olunca da özellikle cahil kesimlerdeki erkekler; karılarını; ahlaksızlık yapmaya aday yaratıklar gibi düşünmeye başlamışlardır.
Bu tutucu kesimin hayat anlayışına göre davranmayan kadınlar; ahlaksız sayılmış; yok edilmeleri de bir din kuralı gibi algılanmaya başlanmıştır.
Kadın cinayetleri; büyük ölçüde; dinin emrettiği hayata göre yaşamak peşinde olduğunu sanan erkekler takımının işlediği suçtur.
Bu cinayetlerin Güneydoğu Anadolu'da ve bu bölgeden göçen muhafazakar kesim arasında daha yaygın olması boşuna değildir. Arkadaşına gülümsediği için diri diri toprak altına gömülen genç kızı yok eden zihniyet; feodal (Orta Çağ düzeni) zihniyetin günümüzde yeniden canlanmasıdır.
Ve bu caniler; gördükleri her kadınla uygunsuz hayat yaşamayı hayal eden tiplerdir.
Kendileri böyle düşündükleri için karılarını da öyle düşünüyor sanmaktadırlar.
Ve bu yüzden de 'namusunu temizlemek' gibi bir insanlık dışı gerekçe ile karılarını, sevgililerini, kardeşlerini, hatta analarını öldürmektedirler.
Ne kadar muhafazakarlaşma, o kadar kadın cinayeti...
Üzülerek söylüyorum ki, bu terör de giderek artacaktır.
VİCDANSIZ O ADAM
Cipine binmiş, Sarıyer'deki plaja gitmiş. Giderken köpeğini de arabasına almış.
Dönerken; gezdiriyormuş havası vererek köpeği araçtan indirmiş. Sonra basmış gaza, kaçmış.
O hayvancağız; orada şaşkın, perişan durumda kalmış.
Sonra ağır ağır yakındaki köye kadar gitmiş. İnsanların bulunduğu bir bahçeye girmiş.
Ona, boynu tasmalı, kulağı damgalı o köpeğe 'Uşt!' diye bağırmışlar; taş atmışlar.
Köpecik; şaşkınlık içinde ne yapacağını bilmeden sağa sola kaçmış.
Şimdi oralarda; diğer sokak köpeklerinin arasında perişan biçimde dolaşıyor.
Karnı aç. Ne yapacağını bilmiyor.
Gelen vuruyor; giden vuruyor.
Onu önce eve alıştıran sonra dağ başına atan vicdansız adam!
O köpek bir gün yakana yapışacak, unutma...
Bu dünyada hiçbir masumun ahından hiçbir zalim kurtulamamıştır.
Yorum Gönder