Şemdinli’de iki haftadır güvenlik güçleriyle savaşan PKK; pazar günü
Çukurca’yı vurdu.
Türkiye yine ayakta. Yeter artık, yetti gayrı diyen diyene!
Başbakan RTE, aykırı sorularla karşılaşmayacağından emin olduğu kanal ATV ekranlarında hemen her konuya değindi, ama asıl amacı halkın gazını almaktı.
Teröristin sanki dini imanı varmış gibi “PKK’nın ramazan ayında böyle kalleşçe bir saldırı düzenlediğinden” söz ediyor.
Belki bin kez dinlediğimiz basmakalıp bir vurgulamayı yineliyor: “Terör er ya da geç yok olup gitmeye mahkûmdur” demeyi de ihmal etmiyor.
Başbakan, son terör olaylarını başka yönlere kaydıran açıklamalar yaptı.
“Türkiye terör örgütünün iplerini elinde tutan ‘düşman ülke’ ve çevrelere haddini bildirecek güçtedir” dedi.
Düşmanlardan değil, düşman ülke dediğine göre hedef Suriye ve tabii Beşşar Esad’dı.
Bay Başbakan,
Siz ABD’nin izni ve onayı olmadan “düşman” Esad’a haddini bildirmek için parmağınızı bile oynatamazsınız.
Bu yargıyı pekiştiren kanıtları tersyüz edecek bir davranış gösterin. Bizleri mahcup edin.
İşte fırsat! Birkaç gün sonra ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Ankara’ya geliyor.
Ülke gündemini değiştiren konular yaratmaktaki maharetinizi Bayan Clinton’la yapacağınız görüşmelerde de sergileyin ve:
Dış siyaset ince iştir falan gibi zaman zaman sığındığınız gerekçeleri bir yana atın.
Kasımpaşalılığınızın palavra olmadığını bir kez olsun kanıtlayın!
***
Yakın adamlarınız (örneğin Ömer Çelik) son kanlı olayların PKK’nin değil, Esad’ın işi olduğunu açıkladı.
PKK’nin, Esad’ın verdiği silah ve paralarla alan egemenliği sağlamak için Şemdinli’deki ve Çukurca’daki eylemleri gerçekleştirdiğini, bu duruma, BM kurallarına göre saldırıyla karşılık vereceğimizi söyleyin ABD Dışişleri Bakanı’na da...
...Ecevit’in; ABD dahil dostu düşmanı uyutarak ve hatta İsviçre’de İngiltere ile barış pazarlığı yaptığı sırada ikinci Kıbrıs harekâtı emri verdiği gibi, Suriye’ye haddini bildirin de boyunuz bosunuz neymiş görelim!
Unutmayın: PKK’yi üzerimize salan Esad düşmanlığını yaratan da, şimdi bu düşmanlıktan yakınan da sizsiniz!
***
RTE’nin siyasal sicilinin ilk maddesinin laik Cumhuriyeti ve Atatürk devrimleriyle çağdaşlığı koruyan ve savunan TSK’yi ve gözde komutanlarını tasfiye etmek olduğunu, 2002’de tek başınıza iktidar olduğunuz günlerden başlayarak bugünlere kadar sık sık Güncel’de yazdım.
İnanmayanlar Cumhuriyet koleksiyonlarına bakabilir.
Bu yargım hiç sarsılmadı ve ne yazık ki hukuksal kılıflar uydurarak tasfiyeleri gerçekleştirdiniz. Öyle ki sonuçlanmamış, delillerin önemli bir kısmının “sonradan üretildiği” mahkemede kanıtlanmış Balyoz davası sürerken yargılanan subaylarımızı emekliye ayırdınız.
Şimdi ATV’de timsahın gözyaşlarına örnek olacak değerlendirmeler yapıyorsunuz. İş işten geçmiş. YAŞ’ta emekli ettiğiniz, o rütbeye gelene kadar bir ömür tüketmiş, elliye yakın değerli orgeneral, general ve üst subayın tutuklanmalarına karşı olduğunuzu söylüyorsunuz.
Kim yutar sanal nitelikli bu iyi niyet gösterilerini?
***
Ergenekon davasının eli tespihli ünlü savcısı Zekeriya Öz’ün kahraman ilan ettiği eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’le olumlu çalıştığınızı söylüyorsunuz.
Doğaldır bu söyleminiz.
Zira, Silivri’deki tanıklığında açıkladığına göre; size -nedense kendisi değil- Genelkurmay 2. Başkanı İlker Başbuğ’a verdirdiği, ne ki komutanlar arasındaki gerici AKP iktidarına karşı askerin ne yapabileceğini ve genç subayların hassasiyetini içeren tartışmalarını yansıtan brifingle; Ergenekon ve darbe furyasına önayak olan, orduda bugünlere erişen tasfiyeyi tetikleyen Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’tür.
Radikal’e konuşmuş, 1 Mart tezkeresi önlenmeseymiş 5 tugayla Irak’a gireceğimizi, oradaki özel kuvvetlerin takviye edileceğini, “uzun süre orada kalıp” PKK konusunda çok avantajlı konumda olacağımızı söylüyor.
Fakat 1 Mart tezkeresini Meclis’in neden onaylamadığından hiç söz etmiyor.
Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı tezkere kabul edilseydi güney illerimizin, havaalanlarımızın ve limanlarımızın “uzun süre” ABD işgalinde kalmasını sindirmiş olacak ki tezkerenin reddinin gerekçesi olan bu gerçeklere değinmiyor bile.
***
Bir sivil-bir asker arasında izlenen olayların özü: Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş!
Yorum Gönder