İsmet Paşa duvarlara karşı konuştuğunu anlatır:
“Komşularımızdan utanırdım!” der.
Hangi komşular?
Demokrasiyle yaşayan komşular mı, demokrasinin “D”siyle tanışmamış komşular mı?
O kadar çok komşu var ki, çeşit çeşit!
Herhalde İsmet Paşa’nın utandığı komşular Suriye gibi Irak gibi komşular değildir, şimdiki halleri ortada...
Herhalde onlar için “demokrasi uğruna” hiç mücadele etmediler diyemezsiniz.
Pek tuhaf baktınız!
Kendileri için böyle bir mücadele vermeseler de, yakın komşuları, uzak dostları onlar için ne mücadele verdiler herhalde unutmadınız.
Saddam gitsin, demokrasi gelsin, diye Amerika’nın yaptıklarını unutabilir misiniz?
* * *
Demokrasi gelsin, diye Irak’ı işgal ettiler, bir milyon Müslümanı öldürdüler, yine de demokrasiyi yerleştirdikleri söylenemez.
Amerika bu fedakarlığı gösterdi de, ya en yakın komşuları Türkiye’nin yaptıkları...
İşte Suriye ile boğaz boğazayız, Esad gitsin demokrasi gelsin, diye neler yapıyoruz, görüyorsunuz?
Neymiş, Suriye’de demokrasi yokmuş...
Kime ne?
Anlamak güç!
* * *
Maksat demokrasi, ne olursa olsun, demokrasi, tam destek demokrasi!!!
Demokrasi, yalnız Irak’a mı gerek, Suriye’ye mi gerek?
Suudi Arabistan’dan ne haber?
Onlar demokrasi istemiyor mu?
Demek ki istemiyorlar, isteselerdi, yardıma koşmaz mıydık...
“Stratejik Derinlik” teorisinin mucidi Dışişleri Bakanımız Davutoğlu uçup, koşup, Mesut Barzani’nin huzuruna varır, “canciğer ağabeyi, kak’ı” devreye sokar, akıl danışmaz mıydı?
Demek ki Suudi halkının da, Körfez Emirlikleri’nde yaşayanların da, demokrasi diye bir kavramları yok!
Bereket versin Suriye diktatörü zalim Esad direniyor da bize demokrasi mücahidi sıfatı pek yakışıyor.
Stratejik derinliğimiz gibi...
Yorum Gönder