Beklenen şahit - Güngör Mengi

Beklenen şahit
Ergenekon davasını gören mahkeme nihayet “beklenen şahit” Hilmi Özkök’ü dinledi.
Eski Genelkurmay Başkanı, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 65’i tutuklu 273 sanığın kaderini doğrudan etkileyecek açıklamalarda bulundu.
Emekli komutan, mahkemenin ve silâh arkadaşlarının çelişen beklentilerini karşılama baskısı altında zor saatler geçirdi.
Kimseyi suçlamamaya ama bildiklerini de saklamamaya özen gösterdi.
“Sizden gerçekleri söylemenizi bekliyoruz” diyen Mahkeme Başkanı’na, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılının ağustosunda Genelkurmay Başkanı olduğunu hatırlatarak şu tespiti yaptı:
“İktidardaki parti seçilince ben de dâhil olmak üzere Türk Silâhlı Kuvvetleri mensuplarında bir tedirginlik oluştu. ‘Acaba bir geriye dönüş olur mu, kötüye doğru gidiş olur mu?’ diye endişe ettik. Ben dâhil hepimiz tedirgin olduk. Bu konuları aramızda konuşmaya başladık. Askerlikte herkes görüşlerini özgürce dile getirir. Kimi zaman benim görüşlerimle astlarımın görüşleri arasında farklılıklar oldu. Bu çok normal.”

Hasar yapan fırtına

Mahkemenin merak ettiği konu, Özkök’e daha önce özel yetkili savcılar tarafından sorulmuştu. Duruşmada okundu.
Özkök araya girerek “emrinizdeki kuvvet komutanlarından dönemin hükümetine muhtıra verilmesi yönünde telkin veya teklifte bulunan oldu mu?” sorusuna daha kapsamlı bir açıklama getirmek istedi:
“Zaman zaman toplanır beyin fırtınası yaparız. Orada kişiler aniden aklına geleni söyler... Evet, orada öyle bir söz söylendi. Muhtemel hareket tarzlarından biriydi.”
Komutan “muhtıra masaya geldi ama orada kaldı” demek istiyor.
Hilmi Özkök muhtıra iddiasında gerçek payı bulunduğunu ama teklif oluşmadığını komutan olarak da uygulanmasına geçit vermediğini hatırlatarak suçun oluşmadığını anlatmaya çalıştı.
Elbette Yakamoz ve Ayışığı da soruldu.
Özkök bunlara ait sunumların 2004 baharında eline geçtiğini söyledi.
Meşru yoldan gelmiş bir belge olmadığı ve bilgi kirliliği oluşturma kastı ile gönderildiğinden şüphe ettiği için hukuki işlem yapmadığını anlattı.

Tutukluluk yetmedi mi?

Peki yaptığını bugün de savunabilir mi?
Özkök o Yakamoz ve Ayışığı sunumları için “Hâlâ üzerinde işlem yapılacak evrak olarak görmüyorum” dedi.
Silivri’deki mahkeme, verilmemiş muhtıranın, yapılmamış darbenin davasını yürütüyor.
Eski Genelkurmay Başkanı Özkök’ün dünkü açıklamaları, adaletin hüküm tesis etmek için ihtiyaç duyduğu gerçeklere yeni bir şey eklememiştir.
Evet; beyin fırtınalarında “Ne olacak bu memleketin hâli?” sorusuna çevap ararken savrulanlar olmuştur ama Silâhlı Kuvvetler kendi içinde meşru çıkış yolunu bulmuş, millet iradesine başkaldırma yanlışına düşmemiştir.
Türkiye’nin askeri müdahaleler geçmişini temelli kapatmak için etkili bir ibrete ihtiyacı var mı; olabilir.
O nedenle dava sonuna kadar görülmeli ama 65 tutukluya ve ailelerine acı çektirmeden bu hedefe yürünmelidir.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget