Mehmetçik öldürmek serbest.
Mubah.
PKK’lı öldürmek yasak.
Suç.
Hem de en büyük suç.
Gazeteler yazıyor:
“BİR EMEKLİ ALBAY İLE 16 ASKER PKK’LI ÖLDÜRMEKTEN TUTUKLANDI…”
Nereden nereye…
Bakar mısınız?
Gelinen noktaya…
Rüyanızda görseniz inanır mıydınız buna?
Yakında Bölücü Başı ev hapsine alınıp, en itibarlı bir politik lider olursa sakın şaşırmayın.
Arkasından Kürdistan ve özerklik gündeme gelecek, eyalet haritaları da yayınlanmaya başlayacaktır…
Gidiş o yöne doğru çünkü.
Toplumda tarikat, cemaat reisleri ve imamlardan başka kimsenin değeri kalmadı…
Koca koca paşalar içeride. Ömrünü dağda terörist kovalayarak geçirmiş, hayatını ortaya koymuş bir generalin bir PKK militanı kadar değeri yok.
Ülkemize sığınan iki paralık vatan satıcısı, ekmeğimizi yiyor, suyumuzu içiyor bir de jandarmamızı, polisimizi dövüyor. Bayrağımızı indiriyor. Ayaklarının altında çiğniyor. Kimsede çıt yok.
Ölü toprağı serpilmiş üzerimize…
Bir milletvekili tosuncuğu emretti diye polislerimiz hizaya çekiliyor.
İçişleri Bakanı “Geniş açıdan bakalım, sıkıntı yok, çözülür…” diyor.
Subaylarımızın başına çuval geçiriliyor. “ABD’ye nota verecek misiniz” diye soran gazetecilere Başbakan:
“Ne notası, müzik notası mı” diye yanıt veriyor.
Sıkıntısını anlatan köylüye devletin bakanı:
“Gözünüzü toprak doyursun” diyor.
Devletin valisi, polisleri hizaya çeken emniyet yetkilisini ve milletvekili çocuğunu inceleme konusu yapacağı yerde, ”olayı basına sızdıran kişileri arıyor…”
İç politika böyle.
Ya dış politika.
O hepsinden kötü.
Berbat.
Amerika ne derse o oluyor. “Otur otur, kalk, kalk…”
Şamar oğlanına döndük.
Interpol tarafından aranan terörist liderler ülkemizde korumaya alınıyor.
Suriye Devlet Başkanı Esat’ı devirmek için Adana’da gizli bir operasyon merkezi kuruluyor. Oradan Suriye’deki “Muhalif harekâtın sevk ve idaresi” yapılıyor.
Vatansız, bayraksız militanlara 24 saat savaş eğitimi veriliyor.
Komşularımızın yetkili başbakanları, hükümetleri ile diyalogu bir yana bırakıp aşiret reisleri ile dış politikamızı şekillendirmeye çalışıyoruz.
Sorunların çözümü için Hükümet, Barzani’den yardım istiyor… Hem iç politikamızı hem dış politikamızı mezhepler, tarikatlar üzerine kuruyoruz. Hem içeride hem dışarıda seçimimizi Sünni, Alevi ayrımına göre yapıyoruz.
Yeni Kahramanmaraş’lar, Sivas katliamları yeniden kapıda…
Devlet yönetimini ayağa düşürdüler. Devlet yönetmek, imamlık yapmaya benzemez.
Yeryüzünde ne itibarımız, ne dostumuz kaldı.
Arabistan, Katar, Arap Birliği ve üç paralık aşiret reisleri ile birlikte hareket ediyoruz. İran, Irak, Rusya, Çin ve Suriye’yi ise karşımıza aldık.
Ama yaklaşan tehlikenin Recep Tayyip Erdoğan farkında değil henüz.
Yakında Kuzey Irak’taki boşluktan yararlanacak olan Kürt Yönetimi Lideri Mesut Barzani’nin ve PKK’nın silahları Türk ulusuna çevrilecektir.
Yakında İsrail ve ABD ile birlikte peşmergelerin Türkiye’ye saldıracağını hesaplayamıyor o…
Tarih boyunca Haçlı Saldırılarına karşı koymuş bir ülke, Haçlılarla birlikte komşularına, Müslüman devletlere savaş açıyor.
Bu konuda Rusya Devlet Başkanı Putin şu gerçekleri dile getiriyor:
“Batı’nın egemen rolü zayıflıyor ve Batı, Arap dünyasındaki etkisini artırarak, buna karşı koymaya çalışıyor. Bu sebeple, uluslar arası arenadaki kişisel oyuncular, alışıldık etkilerini sürekli kılmak ve jeopolitik fayda elde etmek için tüm yollarla girişimde bulunuyor…
…Libya’daki trajik gelişmeler gözlerimizin önünde gerçekleşti ve Suriye’de tekrarlanmasına izin verilmemeli…”
Rusya Devlet Başkanı böyle konuşuyor.
Ama bizim Başbakanımız ve Dışişleri bakanımız, Beşar Esat’ın devrilmesi için savaş naraları atıyor.
Adama sormazlar mı?
Senin Suriye’den, ne alıp veremediğin var?
Ananı mı öldürdü?
Babanı mı öldürdü?
Ülkene mi saldırdı?
Daha dün diz dize, yan yana oturduğun, birlikte kahkahalar attığın birisine bu nefret, bu kin nasıl bir gecede ortaya çıktı.
Irak’ta 1,5 milyon Müslümanın katli, kadınların ırzına geçilmesi yetmedi mi daha?
Yorum Gönder