Cumhurbaşkanlığı seçimine daha iki yıl var ama AKP’nin iki önemli ismi arasında 2012 Ağustosu’na girerken başlayan “Çankaya savaşı” iktidar partisinin öteki partilerden çok farklı bir yapıya dayandığını ileri sürenleri fena halde yanılttı.
AKP’nin vitrindeki en önemli iki ismi, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ın seçimi tek başına hükümet kuracak çoğunlukla kazanmaları halinde aralarında yaptıkları politik mutabakatın başbakanın hayalleriyle bağdaşmayacağını tahmin edenlerin sayısı azdı.
Çoğunluğu oluşturan siyaset yorumcuları cumhurbaşkanlığı süresini beş yıl olarak hesap ederken yanıldıklarını Anayasa Mahkemesi’nin bu yılın haziran ayında “On birinci cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıl olduğuna oyçoğunluğu ile” karar vermesinin Başbakan Erdoğan’ın siyasi hesaplarında ilk yanılgısını ortaya koymuş oldu.
Parlamentoda milletvekilliği süresinin AKP’liler için “en çok üç devre” olmasını parti tüzüğüne koymuş olan Erdoğan, bu nedenle mırıldanan arkadaşlarına kendisini de örnek göstererek özveri şarkıları dinletmek istiyordu.
Doğrudur:
Kendisi de üç devre seçilmişlerden olacaktı ama bu son devrenin kapısı sadece kendisi için Çankaya’ya açılacak, başbakanlık konutundan valizlerini alarak 980 rakımlı tepenin sakini olmakla kalmayacaktı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin halk tarafından ilk kez seçilmiş yurttaşı olarak yarı başkanlık yetkileri ile en tepedeki adam olacaktı!
Yandaşları bu gelecekten öylesine emin olmalılar ki hesaplar Sayın Gül’ün gıyabında alıp yürümüştü.
11. Cumhurbaşkanı, görevini Erdoğan’a bıraktıktan sonra Kayseri’de mi oturmalıydı?
Acaba Türkiye, BM’de şimdiden bir lobi yürüterek Gül’e Ban Ki-mun’dan boşalacak genel sekreterlik makamını hazırlayamaz mıydı?
Derken Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Brüksel gazeteciliği kökenli sözcüsü Ahmet Sever son derecede başarılı bir medya savaşı yaptı.
Vatan yazarlarından Ruşen Çakır belki hafif çanak sorular sorarak Sayın Cumhurbaşkanı’nın yedi yıllık görev süresini tamamlayarak pasif bir yaşama dönmeyi düşünmediğini diplomatik bir söylem ile kamuoyu ile paylaştı.
Bu mesajın AKP’nin içinde hangi tür fırtınalar estirdiğini siyasi meteoroloji uzmanları şimdiden değerlendirmelidir.
Ahmet Sever’in açıklamasına Çalışma Bakanı Faruk Çelik, Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik yorum getirerek karşı çıkarken Meclis tatili nedeni ile bir bölümü deniz kıyılarında, bir başka bölümü de seçim bölgelerinde olan iktidar milletvekilleri tam bir zihin düğümlenmesi içine girmiş oldu.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iç yapısını dengeleri iyi izleyenler, Numan Kurtulmuş’un Erdoğan tarafından davet edilmiş olmasının eski Milli Görüşçü cepheye geleceğin lideri yakıştırmasını yaparken yeniden milli mücadelecilerin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in öncülüğünde yeni hesaplar yapmasını doğal bir refleks olarak değerlendiriyor.
Öte yandan AKP’deki cemaatçilerin, ılımlı söylemleri olan Gül’ün şiddet fırtınaları estirerek kindarlıktan vazgeçmeyen Başbakan’a göre daha avantajlı olduğunu ileri sürenler de var.
Tüm bu değerlendirmeler ünlü Pandora’nın Kutusu öyküsünü anımsatıyor.
O kutu Ahmet Sever’in usta yorumundan sonra açılmıştır..
Ortaya saçılmış olanları hep birlikte izlemek ve sadece iktidar partisi yönetiminin değil şayet akılları ihtiraslarını bastırırsa muhalefet partilerinin de aralarında oluşturacakları stratejik birlikteliğin alacağı sonuçlarla ortaya çıkacaktır.
Seçmenin doğrudan oy vererek seçeceği başkan için seçim toto kuponları bakalım ne zaman piyasaya çıkacak?
***
Değerli okurlarım bağışlarlarsa on günlük bir dinlence izni istiyorum OB.
Yorum Gönder