İki binli yılların başlarında, kökeni 1970’li yıllara, belki de daha önceki yıllara uzanan ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) esasları belli oldu. Daha sonra bu proje Kuzey Afrika ülkelerini de kapsayacak şekilde Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’ne (GOP) dönüştürüldü. Projenin amacı Kuzey Afrika Atlantik kıyılarından Avrasya’ya kadar olan geniş bir bölgeyi, siyasal ve ekonomik açıdan ABD’nin güdümüne, hegemonyası altına almaktır. Bu aleni, amacı ve aşamaları belli bir projedir, gizlisi saklısı yoktur. Tabii asıl amaç, demokratikleşme, insan haklarına saygı, bölgeyi zorba yönetimlerden kurtarma, bölgeyi dünya ekonomisiyle bütünleştirme, serbest piyasa koşullarına uygun altyapı eksikliklerini giderme, bölgesel ekonomik işbirliği gibi söylemlerle alalanmakta, kamufle edilmektedir.
Aşamalar bellidir. Bu ülkelerde siyasal rejimler değiştirilecektir. İkinci adım siyasal sınırların yeniden düzenlenmesi, yeni oluşumlara coğrafi alan sağlanmasıdır. Üçüncü aşama bu bölgesel ülkeler arasında ekonomik siyasal işbirliği oluşturmak, bölgesel örgütler kurmaktır. Son aşama bölgesel örgütlerle ABD arasında anlaşmalar yapıp bölgenin ABD’nin hegemonyasına, güdümüne alma sürecini tamamlamaktır.
ABD’nin niçin böyle bir proje geliştirdiği, uygulamaya koyduğu sorgulanabilir. (1) Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesinin dünyanın bilinen petrol ve doğalgaz rezervinin yüzde altmışına sahip olduğu tahmin edilmektedir. Enerji kaynaklarını kontrol etmek, ABD’ye Çin, Japonya ve AB’ye karşı üstünlük sağlayacak, çizik yemiş süper güç imajını yeniden güçlendirecektir. (2) ABD, arka bahçesi olarak gördüğü Güney Amerika’yı büyük ölçüde yitirmiştir. Halkın uyanışı, sol ve sola yatkın yönetimler, ABD karşıtlığı, ABD’nin Güney Amerika üzerindeki hegemonyasını büyük ölçüde zedelemiştir. ABD için Kuzey Afrika’dan Avrasya’ya kadar olan geniş bir bölgeyi arka bahçe haline dönüştürmek, Güney Amerika kaybını giderecek, yerine koyma etkisi yapacaktır. (3) Bölgede projeyi uygulama olanağı yüksek, maliyeti düşüktür. İslamiyet, doğruluk, dürüstlük, haksızlığa başkaldırı dini olmasına karşı, dört halife döneminden sonra siyasete alet edilmiş; emperyal güçlerde en azından ondokuzuncu yüzyıldan itibaren kendi emelleri doğrultusunda dini kullanmayı sürdürmüşlerdir. Sözde din adamları da ya bilgi, inanç noksanlığından ya da çıkar hesapları ile emperyal güçlere hizmet etmişlerdir.
Projenin uygulanmasını kolaylaştıran diğer bir etmen, gözlemlendiği gibi, bölgede satılık, kiralık, emperyal güçlerin ajanlığına soyunanların sayısının çokluğudur. Yalnız CIA Kürtleri değil, CIA Arapları, CIA Türkleri de vardır.
Projede bazı ülkelerin bölünmesi öngörüldüğü gibi yeni devlet ya da devletler kurulması da bu bağlamda büyük Kürdistan oluşturulması da proje kapsamındadır. Büyük Kürdistan’ın ana parçası Kuzey Irak’ta oluşturulmuş, güvence altına alınmıştır. Buna Suriye parçası da eklenmeye çalışılmaktadır. Sıra İran’a gelecek, sonra bu işlerde taşeron sesyayar olarak kullanılan Türkiye’den de demokrasi, insan hakları adına şekli tamamlamak üzere bir jest istenecektir, aslında şimdiden istenmektedir.
Plan, proje gayet açıktır, gizlisi, saklısı yoktur. Adım adım uygulanmaktadır. Uygulama ne zaman başlamıştır? Komplo teorisi gibi gelebilir, ama 2001 ekonomik krizi ardından AKP’nin iktidara getirilişi, GOP’un ilk adımı olarak düşünülebilir. Ya da Irak işgali, hatta başlangıca kadar, 90’lı yılların başlarına Birinci Körfez Savaşı’na kadar uzatılabilir. Aymaz Türkiye kendi kundakçılarıyla işbirliği yaparak beladan sıyrılabileceğini sanmaktadır.
Yorum Gönder